Rabbimizin (C.C.), insanlara verdiği en büyük nimet, akıldan sonra îmandır. İmanı elde etmiş kişinin en mûteber ameli, Allah-u Teâlâ’nın sevgisini kazanmaktır. Bir insan Allah’ın sevgisini kazandı mı onun sevgisi bütün melekler tarafından bilinmekte ve Allah’ın sevdiği o kişi bütün mahlukat tarafından da sevilmektedir. Bundan büyük bahtiyarlık olur mu?.. Allah-u Teâlâ’nın sevgisini kazanmanın yolu, onun emrettiği yolda yürümek, farzları yapmak, elinden geldiğince de nafile ibadetlerle Allah-u Azimüşşan’ın sevgisini kazanmaya çalışmaktır. Kişi Allah-u Teâlâ’nın sevgisine mazhar oldu mu, artık onun koruyucusu Allah’tır. Şu hadis-i şerife bakalım:
“Ebû Hüreyre Radiyallahu Anh’ten rivayete göre, Resûl-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
“Allah-u Teâlâ, ‘Her kim benim veli kullarıma düşmanlık ederse, muhakkak ben ona harb açarım. Bir kulum, kendisine farz kıldığım şeylerden bana daha sevimli bir amel ve ibâdetle yaklaşmamıştır. Kulum bana nafile ibadetle de durmadan yaklaşır, nihayet onu severim. Bir kere de onu sevdim mi, artık ben o kulumun işiteceği kulağı, göreceği gözü, şiddetle kavrayacağı eli ve yürüyeceği ayağı olurum, (fena şeyleri dinlemekten, fena şeylere bakmaktan, helal olmayan şeylere el uzatmaktan, fena yolda yürümekten onu korurum). Eğer benden bir şey dilerse, onu verir; bana sığınırsa, muhakkak onu himaye ederim’ buyurdu.” (Riyâzü’s-Sâlihin, c.1, s. 417, hadis no: 387)
Allah-u Teâlâ’nın sevgisini kazanmak için sağlam îman ve ihlas sahibi olmak gerektir. Allah-u Teâlâ insanın kılık kıyafetine, kalıbına değil, kalbine bakmaktadır. Şu hadis-i şerifi unutmayalım:
“Ebû Hüreyre Abdu’r-Rahmân b. Sahr Radıyallahu Anh’ten şöyle dediği rivayet olunmuştur: “Resûl-i Ekrem buyurdu ki:
“‘Allah sizin kalıbınıza ve sûretinize değil de kalplerinize bakar.’” (a.g.e., c.1, s. 9, hadis no: 7)
Kalben Allah yolunda olan nasıl anlaşılır? Cihat edenler için bile ölçü Allah’ın tayin ettiği hedeftir. Şu hadis-i şerife bakalım:
“Ebû Mûsâ Abdullah b. Kays el-Eş’arî Radiyallahu Anh’ten, şöyle dediği rivayet olunmuştur:
“Peygamberimiz Salla’llahu Aleyhi ve Sellem’den, şecâat göstermek, milletini korumak ve gösteriş yapmak maksatlarıyla vuruşanlardan hangisinin Allah yolunda olduğu soruldu. Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Selem:
“Ancak İslâm dininin yükselmesi için vuruşan Allah yolundadır’ buyurdu.” (a.g.e., c.1, s. 9, hadis no: 8)
Allah-u Teâlâ’nın rızasını kazanmanın yolu, Allah’ın emirlerine ve yasaklarına dikkat etmektir. Peygamber Efendimizin (A.S.M.) şu hadis-i şerifini okuyup dersimizi alalım:
“İbn-i Abbas Hazretleri anlatıyor:
“Günün birinde Peygamber Aleyhisselatü vesSelam’ın arkasında bulunuyordum, bana:
“Ey Genç! Sana birkaç kemle öğreteyim: Allah’ın emirlerini ve nehiylerini gözet ki, Allah da seni gözetsin. Evet, Allah’ı gözet ki, O’nu karşında bulursun. Dileğin varsa Allah’tan dile, yardım isteyecek olursan Allah’tan iste ve bil ki, bütün ümmet toplanıp sana bir menfaat dokundurmaya çalışsalar, ancak senin için Allah’ın yazdığı bir şeyin menfaatini dokundurabilirler. Keza, eğer bütün ümmet, sana zarar dokundurmaya kalkışırlarsa, ancak senin hakkında Allah’ın yazmış olduğu zararı dokundurabilirler, artık kalemler kaldırıldı, yazılar kurudu.” (Hadisi, Tirmizî rivâyet etmiş ve “Hadis hasendir, sahihtir” demiştir.)
“Tirmizî’den başkasının rivayetine göre:
“Allah’ın emir ve nehiylerini gözet, O’nu karşında bulursun. Bolluk esnasında (iyilik yapmakla) Allah’ı tanımaya çalış ki, seni darlıkta tanısın. Bil ki, senden yan çizen şey (kader) sana erişecek değildir. Sana erişecek şey, senden yan çizecek değildir. Bil ki, zafer sabra bağlıdır, kaygının sonu sevinçtir, zorluğun sonu kolaylıktır.” (a.g.e., c.1, s. 95-96, hadis no: 62)