GERGİN ASKILI KÖMÜRHAN KÖPRÜSÜ
Birleşme, kavuşma, eşik ve bağlantı noktası gibi anlamlar taşıyan köprü, terim olarak nehir ve vadi gibi geçilmesi güç bir engelin iki kıyısını bağlayan yapılara verilen isimdir. Köprü, kavuşmalara ve birleşmelere aracılık eder. Birçok kez üzerinden geçtiğim Fırat’ın böldüğü iki güzel ilimizi birbirine bağlayan İstanbul’daki Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü andıran en son yeni yapılan Kömürhan Köprüsü’nden geçtiğimiz haftalarda ilk kez geçtim. Çalık Holding’in kurucularından iş insanı Mehmet Çalık abimizle birlikte gittiğim Malatya’da biraz gezinti yapalım dedik. Malatya’da bize her seferinde mihmandarlık yapan Enver Öztürk abimiz, bu sefer Kömürhan’ın yeni köprüsünü görelim ve meşhur kavurmasından da yiyelim diye Kömürhan’a götürdü.
Elazığ ile Malatya’yı birbirine kavuşturan Kömürhan Köprüsü’nün ilkini görmek nasip olmadı, baraj yapımı sonrasında sular altında kalmış. 1937 yılında yapılmış olan ilk köprü, Türkiye’nin ilk betonarme köprüsü olma özelliğindeydi. İkinci köprünün yapımına 1980 yılında başlanmış ve 1986 yılında yapımı biterek kullanılmaya başlandı. Bu köprüden kaç defa geçtiğimi hatırlayamıyorum. O kadar çok geçtim ki Malatya ile Elazığ’ı, Fırat’ın kıvrımlı akışının açtığı yolları ezberledim artık. Geçen haftalarda ise son yapılan en modern köprüden ve köprüden sonra virajlı yolları bypass eden tünelden de geçtim. Kömürhan’dan her geçişimde beni ayrı bir duygu kaplıyor nedense. Bir başka seviyorum buraları.
İstanbul için 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nün önemi ne ise Malatya ile Elazığ için de Kömürhan Köprüsü’nün önemi de odur. Adına türküler yazılıp söylenmiştir Kömürhan Köprüsü’nün, Fırat’ın azgın sularında yitip giden canlara ithaf edilmiştir bu türküler. Aslında tarihi geriye doğru sardığımızda dağlar arasında vadilerden kıvrılarak, kendine yol açan Fırat’ın azgın sularını aşabilmek için birçok fikir geliştirilmiştir. İlk olarak Sultan IV. Murat, 1638 yılında Bağdat seferi sırasında bugünkü Kömürhan Köprüsü’nün olduğu yere köprü yaptırmayı düşünmüş ancak sultanın zamansız ölümü sonrasında bu fikir gerçekleştirilememiştir. Aradan yüzyıllar geçince tekrar Fırat’ı aşma fikri gündeme gelmiş ve Cumhuriyet döneminde 1937 yılında, Kale ilçesinden doğru Malatya’yı Elazığ’a kavuşturan 108 metre açıklığında tek gözlü betonarme bir köprü inşa edilmiştir.
Fırat, Malatya Torosları’nın doğu ucunda bir boğaza girer. Burası Doğu Anadolu'nun en uzun boğazıdır. Yaklaşık yüz kilometreden uzundur. İşte bu boğaz Kömürhan Boğazı’dır. Kömürhan Boğazı’nı geçen Fırat, buradan güneye yönelir, kıvrıla kıvrıla yoluna devam eder ve Malatya’nın yeşilliği ile kayısı bahçeleri ile insanı bir hoş eden Doğanyol ilçesine doğru ilerler. Kömürhan Boğazı yıllar yılı geçilememiştir. Burada nehrin derinliği de bir hayli fazladır. Kimi zaman “yüzerek”, kimi zaman sal ya da kelek ile geçilmeye çalışılmıştır. İnsanlar Fırat’ın celalliğinde boğulup kalmış, hayvanlar telef olmuştur. Uğruna türküler yakılan Fırat’ın en derin noktalarından biri olan Kömürhan Boğazı’na Cumhuriyet döneminde yapılan köprünün açılışını da o yıllarda İsmet İnönü yapmıştır.
Fırat Nehri’yle ilgili birçok türkü yakıldığından bahsetmiştim. Bunların içinde en çok bilineni, okunanı ve dinleneni “Şu Fırat’ın Suyu Akar Serindir” türküsüdür. Birçok ünlü sanatçı tarafından seslendirilen türkü, bütün yurtta büyük bir beğeniyle söylenmekte ve dinlenmektedir. Türküde, Fırat Nehri’ne kapılıp ölen yeni gelin olmuş bir kızın hikâyesi, bu ölümden dolayı duyulan üzüntüler ve acılar anlatılmaktadır.
