Gençler ve Gencecikler
İmsak vaktinden yarım saat önce yatağımdan fırlayıp kendi kendime,
-"Eyvaaah! Geç kalmışım." deyip saate baktım. Geç değil, tam da zamanı. Abdestimi alıp yola koyuldum.
Yolum yaklaşık toplu taşıma ulaşım araçlarıyla bir buçuk saatlik yol. Metrodayım. Boş olan koltuğa oturdum. Karşımdaki beyefendi siyah ayakkabı, siyah kapşonlu mont, montun altında siyah yelek ve beyaz gömleğin üzerinde uzunca ve itina ile bağlanmış kıravat. Kardeşimizde ne saç, ne bıyık ne de sakal var. Kimseyle ilgilenmiyor. O kadar dalmışki sadece elinde kitabını okumakla meşgul.
Kitap Hüseyin Rahmi Gürpınarın bir kitabı. Kitabın özetine internetten baktımki iki tane intihar, aldatmalar, entrikalar... Bunalımdaki insanların başvurup da iki cihan saadetini kaybeden insanların hayat hikayelerini anlatıyor. En azında benim okuduğum kitaplarda intihar, cinayet, aldatmalar, entrikalar ve insanlarla dalga geçmeler, kibirlenmeler, haram şeylerin reklamları olmamalı diye düşündüm. Neyse biz yolumuza devam edelim.
Aksaray metro istasyonuna inip tekrar tramvaya bindiğimde saat yedi idi. Bindiğim kompartımanda bir kişilik oturacak yer var ve oturdum. Şu an Çemberlitaş Durağı'ndayım. Diyeceğim hiç zahmet çekmeden Ayasofya-i Cami Kebir'e ulaştım Elhamdülillah. Saat 07.06.
Sabah namazınının birinci rekatının secdesine ancak yetişebildim. O kocaman, geniş Cami yarıya kadar dolmuş ve ben de ortadaki büyük kubbenin tam altındayım. Benden sonra da namaza yetiştimek için koşanlar az değildi yani.
Selam'dan sonra Kelimeyi Tevhidler, Tesbihatlar, Salavatlar camide o kadar güzel ses akustiği veriyor ki cemaatin manevi havasıyla birleşip eller ve diller ve kalpler hep birlikte Yüce yaratan için duada. Dua eden kardeşimiz her zamanki gibi çok güzel bir dua yaptı. Ülkemizin, Ümmeti Muhammed'in birliği, bütünliğü, Gazze, Filistin, Lübnan ve dünya üzerinde zulüm ve işkence gören mazlumların zaferi için gönülden dualar edilip, Amiiin, Amiiin, Amiiin dendi.
Namaz sonunda bayanlar da dahil ziyaret edenler, fotoğraf çekinenler, kendi aralarında sohbet edenler derken ben de cami güvenlik görevlilerinin ziyaret saati dolmuştur, çıkışa doğru ilerliyelim anosuyla çıkışa doğru yöneldim.
Dışarısı uzun uzadıya kuyruk. Kuyruğun en arkasında üç tane benim yaşlarımda adam vardı. Bir anda önümüzde en az elli tane genceciklerin arasında buldum kendimi öğretmenleriyle.
Kuyrukta sıramız çabuk geldi. Kasede çorba ve simidimi alıp yemek için yer ararken baktım yirmi beş otuz tane daha gencecikler.
Biraz ilerledim yine gencecikler. Elhamdülillah zaten caminin içi gençler ve genceciklerle dolu idi. İnanın en yaşlısı sanki ben idim sabah namazında kış mevsiminde Ayasofya-i Kebir Cami Şerifi'nde.
Duamız,
Yeri ve gökleri direksiz tutan yüce Rab'bim,
Niyetimiz, ibadetimiz, sana yüce Rab'bim,
Tekbir, tehlil, münacatımız sana yüce Rab'bim,
Huzurunda bizleri boş çevirme Ey Allâh'ım.
Ya İlâhî, Bizi sabahın nuruyla uyandır.
Ya İlâhî, Bizi sabah namazıyla uslandır,
Ya İlâhî, kullar sabah bereketi umandır,
Huzurunda bizleri boş çevirme Ey Allâh'ım.
01.12.2024
Ahmet Aydın