Burhan BOZGEYİK


1912-1922 10 Senede 10 Ülkeyi Nasıl Kaybettik? (4)

..


1912-1922 10 Senede 10 Ülkeyi

Nasıl Kaybettik? (4)

Eskiden kitaplar ciltlenirdi. Önce iğne iplikle formalar dikilir ve birbirine raptedilir, sonra da şirazesi takılırdı. Bu şiraze çok mühimdi. Kitabın dağılmasını engellerdi. “Şirazesi kaymış”, şirazeden çıkmış tâbirleri, kendini kaybedenler ve yoldan çıkanlar için kullanılırdı. Yirminci yüzyılın başlarına gelindiğinde Osmanlı Devleti de şirazeden çıkmıştı. İşte bu bakımdan dağılma peş peşe geldi. Biz on yılda on ülkenin kaybedilişini hülasa olarak anlatmaya çalıştık. Kaybettiklerimiz içerisinde bir yer vardı ki orasının yitirilişi kalbimizde ayrı bir yara açmıştı. Bu belde Filistin idi. Burada İslam’ın nazlı gelini Gazze ile Peygamberler diyarı Kudüs-ü Şerif vardı. Bu belde nasıl kaybedildi? Bunu anlatmak çok çok zor. Ancak kekemenin ve akrazın anlatması gibi de olsa anlatmaya çalışacağız. Ârif olana bir işaret yeter düsturunu hatırlıyoruz.

Filistin ve Kudüs-ü Şerif elimizden gidinceye kadar bu topraklardaki savaşlarda on binlerce şehit verdik. Günümüzde olduğu gibi yirminci yüzyıl başlarında da en şiddetli çarpışmalar Gazze’de olmuştu. Gazze Peygamber Efendimizin (asm) bir hadis-i şeriflerinde “İslâm’ın iki gelininden biri” olarak tavsif edilmektedir. (Müsned, III 225) Diğeri Askalan…

Şimdi evvela İngilizlerle Gazze’de yapılan savaşları ele alalım. Zira günümüzde olduğu gibi Filistin’in düğüm noktası burasıdır. Filistin’i ele geçirmek isteyen İngiltere, 1916 yılında hummalı bir çalışma yapmış ve bütün hazırlıklarını tamamlamıştı. Bu hazırlıklar çerçevesinde döşenen 250 kilometre uzunluğundaki tren yolu ile günde 600 bin galon su akıtan çelik su borusunu Elariş’e 20 kilometre kadar yakınlaştırmıştı. İngiliz birliklerinin devamlı takviye almasına ve erzak cihetinden hiçbir sıkıntı çekmemesine mukabil Osmanlı birlikleri büyük sıkıntı içerisindeydi. Askerlerin yiyeceği son derece yetersizdi. 900 gramlık günlük tayın 500

grama indirilmişti. Hayvanlara da yeterli yiyecek verilemiyordu. Bu bakımdan bazen günde 500 devenin açlıktan öldüğü görülüyordu. Anadolu’dan gelen destek kuvvetlerindeki askerler hiç eğitim görmemiş, bir defa olsun tüfek atmamış kimselerdi. Öte yandan salgın hastalık yüzünden ölümler artmıştı.

1916 yılı sonlarına doğru hazırlıklarını tamamlayan İngilizler 15 Aralık’ta Sina’dan harekete geçtiler. O esnada Osmanlı cephe komutanlığı cephede bir alay kuvvet bırakarak kuvvetlerini Kudüs dolayına çekmiş bulunuyordu. Bütün kuvvetleriyle hücuma geçen İngilizler 21 Aralık 1916’da Elariş’i, 22 Aralık’ta Magadaba’yı, 9 Ocak 1917’de Refahiye’yi

aldılar. Bu saldırılar esnasında 22 binden fazla askerimiz İngilizlere esir düşmüş, birkaç topla, üç adet uçağımız tahrip olmuştu.

