Bir Değerli Duyarlılık ve Bugün 24 Kasım
Bugün Kasım’ın 24’ü ve Yozgat’a da kar düştü. Önce Yozgat’a yağması beklenen kar bu sene İstanbul ve Ankara’dan sonra Yozgat’ta da görüldü. Havayı temizleyen, suların bollaşmasına katkı veren yağışlar öteden beri Anadolu’nun pek çok yerinde de özleniyordu.
Önceki akşam mesajlaşmamızda, “bir iki günlük işimiz kaldı, kar yağmazsa gideriz” diyordu Mardinli Mehmet Bey ve çocukların derslerinin de iyi olduğunu söylüyordu.
Mehmet Bey mevsimlik işler sebebiyle yurtlarından uzaklarda çalışan ailelerden sadece birisiydi. Belki binlerce aile bu şekilde Anadolu’nun farklı yerlerinde tarım, hayvancılık ve orman işlerinde emek veriyorlar. Bu ailelerin çocukları, özellikle ilkokul ve ortaokul düzeyinde eğitim gören çocuklar eğitim öğretim imkânından yoksun kalıyorlar, mağdur oluyorlar. Bunu öğrendiğimde içim sızlamıştı, bir başka dert başlamıştı.
Okullar kapanmadan ilkbaharın başlarında yollara çıkıp uzaklara gidiyorlar. Hâliyle okul ortamından uzaklaşmayla birlikte sorunlar başlıyor, dezavantajlılık daha da artıyor. Aslında eğitim hakkı temel bir haktır. Fakat uygulamada eğitimin faaliyetlerinin bütünüyle sorunsuz işlediğini söylemek oldukça güç.
Çocukluğumun geçtiği yerlerde bu şekilde, dönemlik olarak çalışmak için gelen ailelerden 10 çocuğun 2024 yılının ilk yarısında eğitim dışında kaldığını görmek son derece üzücüydü. Konuyla ilgilenmek gerekirdi.
İçinde bulunduğumuz güz dönemi başlamadan, takip ettiğim bu konuyu Yozgat İl Milli Eğitim Müdürü İsmail Altınkaynak’a ilettiğimde yakından ilgilendi ve çözümün oluğunu da belirtti. Zaten daha önce, yaz dönemi öncesi bu durumdaki öğrencilerin yoğun olarak bulundukları yerlere yazı yazmış olduklarını, bu türden ihtiyaç içerisindeki çocukların okullara ulaşımlarını sağlama konusunda taşıma kapsamına alarak çözüm arayışına girildiğine dair bilgiler verdi ve ayrıca başka önerilerimi de sordu.
Çayıralan’ yöremizde bu durumda 35 öğrenci olduğunu, İlçe milli Eğitim Müdürü Satılmış Batur’u verdiği bilgilerden öğreniyoruz. Müdür Bey’in öteden beri konuyla yakından ilgilendiğini “o kömür gözlü” çocukları ve aileleri ziyaret ettiklerini, eğitime yönelik olan ihtiyaçlar başta olmak üzere farklı konularda da ihtiyaçlarını dinlediklerini bilmek üzüntümüzü bir nebze hafifletti.
O bölgedeki meşe kömürü yapan aileleri ziyaret edip tanışan ve çocukların eğitim için taşıma planlamalarını yapıp ihale sürecini de tamamlayarak ilçe ormanlık alanlarındaki 7 ayrı yerdeki öğrencileri taşımalı eğitime dahil etmeleri ve önceki yıllarda yaptıkları gibi bu yılda gerekli yardımları yapmış olmaları sebebiyle kendilerine takdirlerimi ifade etmek isterim.
Böylesi bir değerli duyarlılık takdire şayandır, ancak bütün sorunları çözülmüş sayamayız. Bu konu ülkemizde çözüme kavuşturulmaya çalışılması gereken ortak bir konudur. Çok yönlü ele alınması gerekir. Sadece eğitimin aktörlerinin çabalarıyla yetinilmemesi gereken düzeydedir ve ciddi bir konudur.
Bilindiği üzere zorunlu öğretim çağındaki çocuklar, devam ettikleri okuldan ailelerin mevsimlik işleri sebebiyle uzaklaşmaları durumunda, bu durumu o okula bildirerek, geçici olarak geldikleri yerlerdeki okullara “misafir öğrenci” statüsüyle kayıt yaptırabiliyorlar. Böylece eğitimlerine devam edebilme imkânları var. Bununla beraber mevcut çözüm uygulamaları daha proaktif bir bakışla hayata geçirilmeli ve kolaylaştırılmalıdır. Hazırlık işlemleri daha önceden yapılabilmeli ve vatandaşın bu konudaki bilgi eksikliği giderilmelidir.
Aslında kolaylıkla düzeltilebilecek çok temel seviyedeki problemler için az biraz inisiyatif alabilecek gönüllülere de ihtiyaç var, idealist öğretmenlere de.
24 Kasım öğretmenler günü vesilesiyle 21 Kasım 2024 günü “www.maarifinsesi.com” sitesinde yayınladığı “Kalplere Dokunan Entelektüel Bir Öğretmen” başlıklı yazısında Eğitimci – Yazar Mustafa Uslu, kadirşinas, vefakâr, okuma ve okutma sevdalısı, cemiyetin ve bireylerin maddi manevi dertleriyle dertlenen bilge bir entelektüel olarak tanıttığı Harun Karakuş Hoca’dan bahsediyor ve “Bilgisiyle, birikimiyle, gayretiyle, samimiyetiyle, çalışkanlığıyla, özverisiyle, duruşu ve örnek kişiliğiyle, buluş gücüyle, rehberlik becerisiyle temayüz etmiş, donanımlı ve bilge öğretmenlerin (akademik bir unvanı olmasa da) öğretmen yetiştiren fakültelerde değerlendirilmesi mümkün olamaz mıydı?” diye önerisini bir soru içerisinde ortaya koyuyor.
Ben de diyorum ki, hiç olmazsa "küt diye" yaş haddinden emekli etmeseler…
Kıymetli Gazeteci – Şair Seyfi Çelikkaya’ya bir görüşmemizde ifade ettiğim ve medyada yer alan “mobil öğretmenlik” uygulaması geliştirilse.
Eğitime gönül vermiş ve dert edinmiş sivil oluşumlar çoğalsa ve işleri kolaylaştırılsa.
Öğretmenlerin özgün ve özel örnek çalışmalarının sergilendiği, tartışıldığı ve birbirine aktarılıp kritik edildiği, toplumla paylaşıldığı şölenler, “’24 Kasım” günlerinde düzenlense.
Ne bileyim olur belki. Bugün “24 Kasım” olunca belki görenler ve üzerinde düşünenler olur.
Daha nice "24 Kasım Öğretmenler Günü" vesilesiyle yeni ve kıymetli dokunuşların gündeme geldiğini görmek dileğiyle, bütün idealist ve fedakâr öğretmenlerimizin bu önemli gününü, “Öğretmenler Günü”nü tebrik ederim.
Prof. Dr. Mustafa Böyükata
Yozgat Bozok Üniversitesi Öğretim Üyesi