Osmanlı Devleti’nin bünyesinde 55 devlet vardı. Bunlardan bir kısmı dört asır devletin hakimiyeti altında kalmıştı. Osmanlı Devleti’nin anayasası Kur’an’dı. Devletin temel mefkuresi, İ’la-yı Kelimetullaha, yani Cenab-ı Hakk’ın ismini yüceltmeye dayanıyordu. Devlette cihad mefkuresi esastı. İşte bu bakımdan devlet kurulur kurulmaz peş peşe fetihlere girişilmişti. İlk hedef Konstantiniyye ve Avrupa idi. Bunun için ilk önce gözler Trakya’ya çevrilmişti. Burası stratejik ve lojistik üs olacaktı. Avrupa’ya yönelecek birliklerin hem asker, hem iaşe ihtiyacını burası karşılayacaktı. Büyük sevda Konstantiniyye (İstanbul) fethine gidecek yol da buradan geçmekte idi. Burası fethedildiğinde Avrupa’dan gelecek yardımların da önü kesilmiş olacaktı.
Sultan Orhan Gazi, çok sevdiği ve çok güzel yetiştirdiği evladı Şehzade Süleyman’ı Trakya’yı fetihle vazifelendirdi. Hedef Rumeli diyarlarıydı. Ancak oraya geçmek için ne bir gemi ne de bir kayık vardı. Ancak azmin önünde bir engel de olamazdı. Şehzade Süleyman sallar yaptırdı ve bu sallarla Çanakkale Boğazı’ndan karşıya geçildi. Böylece Avrupa topraklarına, Rumeli’ye, Trakya’ya adım atılmıştı.
Şehzade Süleyman, Rumeli’ndeki fetihlerine süratle devam etti. Bu yiğit şehzade 1359’da av esnasında atından düşerek şehit oldu. Bu hadiseden sonra fetihlerde geçici bir müddet duraklama oldu. Orhan Gazi, Batı Trakya’daki fetihler için Şehzade Süleyman’ın küçük kardeşi Şehzade Murad’ı görevlendirdi. (İstikbalin Sultan I. Murad’ı) Osmanlı ordusunun başına beylerbeyi ünvanıyla Lala Şahin Paşa’yı getirdi. Şahin Paşa Edirne’yi fethetti. Edirne’yi emniyete almak için Filibe’yi fethetti. Bu sırada Evrenos Bey Vardar Nehri boyunca ilerleyerek Gümülcine’yi aldı. Sonra Sırpların elinde olan Serez’i fethetti.
1372’de Makedonya’nın fethi tamamlandı. Sofya, Manastır, Pirlepe Osmanlı mülküne dahil oldu. Batı Trakya, Avrupa üzerine seferlerde harekât üssü oldu. 1385’te Selanik fethedildi. 1389’daki I. Kosova meydan muharebesindeki muhteşem zafer, Osmanlı Devleti’nin Rumeli ve Trakya’daki hakimiyetini münakaşa edilemez hale getirdi. Anadolu’dan gelenler bu topraklara yerleşti. Böylece bu beldeler her cihetten “İslam yurdu” oldu. (M. Tayip Gökbilgin. Rumeli’de Yörükler. Tatarlar ve Evlad-ı Fatihan, İstanbul 1957, sh. 9)
Batı Trakya’nın fethedilmesi o kadar ehemmiyetli idi ki, burasının tamamen hakimiyet altına alınmasından sonra Avrupa kıtasında fetihler birbiri ardı sıra gerçekleşmiş ve ele geçirilen bu topraklardaki hakimiyet bazı beldelerde asırlar boyunca devam etmiştir. Osmanlı Devleti’nin Avrupa’da hükmettiği ülkelere ve kaç yıl hüküm sürdüğüyle ilgili şu tabloya bakalım:
Bulgaristan 1363-1878/1908/1913 (515/545 yıl); Kuzey Makedoya 1371-1913 (542); Yunanistan 1393/1456/1460/1830/1913 (370/437/520); Sırbistan 1459-1878/1913 (419); Karadağ 1479-1878 (399); Bosna-Hersek 1463-1878/1908 (415-445); Hırvatistan 1540-1687 (147); Kosova 1389-1913 (524); Romanya 1394-1538/1541-1878 (484/340/337); Moldova 1538-1812 (274); Ukrayna 1478-1774 (296); Macaristan 1526-1686-1718 (160/192); Slovakya 1663-1685 (22); Arnavutluk 1385/1479-1912 (527)
Muhtelif tarihlerde Osmanlı hakimiyeti altında bulunmuş olan bu devletlerden ayrı olarak yine Avrupa kıtasında bazı ülkeleri himayesi altına almış, bazı ülkelerden de haraç almıştır. Osmanlı Devleti 1576’da Doğu Avrupa’da Lehistan Krallığını himayesi altına alarak nüfuzunu Belarus, Kuzey Ukrayna, Letonya, Litvanya, Estonya topraklarına kadar genişletmiş ve Baltık Denizi’ne kadar uzanmıştır.
Avrupa’da Osmanlı Devleti’ne haraç veren ülkeler şunlardı: Avusturya (1533-1606), Venedik (1517-1699). Bunlardan ayrı olarak Rusya (1480-1677) ve Polonya (Lehistan) ise Osmanlı Devleti’ne bağlı olan Kırım Hanlığına vergi veren haraç güzâr devletler olmuşlardı.
Osmanlı Devleti’nin Avrupa’daki bu ihtişamlı tarihinin temeli Batı Trakya’nın fethiyle atılmıştır. 1453’te İstanbul’un fethinde işte bu Batı Trakya’nın fethinin rolü çok büyüktür. Burası Avrupa’dan gelecek hücumlara karşı aşılmaz bir kale görevi görmüş, aynı zamanda ordunun iâşesinin temininde de mühim hizmetlerde bulunmuştur. Peki tarihimizde bu kadar mühim yeri olan bu topraklar nasıl elimizden çıktı? Buyurun bu zaruri girizgâhtan sonra bu konuyu inceleyelim.