Allah'ın Planına Güven | 1
İnsan, cennetteki sonsuz nimetler içindeyken, imtihan ve ilahi hikmet gereği özellikle yasaklı meyveyi arzular.
Kürrede zerre olmasına rağmen, kardeşine karşı kendisini büyük görme ve üstünlük çabasına girer. Kendi ukbasını tükettiği gibi şerre de öncülük ederek nice günahın yüküne hamallık eder.
Hayatının her anında nice işaretlerin canlı şahidi olmasına rağmen, rızkı verenin, hayatı bahşedenin, ol deyince olduracak, öl deyince öldürecek kudretin nelere kâdir olduğunu hayat meşgalesinin içindeyken unutur.
Çözüm arayışına çıkınca, bakış açısını değiştirince, Allah'ın bak dediği yerden bakıp gör dediği yerden görünce herşey Rabbinin ikramı ile çözülüvetir.
Zulüm, kibir, gurur gibi bataklıklara batmış nice esfele's safilinden olan müstekbirlerle aynı atmosferde yaşasa da kendisi iman oksijenini soluyarak yaşar da yine de maruz kaldığı olumsuz enerjiden olsa gerek kalbinin daralmasına tahammülü kalmayabilir.
Tam bu noktada kalplere inşirah verecek hakikatler, bizleri gerçeğe ve genişliğe çıkarak yegane vasıtalar olacaktır.
...
İnsanlığa hidayet davetçisi olarak gönderilmiş nice peygamberler gibi İbrahim as.'ın da kıssasının anlatıldığı ayetler bizlere muhteşem bir öğreti ile hakikat dersleri sunuyor.
Allah'a ve Allah'ın planına güven.
Merak edebilir, sorgulayabilir, tatmin olmak için konuları irdeleyebilirsin. İnanmak ve yakîn bir imana ulaşmak için İbrahimî (as.) yolu tercih de edebilirsin.
Hatırlayın lütfen, Bakara suresi 260. ayette Hz. İbrahimin Rabbimiz'in ölüleri nasıl dirilttiğini görmek istemesi, onunla kalbinin mutmain olmasını dilemesi onu bir an olsun Halîlullah makamından aşağıya çekmedi.
Ne demekti Halîlullah? Gelin Osman Nuri Topbaş hocanın o naif ifadesiyle tanıyalım..
"Halîlullah “Allah’ın dostu” anlamında İbrahim as. için kullanılan övgü ifadesi, Hz. İbrahim’in unvanıdır.
Hz. İbrahim'i (a.s) "Halilullah" yapan sır, İbrâhim as., canı, evlâdı ve malı ile nice imtihanlar geçirdi. Rabb’ine büyük bir teslîmiyetle râm oldu.
Kulluğun mutlak noktasına erişti. Sûretten kurtuldu. Halîlullâh (Allâh’ın dostu) oldu."
Dostuna güvenmesi bir kulu nasıl bir dereceye çıkarıyor, muhteşem bir örneklik değil mi..
Tanım, devam ediyor..
"Halîlullâh’ın bu yüce teslîmiyeti ve yalnız Hakk’a tevekkülü üzerine, yaşadığı ateşe atılma imtihanında, o daha ateşin içine düşmeden Allah Teâlâ, ateşe emretti:
يَا نَارُ كُون۪ي بَرْدًا وَسَلَامًا عَلٰىۤ اِبْرٰه۪يمَ
“…Ey ateş, İbrâhim’in üzerine serin ve selâmet ol!” (el-Enbiyâ, 69)
Dost olarak Allah'tan gayrı kim bu derece kendisine güvenene, kendisini vekil kılana sadık olabilirdi ki, subhanallah..
Bir peygamber duasıyla bu bölümü bitirmek istiyorum: "Beni yaratan, elbet yolumu çizecektir"
Selam ve muhabbetle
Semina Habibe AYDIN