ADİL ŞAHİTLER OLUN
"Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar..." buyuruyor alemlerin Rabbi olan Allah...
Bir yerde okumuştum: Her yıl ödül alan mısır üreticisi bir çiftçi varmış. Aynı zamanda etrafındaki çiftçilere bu kaliteli mısır tohumlarından hediye edermiş. Demişler ki ona; Neden kaliteli mısırlardan onlara veriyorsun, onların mısırları da iyi olursa sen ödül alamazsın ki. Onun verdiği cevap ise muhteşem: Mısırlar birbiri ile tozlaşır ve çiftleşir, eğer komşu çiftliklerin mısırları kaliteli olmazsa benim mısırlarım da kaliteli olmaz.
Bizlerde eğer yeryüzünde mutlu, huzurlu, iyi bir hayat yaşamak istiyorsak bu sadece bizim iyi olmamız ile olmaz. Çocuklarımızı, yakınlarımızı, canımızı gelir bulur kötülük. Onun için bizler adaletli, merhametli, iyi, dürüst, yardımsever, kötülükle ve zulümle savaşan insanlar olup; en yakınımızdan başlayarak, Allah'ın bütün insanlığın mutluluğu için gösterdiği bu yolu, bütün insanlığa ulaştırmak için mücadele etmemiz gerekir.
Kendi çıkarlarımızın, kendi nefsimizin doğruları, helalleri, haramları değil, Allah’ın bize: size din olarak İslam’ı seçtim dediği bu yol üzerinde buluşalım.
Savaşımımız ise adaletin, merhametin, iyiliğin düşmanı olanlara yani Kötülüğe, zulme, zalime karşı olsun.
Bizler bu dinin sahibi değiliz, bu dinin sahibi Allah’tır. Dinimizi kendi nefsimize ve kendi çıkarlarımıza uydurmaya çalışmayalım. Yaşamlarımızı Rabbimizin "Doğru Yol" rehberi dediği ve öğüt alın aklınızı kullanın dediği Kur’an; anlayıp öğüt almamız ve yaşantımızı ona göre düzenlememiz için orda duruyor.
Hakkın haklının yanında durmak, hakkı tutup kaldırmak ve hak için adil şahitler olabilmek için...
"Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahitler olarak adaleti ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp heva (tutkuları)nıza uymayın. Eğer dilinizi eğip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır." (Nisa 135)
Yanlışı yapan, yanlış hüküm veren, yanlış kararlar alan, zulmeden ve çalan çırpan en yakınımız dahi olsa bu yaptığın yanlış diyebilmeli insan.
Bizim tarafımız, bizim çevremiz, bizim partimiz grubumuz ailemiz yancımız diye diye görmezden geldiğimiz bütün yanlışlar büyüyüp bir toplumu sarıyor, büyüyor ve geleceğimizi zehirliyor...!
İnsanların her yaptığını ödüllendirmek, alkışlamak, göz yummak veya sessiz kalmak insanlara kendini düzeltme imkânı vermez, daha iyisini yapabilme çabasına yöneltmez
Yaptığı yanlışta ısrar eder övünür ve yanlışlarıyla birlikte hem kendini hem sizlerin geleceğini uçuruma götürür.
"Ey iman edenler! Allah için şahitlik edenler olarak adaleti titizlikle ayakta tutanlar olun! Bir topluma (karşı) öfke(niz) sizi adaletsizlik suçuna sevk etmesin! Adil olun! O (adil davranmak), (Allah’a karşı) [takvâ]lı (duyarlı) olmaya daha yakın (bir davranış)tır. Allah’a karşı [takvâ]lı (duyarlı) olun! Şüphesiz ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır". (Mâide 8)
İyilik üzerine yardımlaşın ve birbirinize destek olun, iyilik yapanın yanında olun, adaleti tutup kaldıranın arkasında durun destek olun, iyiliğin taraftarlarının yere düşmesine izin vermeyin,
"...bir topluma karşı öfke(niz) sizi haddi aşma suçuna sevk etmesin! İyilik ve [takvâ] (duyarlılık) üzerine yardımlaşın; günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın! Allah’a karşı [takvâ]lı (duyarlı) olun! Şüphesiz ki Allah azabı şiddetli olandır." (Maide 2)
Toplum farkındalık ile düzelir, kötü olana zulme, çirkin olana topluca karşı koyarak, tepkini göstererek veya hiç değilse, istenmediğini ve hoş karşılanmadığını hissettirerek ve toplumdan dışlayarak kendini düzeltme fırsatı verilir.
Lakin bu tepkiler yapılan eyleme, kötülüğe zulme, tacize, tecavüze yani asıl eylemin kendisine olmalı ki kişi, grup veya parti kendisini düzeltsin, iyiye yönelsin, yanlışından dönsün, hakla hükmetsin ve şahıslar güzel ahlaklı olmak zorunda hissetsin.
Ayrıca düzelirlerse artık aleyhlerinde bir tavır almayalım, iyiliğini ödüllendirelim ki iyiliğin tarafı çoğalsın.
