BİLEMEDİK
Neyi bilemedik? Değerlerimizi.
Peki, değerlerimiz neymiş?
Ahlak, edep, sevgi, saygı ve daha niceleri…
Bizler, sağlam inanç üzere yetişen, ahlak ve sevgiyle yoğrulan bir millettik.
Şu an aile kavramından uzak, saygıya ve sevgiye aç bir toplum olduk.
Eskiden büyükler sever, küçükler saygı duyardı.
Şimdi küçükler saygısız, büyükler sevgisiz.
İslam inancı bize ahlakı, sevgiyi ve saygıyı anlatır.
Batılı ülkelerin bizleri dinsizleştirme faaliyetleriyle bu özlü, temiz toplumu; çıplaklık ve sevgisizlikle bozdular.
Eğer medeniyet çıplak olmaksa, desenize Afrika’nın ormanlarında yaşayan kabileler daha medeni.
Bize ahlaksızlığı ve çıplaklığı aşılayan ülkelerde bile, bizdeki kadar çıplaklık yok.
Davaları bu:
Efendiler giyinik, köleler çıplak.
Bazı yazılarımız ağır gelebilir, ama hakikat bu.
Aslımıza ve neslimize dönmeliyiz.
Kimler kazanacak, kimler kaybedecek?
Bismillahirrahmanirrahim
Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar, iffetlerini korusunlar. Zinet yerlerini açmasınlar — bunlardan kendiliğinden görünen kısmı müstesnadır. Başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar. Zinet yerlerini yalnızca kendi kocalarına, babalarına, kocalarının babalarına, oğullarına, kocalarının oğullarına, kendi erkek kardeşlerine, erkek kardeşlerinin oğullarına, kız kardeşlerinin oğullarına, kendi kadınlarına, sahip oldukları kölelere, kadınlara ilgi duymayan hizmetçilere veya henüz kadınların gizli yerlerinden habersiz çocuklara göstermesinler. Gizledikleri zinetleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hepiniz Allah’a tövbe edin ki kurtuluşa eresiniz.
(Nûr, 24/31)
HADİS
Resûlullah (s.a.v) bir gün Hz. Âişe (r.anha)’nin evine girdi. Kız kardeşi Esma yanındaydı. Üzerinde vücudunun her tarafını örten, geniş kollu bir elbise vardı. Resûlullah (s.a.v) onu görünce dışarı çıktı. Hz. Âişe (r.anha), kız kardeşine:
“Buradan uzaklaş, Resûlullah (s.a.v) sende hoşlanmadığı bir şey gördü.” dedi.
Hz. Esma uzaklaştı. Ardından Resûlullah (s.a.v) içeri girdi. Hz. Âişe (r.anha):
“Niçin kalkıp gittin?” diye sordu.
Resûlullah (s.a.v), elbisesinin kolunu sadece parmakları görünecek şekilde ellerinin üzerine çekerek şöyle cevap verdi:
“Kız kardeşini görmedin mi? Müslüman bir kadın şurasından (yüz ve ellerinden) başkasını gösteremez.”
(Mecmau’z-Zevâid, nr: 4168)
Bismillahirrahmanirrahim
“Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir.”
(Tirmizî, Birr, 15)
“Allah Teâlâ, yaşından ötürü bir ihtiyara saygı gösteren gence, yaşlılığında hizmet edecek kimseler lütfeder.”
(Tirmizî, Birr, 75)
“Saçı sakalı ağarmış Müslümana, Kur’an okuyuşunda aşırı gitmeyen, ahkâmıyla amel eden hafıza ve âdil hükümdara saygı göstermek, Allah Teâlâ’ya duyulan saygı ve ta’zîmdendir.”
(Ebû Dâvûd, Edeb, 20)
“Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım.”
(Tirmizî, Menâkıb, 63)
“Kadınlar hakkında Allah’tan korkun. Çünkü siz, onları Allah’ın emaneti olarak aldınız ve Allah’ın adıyla (nikah kıyarak) kendinize helal kıldınız.”
(Müslim, Hac, 147)
“Mümin bir kimse eşine karşı nefret beslemesin. Çünkü onun bazı huylarından hoşlanmasa da hoşlandığı başka huyları mutlaka vardır.”
(Müslim, Radâ’, 61)
“Nerede olursan ol, Allah’a karşı sorumluluğunun bilincinde ol. Kötülüğün ardından hemen iyi bir iş yap ki onu yok etsin. İnsanlara da güzel ahlakla davran.”
(Tirmizî, Birr, 55)
“Kıyamet günü müminin mizanındaki en ağır şey güzel ahlaktır. Yüce Allah, söz ve fiilleri çirkin olanlardan hoşlanmaz.”
(Tirmizî, Birr, 62)
“Müminlerin iman bakımından en mükemmeli, ahlak bakımından en güzel olanıdır.”
(Ebû Dâvûd, Sünnet, 15)
“Allah’ım! Bozgunculuktan, nifaktan ve kötü ahlaktan sana sığınırım.”
(Ebû Dâvûd, Vitir, 32; Nesâî, İstiâze, 21)
Evet, hakikatler yukarıda zikredildi ama hayatımız İslam’dan uzak.
Ahmet Sağlam