Bütünü İyileştirmek İçin Tek Tek Yaraların Sarılması Gerekmez mi?
Toplumu, insanı ya da herhangi bir bütünü iyileştirmekten söz ettiğimizde, çoğu zaman bakışımızı uzağa çeviririz. Oysa yakından bakıldığında, azınlık gibi görünen ama aslında çoğunluğu oluşturan bir kesimin zaten iyileştirme niyetiyle hareket ettiği görülür. Kimisi yazılı, kimisi sözlü, kimisi görsel ifadelerle sorunlara çözüm üretmeye çalışır. Bu çaba hem doğrudur hem de gereklidir.

Ancak önemli bir noktayı fark etmek gerekir: İyileştirmeye çalışanların büyük bir kısmı, aynı zamanda iyileştirilmesi gereken kişilerdir. İşte bu fark ediş, yönümüzü değiştirmemiz gereken yerdir.
Önce Kendimizden Başlamak
İlk adım, kendi ihtiyaçlarımızı dürüstçe belirlemektir. Ardından fazlalıklarımızı görmek gerekir. Eksiklerimizi temin edebileceğimiz kişileri hayatımıza dâhil ederken, fazlalıklarımızı da ihtiyacı olanlara ulaştırmak gerekmez mi?
Benim fazlalığım, bir başkasının gerçek ihtiyacı olabilir. Benim ihtiyacım ise bir başka kişinin fazlalığı… Bu karşılıklı farkındalık oluştuğunda, al-ver dengesini kurabilmek için ihtiyaçları ve fazlalıkları açıkça ortaya koymak kaçınılmazdır.
İyileştiren de İyileşmiş Olmalı

Kendi yaralarını sarılmamış bir kişi, başkasını ne kadar iyileştirebilir? Ya da iyileştirmeye niyet ettiğimiz kişinin yaraları henüz kapanmamışken yapılan müdahale, bütüne gerçek bir fayda sağlayabilir mi?
Bu nedenle, yeniden düşünmenin; arınmanın, azaltmanın ve içsel dengeye yönelmenin zamanı gelmiştir. Ağırlık yapan fazlalıkları bırakmadan, eksikleri tanımadan ilerlemek mümkün değildir.
Paylaşmaktan Uygulamaya Geçmek
Sürekli ve dağınık bilgi paylaşmak yerine, bir kişiyle gerçek bir birlik kurmak; o kişinin yetkinliklerini ortaya çıkarmak daha etkili değil midir? Bu yetkinlikleri maddi kazanca dönüştürerek bir başkasının ihtiyacına temas etmek, iki kişinin birliğiyle iyileştirmek çok daha mümkün görünmez mi?
Bu süreç, halka halka genişlemez mi? Bir kişi iki kişiye, iki kişi daha fazlasına temas ederek iyileşmeyi çoğaltmaz mı?
Yakında Olanı Görmek
Dolayısıyla, çözümü uzaklarda aramak yerine, sürekli paylaşımlar yaparak başkalarına ne yapılması gerektiğini anlatmak yerine; bizzat uygulamak bu zamanın en gerekli eylemi değil midir?
Bütünü iyileştirmek, tek tek yaralara eğilmeyi gerektirir. Ve bu yolculuk, her zaman en yakından — kendimizden — başlar.
Teknolojinin faydaları, hızlı bir şekilde bilginin yayılması için gereklidir. Ancak bazen fazla bilgi, insanın kendine de çevresine de zarar verdiğinin farkında olmak gerektiğini düşünüyorum.
Selamlar ve saygılar.
Tülay Gürel
Özel Gereksinimli Bireyler Dernek Başkan

