GELECEĞİN YAZARLARI PROJESİ
Okunan kitap ve yazılar şüphesiz insanın bilgi ve kültürünü artırır. Kelime hazinesini zenginleştirir, dil yeteneğini güçlendirir, düşünce ve hayal dünyasını genişletir. Bu sebeple okuma eylemi oldukça önemlidir ve her bakımdan en etkili araçtır. Okuma ne kadar önemliyse, yazma becerisi de düşüncelerin ifade edilmesi yönüyle önem arz eder. İnsanlar anlayarak ve düşünerek okuma yaptıklarında, doğal olarak yazma becerileri de gelişir. Amiel Suche, “Yazmak sanatı, hayatı incelemekle kazanılır.” der.
Yazmak, insanı fiziki ve zihni yönden geliştirdiği gibi duygusal olarak da olumlu yönde etkiler. Duygu ve düşüncelerini düzenli olarak kelimelere dökerek yazmanın gücünü kullanan insanlar, iletişim yönünden de kuvvetli olurlar.
Bu girizgâhtan sonra Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde, il müdürlükleri tarafından organize edilen “Genç Yazarlar Projesi”ne değinmek istiyorum. Geçtiğimiz hafta içinde Başakşehir İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü tarafından organize edilen ve Başakşehir Belediyesi tarafından da desteklenen “Geleceğin Yazarları Başakşehir Kitap Fuarı”na katıldım. Belediyenin Şehir Sanat Kültür Merkezinde icra edilen program son derece verimli geçti. Bu programa dair davet mesajı geldiğinde çok heyecanlandım. Genç yazar kardeşlerimle buluşmak ve ortaya koydukları eserleri tanımak için adeta sabırsızlandım.
Yıllardır hep şunu düşünürüm: Cumhuriyet dönemi ve öncesindeki ağırlığı olan yazarlar gibi yazarlar günümüzde neden yetişmiyor? Bir Ahmet Rasim, Peyami Safa, Reşat Nuri Güntekin, Rıfat Ilgaz, Arif Nihat Asya, Kemalettin Tuğcu, Ömer Seyfettin ve Halid Ziya Uşaklıgil… Güçlü kalemleriyle verdikleri eserlerle yıllar sonra da ibretle okunan bu yazarları günümüzde çok göremiyoruz. Yazma işi elbette çok kolay bir iş değil; büyük birikim istiyor. Şüphesiz günümüzde de çok güzel eserler bırakan, birbirinden değerli yazarlarımız var: Mustafa Kutlu, Mustafa Uslu, İsmet Özel; artık aramızda olmayan Tarık Buğra, Sezai Karakoç, Rasim Özdenören gibi… Aklıma gelenleri sıraladım. Siz bunlara başkalarını da ekleyebilirsiniz.
Ancak gelecekte yazma alanında yeni değerlerin ortaya çıkması için bazı girişimlerin yapılması gerekiyor. İşte millî eğitim müdürlüklerinin gerçekleştirdiği bu projeler, yeni yazarların ortaya çıkması için son derece kıymetli ve anlamlıdır. Başakşehir, “Mutluluğun Şehri” olarak biliniyor. Bu, Belediye Başkanımız Yasin Kartoğlu’nun bir sloganı. Belediye hizmetleri ve yeşil alanların varlığı yanı sıra, Başakşehir’in aynı zamanda bir kültür şehri olmasının bu sloganda payı büyük. Birçok yazar, çizer, sanatçı ve ilim insanı burada yaşıyor. Bunların her biri, Başakşehir’in ve Başakşehirlilerin mutluluğuna mutluluk katıyor.
Böylesi yoğun bir kültür birikiminin olduğu Başakşehir’de, geleceği daha iyi anlamlandırmak için İlçe Millî Eğitim Müdürlüğünün öncülüğünde yapılan “Genç Yazarlar” projesi, kültürel dokuya şüphesiz katkı sunacaktır. Sadece Başakşehir’e değil, ülkemizin yazar kadrosuna da yeni yüzlerin katılmasını sağlayacaktır.
Başakşehir’de bulunan ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerinin, okullarında başlatılan genç yazar olma sevdası doğrultusunda kaleme aldıkları şiir, hikâye ve deneme türündeki eserlerin kitaplaştırıldığı ve bu kitapların sergilendiği etkinlikte yüzlerce kitap okuyucuyla ve ilgilisiyle buluştu. Beni son derece mutlu eden bu çalışma, yürekten alkışı ve tebriği hak ediyor. Başakşehir’de eğitimi geliştirmeye çalışan, başarılı, gayretli ve vizyoner İlçe Millî Eğitim Müdürü Ahmet Coşkun, sadece tebriği hak etmiyor; kendisine bütün Başakşehirlilerin görevi süresince destek olması gerektiğini düşünüyorum. Geleceğin yazarlarını ortaya çıkaracak anlamlı projeyi hayata geçirdiği için kendisini yürekten kutluyorum.
Elbette Ahmet Coşkun Müdürümüzün yanı sıra, geleceğimizi emanet edeceğimiz öğrencilerin çok daha iyi şartlarda eğitim almalarını sağlamak adına her daim, her türlü desteği sunan Belediye Başkanımız Yasin Kartoğlu’na da teşekkür etmek boynumuzun borcudur.
Günümüzden 5.500 yıl önce Sümerler tarafından icat edilen yazı, o tarihten bu yana hayatımızda önemli bir yere sahiptir. Yazı sayesinde geçmişte yaşanmış olaylarla ilgili kayıtlara kolayca erişebiliyoruz. Ayrıca yazı yoluyla başkalarının duygu ve düşüncelerini öğrenebiliyor, birçok konuda bilgi edinebiliyoruz. Yazmak, öğrenme becerilerinin gelişmesinde de son derece faydalıdır. İnsan belleğinin güçlenmesini sağlayan yazmak, insanın ruh hâlini de iyileştirir. Ali Fuat Başgil bir sözünde; “Kişinin kıymeti, dilinin altında ve kaleminin ucunda gizlidir. Onu söz ve yazı açığa vurur.” diye ifade ediyor.
Bu projeyle öğrencilerin duygu ve düşüncelerini; millî, manevî, kültürel ve evrensel değerler etrafında ortaya çıkarmaları hedeflenmiştir. Ayrıca çocuk ve edebiyat arasında güçlü bir köprü inşa edilerek, geleceğimiz olan evlatlarımızın söz varlıklarını zenginleştirip Türkçeye olan sevgi ve bağlılıklarını daha da güçlendirmek amaçlanmıştır. Çocuklarımızın okuma-yazma becerilerinin gelişimine katkı sunarak, metin, kurgu ve gerçeklik kavramlarını etkin bir şekilde kullanmaları sağlanmıştır.
Sonuç olarak, edebî metinler aracılığıyla sanatkârane gelişimleri desteklenmeye çalışılan geleceğin yazarları, kendilerini yazılı olarak ifade etme becerisi kazanmış; psikolojik ve sosyal becerilerinin de gelişmesi sağlanmıştır.
Geleceğin yazarları çocuklarımızın ortaya koyduğu eserleri büyük bir gururla görmenin bahtiyarlığını yaşamanın huzuru tarif edilemez bir duygudur. Bu projede emeği geçen ve katkı sunan herkesi kutluyor, genç yazar kardeşlerime de çıktıkları yazarlık yolculuğunda başarılar diliyorum. Bir atasözümüzdeki şu ifadeyle yazımı noktalıyorum:
“Söz kulağa, yazı uzağa gider.”
Önder Güzelarslan