Kötülük, adaletsizlik, haksızlık, hırsızlık, soykırım, ihanet, taciz, tecavüz, iftira, yalan vb. herkes için zulümdür öyle değil mi?
O hâlde:
İyiliğe ve iyilere destek olun, bölünmeyin ve dağılmayın. İnsanlık için olan her iyiliğin ve iyilerin yanında olun, zulmün karşısında durun!
Fikir ayrılığı güzeldir, her konuda aynı fikirde olmaya bilirsiniz.
Ancak zulme dur demek için birleşin.
Kimden gelirse gelsin, hangi grup, ülke, parti, onlar bunlar şunlar fark etmeksizin, kendi taraftarınızdan bile gelse zulmün ve kötülüğün yanlışın karşısında dimdik durun, adil olun, adil şahitler olun.
Çocuklarınızın ve sizlerin geleceğinin ayrıca ebedî yaşamınızın güzel olması için olsun mücadelemiz.
Lâkin çirkin bir eylem yapan için adaletsiz olan için zalim olan için birleşip ayağa kalkmadan önce, zulmü adaletsizliği kötülüğü tacizi tecavüzü kimin yaptığından emin olun yoksa
Hucurât Suresi 6. ayette Rabbimiz, Ey iman edenler! Eğer biri size bir haber getirirse onu etraflıca araştırın. Yoksa bilmeden bir kişiye veya bir topluluğa kötülükte bulunursunuz da sonra işlediklerinize (yaptıklarınıza) pişman olursunuz". diyor
Kötülüğün zulmün yolsuzluğun hırsızlığın vb. yapılan haksızlıkların açığa çıkması için;
Adil şahitler olun ki
Adalet yerini bulsun ve bu cürümleri işleyenler bir daha cesaret edemesinler ellerinizden geleceğinizi almaya.
"Onlar, işledikleri (kötülükler)den, birbirlerini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Yaptıkları ne kötüdür! diyor Maide 79 da' Rabbimiz
Ki, onlar ziyana uğrayan geleceklerini heba eden toplumlar, yapmakta oldukları çirkin işlerden ve kötülüklerden birbirlerini sakındırmıyor haksızlık ve ahlâksızlıklara göz yumuyor ve kılıf uyduruyorlar, benim tarafım senin tarafın diye diye yapılan haksızlığın adaletsizliğin kötülüğün üzerini örtüyorlar ses çıkarmıyorlar ve bu haksızlıklar kötülükler fitneler fücurlar büyüyüp dal budak salıp kökleniyor toplumda, sonra yaşadığımız çevreyi çoluğumuzu çocuğumuzu buluyor.
Bu ne kötü bir davranış biçimidir diyor Rabbimiz, geleceklerini ziyan ediyorlar kendi elleri ile zehirliyorlar ve dünyalarını ahiretlerini.
Çevremize yurdumuza ilimize bakınca artık insan insandan emin değil, komşu komşusundan güvende değil, alışverişte sahtekarlık, fahiş fiyatlar, ortalık yerlerde havada uçuşan küfürler, aile bireyleri birbirinden şikayetçi, nasıl olmasın ki daha evlilik aşamasında taraflar birbirlerini inciterek tabiri caizse sömürerek birbirini alt etme yarışı ile kuruluyor yuvalar
Oysaki el emin O'lan bir uyarıcının ümmetiydik biz ve bize kurtuluşun kaynağı esenliğin kaynağı yaşama rehberi, Âlemlerin Rabbinden olan Kur'an'ı ulaştırmıştı bizlere Allah'ın Resulü ve elçisi.
O Kuran'da;
Adil ol
İffetli ol
Dürüst ol
Merhametli ol
Erdemli ol
Yardımsever ol
İyi güzel ahlaklı ol
Hakla hükmet
Gasp etme
Adil şahitler ol
Emaneti ehline ver
Haram yeme
Faize bulaşma
...
İyiliği yay
Zulmü birlik olup bertaraf et...
Diyen mesajlarla doluydu bu rehber
Esenliğin kurtuluşun kaynağı diyordu ya Rabbimiz
Bakın bu kaynaktan uzaklaşınca nasıl dünyamız ziyan oluyor, adaletsiz, çıkarcı, gücü yetenin zayıfları ezdiği, gücün hüküm sürdüğü edepsizliğin ahlaksızlığın hırsızlığın yolsuzluğun olduğu, yarınımızdan kuşkulu bir yeryüzü inşa ettik kendi kendimize kendi ellerimizle ve ebedî hayatımızda ziyanda
"Asra yemin olsun ki
İnsan gerçekten ziyan içindedir.
Bundan ancak iman edip iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır."
(Asr süresi 1.2.3. ayetler.)
"Haksızlık (zulüm)edenlere eğilim göstermeyin; (yoksa) ateş size de dokunur. Allah’ın peşi sıra dostlarınız (da) olmaz. Sonra size yardım da edilmez." (Hud 113)
Selam ve dua ile
Hatice Köksal Dağlı