Mağduriyete Mahkeme Dur Dedi!
Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim üyelerinden Prof. Dr. Mevlüt Özben Atatürk Üniversitenin bir önceki yönetimi ve yönetim anlayışının kendisine yönelik hukuksuz ve keyfi yaptırımlarına karşı başlattığı hukuk mücadelesini kazandı.
21 yüzyıl Türkiye’sinde böyle şey mi olur dedirttirecek olay bundan iki yıl evvel Atatürk Üniversitesi’nde yaşandı. Atatürk Üniversitesi Eski Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı aynı üniversitenin Sosyoloji Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Mevlüt Özben’e yetkilerini aşarak ve kötüye kullanarak ekranlara çıkma yasağı getirdi.
Ne Olmuştu?
Erzurum’un uydu yayını yapan tek televizyonu Kardelen TV’de “Arka Plan” programının yapımcılığı ve moderatörlüğünü yapan Prof. Dr. Mevlüt Özben’in anayasal hakkı olan “toplumu bilgilendirme görevi”, 2022 yılında çeşitli bahane ve yaptırımlarla gasp edilerek “ifade özgürlüğü” elinden alınmıştı. Bu durumu, “Rektör Çomaklı İfade Özgürlüğüne Darbe Vurdu” manşetiyle ana haber bültenine taşıyan Kardelen TV dışında herkes suspus olmuş ve güçlünün yanında saf tutmuştu.
Süreç içerisinde sabık rektör Prof. Dr. Ömer Çomaklı’nın talimatlarıyla açılan idari soruşturmalarla ceza alması sağlanan, bununla da yetinilmeyerek ATA-AÖF’deki telifli yayınları iptal edilen, hatta el altından fakültede verdiği dersleri elinden alınmak istenen ve böylelikle itibarsızlaştırılmaya çalışılan Özben’in iki yıldır süren mağduriyetine, üst mahkeme kararları dur dedi.
Konu ile ilgili görüşlerine başvurduğumuz Prof. Dr. Mevlüt Özben, “kendi memleketim ve mensubu olmakla gurur duyduğum üniversitemde böylesi keyfi ve hukuksuz yaptırımlarla karşılaşınca üzülüp bir kenara çekilebilirdim. Kaldı ki, arzu ettikleri de buydu sanırım. Ancak, en çok da, kurumum ve şehrime olan borcumu ödemek için bir hukuk mücadelesi verdim. Ne Atatürk Üniversitesi ne de Erzurum, “yetki makamında olanların ben yaptım olducu” tavır ve uygulamalarını hak etmiyor.” dedi ve ekledi:
“Biliyorsunuz uzun ve çetin geçen kış aylarından olsa gerek, biz Erzurumluların gündelik konuşma dilinde pek çok şey soğukla betimlenir. Mesela, “kimsesiz ev üşür” deriz. Anlamlı bir deyiştir… Gerçekten de, mekana, kurumlara anlam ve değer katan insandır… Bu yüzden, hangi görevde olursak olalım, günün sonunda kendi kapımızı çalacak yüzümüzün olması çok önemlidir… Aksi takdirde kurum da şehir de üşür. Sosyal bilimci bir akademisyen olarak bu şehri üşütenler ve üzenlerle mesleki ve hukuki sınırlarım içinde kalarak mücadele etmeye devam edeceğim.”