DİNİN BAŞI NEDİR?
Sahih hadis kaynaklarında da namaz sıklıkla zikredilir. Bir zat, Peygamber Efendimiz’e (asm) gelerek “Dinin başı nedir?” diye sorması üzerine, Resûl-i Ekrem (asm), “Essalâtü imâdü’d-dîn – Namaz dinin direğidir.” buyurmuştur.
Ülkemizde namaz, en çok ihmal edilen konuların başında gelir. Her ne kadar halkın yüzde 99’u Müslüman olduğunu söylese de, namaz kılanların oranı yüzde 10’u geçmez. Yapılan anketler kimseyi yanıltmasın; zira “düzenli olarak namaz kılıyorum” diyenlerin çoğu, yalnızca Cuma namazlarını kastetmektedir.
Bu durum gerçekten de içler acısıdır. Düzeltmek için çok çaba sarf edilmesi gerekir. Her Müslümana, özellikle de Diyanet İşleri Başkanlığına bu konuda büyük görev düşmektedir.
Ülkemizde, dünyanın hiçbir Müslüman ülkesinde olmayan eksiklikler ve gariplikler vardır. Örneğin insanları camiye, cemaate alıştırmak yerine “çorapsız girilmez” gibi, adeta namaz kılmayı zorlaştıran müftülere ve imamlara rastlıyoruz. Sanki Şafiî mezhebine uyanlar Müslüman değilmiş gibi bir tavır sergileniyor. Bunun gibi, namazdan ve cemaatten soğutan memurlar yerine; tam tersine, namaza alıştıran, namazı sevdiren imamlara ve insanlara ne çok ihtiyacımız var.
İkindi namazını Bağcılar Çiftlik Mahallesi’nde bir camide kılmıştım. Camiye girince çok şaşırdım, zira caminin neredeyse tamamı doluydu. Gözlerime inanamadım. Sebebini doktor olan arkadaşıma sorduğumda şunu öğrendim:
Cami imamı çok gayretliymiş. Gençleri ve halkı camiye alıştırmak için türlü türlü faaliyetler yapıyormuş. Kur’an okuma kurslarından tutun da, bizim doktor arkadaşın vaaz kürsüsünde sağlık konusunda konuşma yapmasına kadar çeşitli çalışmalar yürütüyormuş. Elbette bu gayretin sonucu da, cemaatin diğer camilere göre çok olmasından belli oluyordu. Allah razı olsun...
Ne yazık ki çevre korumasından siyasi konulara kadar her konuda gerekli gereksiz açıklamalar yapan Diyanet, namazla ilgili nasihat konusunda çok zayıf kalmaktadır. Hâlbuki İslam’ın, imandan sonra en büyük şartı namazdır. Diğer konularda bir kere hutbe ve vaaz verilse, iman ve namaza dair en az on kere bahsedilmesi gereklidir.
Büyük zatların hayatına baktığınızda, namaz konusunda ne kadar ciddi olduklarını görebilirsiniz. Örneğin Bediüzzaman, Meclis’e davet edilip törenle karşılandığında, karşılaştığı en önemli sorunun namaz konusunda olduğunu ve bu önemli ibadetin ihmal edildiğini görür. Derhâl bir beyanname neşrederek namazın önemini vurgular.
Meclis kürsüsünde on maddelik bu beyanname okununca, ilk karşı çıkan kişi M. Kemal olur. Mecliste herkesin ortasında, “Hocam, biz sizi ilminizden istifade etmek için davet ettik. Siz ilk iş olarak namaza dair beyanname neşrettiniz; aramızda ihtilaf çıkardınız.” diye itiraz eder. Bunun üzerine Bediüzzaman şu cevabı verir:
“Paşa, paşa! İmandan sonra en büyük hakikat namazdır. Namaz kılmayan haindir; hainin hükmü merduttur (reddedilir).”
Namaz konusunda bu denli bir tepki beklemeyen M. Kemal geri adım atar ve Bediüzzaman’dan özür diler.
Vesselam...
Dr. Vehbi Kara