Şu Fırat'ın suyu akar derindir,
Yârimi götürdü anam kanlı zalimdir,
Daha gün görmemiş taze gelindir,
Söyletmeyin beni anam yaram derindir.
Kömürhan Köprüsü Harput'a bakar,
Kör olası zalim Fırat ocaklar yakar,
Ahbaplarım gelmiş ağıtlar yakar,
Söyletmeyin beni anam yaram derindir.
“Şu Fırat’ın Suyu Akar Serindir” türküsü, yaşanmış bir olay üzerine ağıt şeklinde yakılmış bir türküdür. Her seslendirildiğinde dinleyenleri hüzün dolu bir atmosferin içine sokar. Genç yaşta suya kapılıp ölen taze gelinin arkasından söylenen bu türkü ile insanın, ölüm karşısındaki çaresizliği dile getirilmeye çalışılmıştır. Bir insanın eceliyle değil de suya kapılarak trajik bir şekilde ölmesi, yüreklerin kaldırabileceği bir şey değildir. Aslında ölüm her zaman insanı ürpertir, korkutur ve acıtır. Ama trajik ölümler daha büyük acılara sürükler insanı.
Zaman içerisinde Fırat’ın sularını dizginlemek, akışını yavaşlatmak ve de suyundan daha etkin faydalanmak için Karakaya Barajı yapılmış. Barajın yapılmasıyla Fırat sakinleşmiş, eski zalimliği, azgınlığı, kızgınlığı kalmamış. Karakaya Barajı Fırat’ı dizginleyebilmiş, dizginlemesine ama üzerindeki köprü de baraj altında kalarak yok olmuştur. Yüzyıllar öncesinde Mimar Sinan tarafından bir han yapılmış Kömürhan Boğazı’na, aynen köprü gibi bu handa barajın altında kalmıştır.
Köprü baraj altında kalınca yeni bir köprü yapılması gündeme gelir Elazığ’la Malatya’yı buluşturmak için. Turgut Özal’ın memleketinde yaptığı açılışla 1986 yılında kullanıma başlanan bu köprü, Kömürhan Boğazı’nda Fırat üzerine yapılan ikinci köprüdür. Yeni ölümler olmasın diye de köprünün girişine bir uyarı levhası konulur ve şöyle bir yazı vardır levhada:
“Dikkat! Köprüden izinsiz yaya geçmek, araçla durmak, fotoğraf veya kamerayla çekim yapmak yasaktır.” Eğer üzerinde durursanız, köprünün Elazığ ayağındaki jandarma hemen uyarı yapar. Köprünün bir ucu Malatya sınırının başladığı yer. Diğer ucu ise Elazığ sınırında. Ortada ise Kömürhan Köprüsü adeta tarafsız bölge gibi duruyor, Fırat’ın üzerinde asılı bir şekilde.
1986 yılında açılan bu köprü üzerinden her iki yönden de geçtiğim zaman da yavaşlar, şöyle Fırat’ı bir temaşa ederdim. Elazığ sınırına girdiğimde hafif tatlı virajlar karşılardı bizi. Fırat’ın kenarında durup hatıra fotoğrafı almadan geçmezdim. Bir de virajları tamamladığımızda yolun sağında ve solunda bulunan Kömürhan Kavurmacılarından kavurma yemeden geçmezdim. Elazığ’a girmeden ya da Elazığ’dan çıkarken rastladığımız kavurmacılar da kavurma yemek ayrı bir keyif. Zira burası lezzetli etlerle yapılan kavurmasıyla meşhur.
Şimdi burada üçüncü köprü bütün haşmetiyle asılı duruyor. 2 Ocak 2021 tarihinde hizmete açılmış olan yeni köprü, ülkemizin ilk tek pilonlu karayolu gergin eğik askılı köprüsü, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün minyatürü adeta. Yeni köprüyle birlikte yapılan tünel, bölgeye ayrı bir katma değer katmış ve iki il arasındaki mesafe biraz daha kısalmıştır. Yeni köprünün manzarası da Fırat’ın manzarasıyla birleşince ortaya muhteşem bir görüntü çıkmıştır. Bu köprüden henüz geçmediyseniz ve Kömürhan’da kavurma yemediyseniz, fazla vakit kaybetmeyin. Malatya’ya, Kömürhan’a yolunuzu düşürün.
Önder Güzelarslan