Bu ilk saldırıda kolay başarı sağlayan İngilizler mağrur bir şekilde Gazze önlerine gelmişlerdi. İngilizlerin mevcudu 40 bin, Osmanlı ordusunun mevcudu ise 16 bindi. İngilizler 26 Mart’ta denizden, karadan ve havadan Gazze’ye saldırdılar. İki gün iki gece devam eden şiddetli çatışmalar esnasında, Gazze’ye hakim tepeler defalarca el değiştirdi. Osmanlı askerleri Gazze’yi kahramanca müdafaa ettiler. Süngü hücumlarıyla kendilerinden üç misli kalabalık düşman askerlerinin arasına daldılar ve onları yüz geri kaçmaya mecbur bıraktılar. İngilizler müthiş bir panik halinde kaçışmaya başladı. Birinci Gazze Savaşı Osmanlı ordusunun zaferiyle neticelenmişti. Bu savaşta İngilizlerin kaybı 4 binden fazlaydı. Osmanlı ordusunun kaybı ise 36 subay ile 1391 şehit, esir ve kayıptan ibaretti.

İngilizler bu ilk darbeden sonra kendilerine katılan yeni takviye birlikleriyle birlikte tekrar saldırıya geçtiler. 17 Nisan 1917’de başlayan bu İkinci Gazze Savaşı üç gün üç gece sürdü. İngiliz ordusuna karşı Gazze sokaklarında dişe diş bir mücadele verildi. Birkaç yerinden yaralanan askerlerimiz, yaralarına aldırış etmeden saldırıya katılıyor, kendilerine tedavi olması gerektiğini söyleyen arkadaşlarına aldırış etmiyorlardı. Gazze sokakları bir defa daha şehit kanlarıyla sulandı, ama sonunda zafer yine Osmanlı ordusunun oldu. İngilizler bir kere daha çok büyük kayıplar vererek, perişan halde Gazze’den çekildiler. İngilizlerin kaybı, ölü, yaralı ve esir olarak yaklaşık 8 bin civarındaydı.

Gazze’deki bu şanlı direnişten alınacak pek çok ders vardır. Bir kere İngilizlerin maskesi düşmüştür. İngilizler savaşta da barışta da hile, desise, casusluk, provokatörlük ile başarı elde etmekteydi. Şayet onların tuzakları önceden fark edilip tedbir alınırsa, bütün çalışmaları tıpkı örümcek ağı gibi zayıf ve cılız kalmaya mahkumdu. Gazze’deki kumandanlar, İngiliz saldırısını tahmin etmiş ve ona göre gerekli tedbirleri almışlardı. Şayet Gazze’ye gerekli yardım ulaştırılmış, diğer cephelerde de Alman kumandanlar değil de bizim kumandanlar komutayı ele almış, komutanlar arasında sürtüşme yaşanmamış olsaydı durum çok daha

farklı olurdu. Ama ne yazık ki iyi yönetim sergilenemedi ve tarihimizin en acı tabloları peş peşe yaşandı. Şimdi anlatırken bile yüreğimizi dağlayan hüzünlü sayfaları çevirelim…

İngilizlerin peş peşe yaşadıkları iki hezimetin ardından orduda komutan değişikliğine gidildi. 28 Haziran 1917’de mağlup komutan Muray görevinden alınarak yerine “karanlıklar prensi” Allenby tayin edildi. Osmanlı ordusunda ise komuta kademesinde anlaşmazlıklar baş göstermişti. Bölgeyi çok iyi bilen 4. Ordu Komutanı Cemal Paşa, savunma savaşı verilerek İngilizlerin yıpratılması görüşünü savunurken, Başkumandan Vekili Enver Paşa ise bir saldırı ile İngilizlerin Mısır’la bağlantılarının kesilip denize dökülmeleri görüşünde ısrar ediyordu. Cemal Paşa görüşünde ısrar edince, Enver Paşa kendince operasyona girişti ve Cemal Paşa’nın 4. Ordusu ile 7. ve 8. orduların dahil edildiği yeni bir ordu kuruldu. “Yıldırım Orduları Grubu” ismini alan bu yeni ordunun kumandanlığına da Alman Generali Falkenhayn getirildi.

