EYVAH! BİLMEDEN ŞİRKE DÜŞTÜM
Selâmünaleyküm ve rahmetullahi ve berekâtühû sevgili dostlar...
Sahabeden Abdullah bin Mesud (r.a), en büyük günahın ne olduğunu merak etmiş ve Peygamberimiz’e (s.a.v),
“Allah katında en büyük günah hangisidir?” diye sormuştur. Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
> “Seni yaratmış olduğu hâlde Allah’a şirk koşmandır.”
> “Allah, kendisine ortak koşulmasını elbette bağışlamaz; bundan başkasını, dilediği kimse için bağışlar. Allah’a ortak koşan kimse, büyük bir günah işleyerek iftirada bulunmuş olur.” (Nisâ, 48)
Peki, en büyük günah olan şirkin ne olduğunu tam olarak biliyor muyuz?
Bazen ağzımızdan çıkan sözlerle, yaptığımız hareketlerle, niyetlerimizle, düşüncelerimizle bilmeden şirke düşüyoruz.
Şirk, Allah’ı (c.c.) inkâr etmek değildir. Allah’a (c.c.) inandığı hâlde O’nun otoritesini başkalarıyla paylaşmaktır.
Peki bu nasıl olur?
Allah’a ortak koşan birinin “Bu da bir ilâhtır” ya da “Ben buna da tapıyorum” demesi gerekmez. Şirk, öncelikle kalpte yer eder, sonra düşünce ve hareketlere yansır. Şirkin temeli, Allah’tan başka herhangi bir şeyi Allah’a tercih etmektir.
Tıpkı “paraya tapan” birinin, daha fazla para kazanmak adına haramları umursamadan her yolu mübah görmesi gibi.
> “Ey Nebim! Kendi istek ve tutkularını (nefsî hevâsını) ilâh edinen(ler)i gördün mü?...” (Furkan, 43)
Ayet-i kerîmelerden anlaşılıyor ki insanların taptığı putlar zahiren görünmek zorunda değiller. Örneğin:
Nefsin arzularına, heva ve hevese tapanlar
Makam, mevki, şan ve şöhrete tapanlar
“El âlem ne der?” putuna tapanlar...
Allah’ın koyduğu sınırları aştığımız ve bu sınırları umursamadığımız her konuda şirke düşüyoruz!
Allah’a ait, Allah’tan bilinmesi gereken şeyleri; insanlardan, paradan, doğadan zannederek şirke düşüyoruz.
> “Bu doktor beni iyileştirdi, bu ilaç beni iyileştirdi” cümleleri şirktir.
Şifayı veren Allah (c.c.)’tır. Ancak biz şöyle demeliyiz:
“Bu doktor iyileşmeme vesile oldu, şu ilaç vesile oldu.”
> “Nazar boncuğu nazardan korur” cümlesi şirktir.
Nazar boncuğu, dikkat çekici renkleri olan güzel bir süs eşyası olabilir.
Ancak koruyan ve gözeten, mutlak güç sahibi yalnızca Allah’tır.
> “Şu adam/para/filânın zekâsı ve gayreti sayesinde işimiz oldu” gibi cümleler de şirktir.
Ehli irfanın dediği gibi: “Bakma yok gibi durduğuna, her işi O (c.c.) yapıyor.”
Bu ve benzeri şirk içeren cümlelerden görüyoruz ki biz Rabbimizi yeterince tanımıyoruz.
Tevhid inancını gerektiği gibi kalbimize yerleştirememişiz.
Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
> “Kul, bazen hiç farkında olmadan Allah’ın gazabına sebep olacak bir söz söyler ve bu söz sebebiyle Cehenneme düşer.” (Buhârî, Rikak 23)
Peygamber Efendimiz (s.a.v), şu ifadeleriyle Hazret-i Ebû Bekir (r.a)’ı gizli şirke karşı uyarmış ve bu hususta Allah’a sığınmasını öğütlemiştir:
> “Canım elinde olan Allah’a yemin ederim ki gerçekten şirk, karıncanın yürümesinden daha gizlidir. Sana, söylediğin zaman şirkin azını ve çoğunu senden giderecek bir şey söyleyeyim mi?
De ki:
‘Allah’ım! Bildiğim hâlde şirk koşmaktan Sana sığınırım, bilmeden şirk koştuysam Senden mağfiret dilerim.’”
(Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, I, 250)
Bizler de Rabbimiz’e, Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in şu duasıyla ilticâ ediyoruz:
> “Allah’ım! Fakirlikten, küfürden, şirkten, nifaktan ve gösteriş için yapılan amelden Sana sığınırım.”
(İbn-i Hibbân, Sahîh, III, 300)
Âmîn.
Selâmetle…
Emine Aydemir