DUA KİME Mİ OKUNUR? BİR DE URFALI EMİN HOCAYI DİNLEYİN!
Bu vatanın evlatları, kim ne derse desin, merhametlidir, şefkatlidir, yufka yüreklidir.
Yolda kalanın yoldaşı…
Aç ve açıkta kalanın aşı, evi olmayanın çatısı olmuştur.
Sel, deprem, yangın gibi görünen veya görünmeyen felaketlerde hep yanında olması bunun en güzel, en nezih, en insancıl örneği değil midir?
Peki ya ölüm?
Ölümde de hiçbir zaman yalnız bırakmamıştır. Küstür, dargındır, hatta belki de kanlı bıçaklıdır. Kızgındır, kırgındır; öfke denizinin dalgalarında sörf yapıyordur. Lâkin tüm siyah renklere ve olumsuzluklara rağmen,
“Ölüm bize de var, küslük zamanı değil, o gün bugün değildir.”
diyerek gider, duaya “amin”, kabre de bir avuç toprak atar.
Bazen de deriz ki:
“Ulen, adam hayatı boyunca Allah’a, Peygambere, kitabımız Kur’an-ı Kerim’e, İslam’ın tüm şeairlerine savaş açmış, her şeyi yerle yeksan etmiş…
Yetmemiş, karşısında dik duranları zindandan zindana, sürgünden sürgüne, mahkeme koridorlarında perişan etmiş…
Şimdi kalkıp da ben onun duasına ‘amin’, mezarına toprak mı atacağım, okunan aşirlere ‘amin’ mi diyeceğim?”
Derseniz, siz o işi Urfalı hocamız gibi zeki, akıllı, feraset sahibi, cevval hocalara bırakın.
Sadece vefat edenin şahsiyetini anlatın, gerisini hocama emanet edin.
Gelelim o Urfalı, zeki, akıllı, feraset sahibi hocamızın bir cenazeyi nasıl kıldırdığına…
Haaa, sadece dinlemeyin; düşünün, sonra bir daha düşünün.
“Biz niye bunu düşünemedik, düşünemiyoruz?” diye de kendinizi sorgulayın.

Buyurun, o halde birlikte tekrar okuyalım:
Arkadaşlar ısrar ettiler:
— Hocam, işte Urfa’da tanınan biri, sen de gel.
— Abi, ben gelsem farklı gelirim.
— Bak hocam, gel gör.
Neyse, davete icabet ettim ve gittim. Cenazedeyim, âşir okuyacağım. Cenazeye, yani ona okunacak âşir, ona yakışır bir âşir olmalı.
Zümer Suresi.
(Sûre, adını 71 ve 73. âyetlerde geçen “Zümer” kelimesinden almıştır. Zümer, zümreler, gruplar demektir.
Sûrede başlıca; göklerde ve yerde Allah’ın birliğini gösteren deliller, müminlerin cennete, kâfirlerin cehenneme sevk edileceği konu edilmekte; kullar, ölüm gelip çatmadan Allah’a yönelmeye çağrılmaktadır.)
Hemen onu okudum, vallahi de hemen onu okudum.
Âşir , Zümer Suresi’nde Cenab-ı Hak (celle celalühü) şöyle buyuruyor:
“Git cehennemin dibine!”
Cemaat ben okudukça “Amin!” diyor.
Okudukça “Amin, amin, amin!”
Anlamıyorsunuz Kur’an’ı, anlamıyoruz! Kur’an’ı anlamadığınız için ne okunursa ona da ‘amin’ diyorsunuz.
Şayet anlasanız, dersiniz ki:
“Hoca bize beddua ediyor!”
Belki o cenaze sahibinin silahlı adamları orada beni indirir ama Kur’an’ı bilmiyorlar!
Bire adam, sen yuva dağıttın, ocak söndürdün; sen gebermişsin, bir de diyorsun ki:
“Emin Hoca gel, bana âşir oku, dua et.”
Ulan, Kur’an’ı hatmetseniz kurtulamazsın!
Resûlullah’ın gömleğini giydirseniz kurtulamazsınız!
Kâbe’de namazınızı kılsanız kurtulamazsınız!
Şimdi söyleyin beyler,
Bu milletin millî ve manevi değerlerini yerle yeksan edenlere, tefecilere, çocuk ve bebek katillerine, tecavüzcülere, yetim malı yiyen ahlaksızlara Emin Hoca gibi hocalar lazım değil mi?
Allah razı olsun Emin Hocam, yüreğine sağlık.
Diyanet teşkilatında, cenazenin önünde “Er kişi niyetine” diyerek namaz kıldıran tüm imam ve müezzinlere de selâm olsun.
Efendiler, kendinizi üzmeyin!
Bu memlekette Emin Hoca gibi nice hocalar var.
Rabbimiz, o ve onun gibi aslan yürekli din görevlilerinden razı olsun.
Biz senden razıyız hocam.
Selâm ve dua ile…
Bülent Ertekin