Üçüncü Gazze Savaşı, işte iki ordu arasındaki bu komuta kademesindeki değişikliklerden sonra oldu. 30 Ekim 1917’de başlayan bu Üçüncü Gazze savaşında tarafların kuvvet durumu

şöyleydi: Osmanlı ordusunun; 20 bin piyadesi, 1250 atlısı ve 200 topu vardı. Buna mukabil İngiliz ordusunun ise; 80 bin piyadesi, 15 bin atlısı ve 4 bin topu vardı. İngilizler, karadan,

denizden ve havadan saldırıya geçmişlerdi. 31 Ekim’de Birüsseba’yı ele geçiren İngilizler, bir haftalık çok kanlı bir çatışmanın ardından 7 Kasım 1917’de Gazze’ye girmişlerdi. Osmanlı

Ordusu Gazze’de binlerce şehit verdikten sonra, daha fazla dayanamayacağını anlayarak bütünüyle imha olmamak için geri çekilmişti. Bu üçüncü Gazze savaşında ordumuzun kaybı yaklaşık 12 bin kişiydi. Bu Üçüncü Gazze savaşının mağlubiyetle neticelenmesinin mühim bir sebebi de casusların faaliyetine engel olunamamasıydı.

Bölgede çok iyi bir casusluk ağı kurmuş olan Yahudiler, Osmanlı ordusunun hareketlerini adım adım takip ediyor, aldıkları bilgileri İngilizlere ulaştırıyorlardı. 4. Ordu Komutanı Cemal

Paşa, yaklaşık dört bin Yahudi casustan bin kadarını yakalatmıştı. Bunlar içerisinde Alman Yahudileri de vardı. Müttefik ülke Almanya’nın devreye girmesi üzerine bu Alman casuslarına idam cezası verilmemişti. Şam Divan-ı Harbinde yargılanan bin kadar casustan 333’ü idama mahkum edildi. 200 kadarına muhtelif cezalar verildi. Geri kalanı ise bir müddet Şam’daki Beremeke kışlasında hapsedildi. İngilizler Filistin’i işgal ettikten sonra, ilk genel vali olarak casusluk teşkilatının başındaki isim olan Aranson’u getireceklerdi.

Yahudi casuslardan ayrı İngiliz ajanlar da devredeydi. Bunlar 6 Eylül 1917’de İstanbul’da Haydarpaşa limanından Filistin’e giden demiryolu makaslarına ve Filistin Cephesine gönderilmek üzere bekletilen erzak ve cephane depolarına sabotaj düzenlemişlerdi. Bu gibi sabotajlar, Filistin Cephesi’ndeki savaşları menfi yönde etkileyecekti. O esnada askerlerimiz çok yetersiz beslenmekteydi. Kılık kıyafet bakımından perişan durumdaydılar. Subayların bile ayağında doğru düzgün ayakkabı yoktu. Bu bakımdan çoğu çarık giyiyordu.

YENİ DOLANDIRICILIK SİSTEMİ!

VARİL PATLADI..1 ÖLÜ

BIÇAKLI KAVGADA ÖLÜ SAYISI 2'YE YÜKSELDİ.

FETÖ YENİDEN YAPILANIYOR

ARALAMAYA GİTTİ CANINDAN OLDU.

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.GALATASARAY A.Ş. 8 7 0 1 17 22
2.TRABZONSPOR A.Ş. 9 6 1 2 8 20
3.GÖZTEPE A.Ş. 8 4 0 4 9 16
4.FENERBAHÇE A.Ş. 8 4 0 4 7 16
5.GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ A.Ş. 8 4 2 2 0 14
6.BEŞİKTAŞ A.Ş. 8 4 3 1 2 13
7.SAMSUNSPOR A.Ş. 8 3 1 4 2 13
8.TÜMOSAN KONYASPOR 8 3 3 2 3 11
9.CORENDON ALANYASPOR 8 2 2 4 1 10
10.HESAP.COM ANTALYASPOR 8 3 4 1 -4 10
11.KASIMPAŞA A.Ş. 8 2 3 3 -1 9
12.ÇAYKUR RİZESPOR A.Ş. 8 2 4 2 -3 8
13.GENÇLERBİRLİĞİ 9 2 5 2 -4 8
14.KOCAELİSPOR 9 2 5 2 -6 8
15.RAMS BAŞAKŞEHİR FUTBOL KULÜBÜ 7 1 3 3 -1 6
16.İKAS EYÜPSPOR 8 1 5 2 -7 5
17.ZECORNER KAYSERİSPOR 8 0 3 5 -12 5
18.MISIRLI.COM.TR FATİH KARAGÜMRÜK 8 1 7 0 -11 3

YAZARLAR