Önder GÜZELARSLAN


GİDEN GİTMİŞTİR

...


GİDEN GİTMİŞTİR

Hepimizin çok iyi bildiği, ibretli mesajlar içeren bir hikâye var. Bu hikâyeyi belki defalarca okumuş ya da dinlemişizdir. Lakin o an bize bir şey söylemiyor diyerek kulak ardı etmişizdir. Oysa bu hikâyeden ders almaya bakmalıyız. Gerçeği idrak ettiğimizde, hikâyenin bize ne demek istediğini ayne’l-yakîn olarak gayet iyi anlarız.

Gelelim meşhur hikâyemize: “Kâğıt Bardak” hikâyesi.

Eski bir bakandan bir konferansta konuşma yapması istenir. Elinde bir kâğıt kahve bardağıyla kürsüye çıkar ve konuşmasına başlar. Ancak beden dilinden anlaşıldığı kadarıyla kafası başka bir yerdedir. Daha birkaç cümle söylemişken durur, kahve bardağından bir yudum alır, sonra bir süre bardağa bakar.

Derin bir nefes alarak:

“Biliyor musunuz, ne düşünüyorum?” diye sorar.

“Bu konferansta geçen yıl da, hem de aynı kürsüde konuşmuştum. Tek bir fark vardı: O zaman hâlâ bakanlık görevim sürüyordu. Buraya gelirken bana ‘business class’ bileti alınmıştı. Havaalanında beni bir limuzin ve eskort araç bekliyordu. Önce bir otele götürmüşlerdi. Otel müdürü, beni otelin kapısında karşılamış ve kral dairesine çıkarmıştı. Ertesi sabah, lobide benim odadan inişimi bekleyen bir heyet vardı. Yine aynı limuzinle bu salona getirilmiştim. Özel bir kapıdan içeri alınmıştım. Çok şık bir bekleme odasında konferansı beklerken, bana porselen bir bardakta kahve ikram etmişlerdi. Sonra da en ön sırada ayrılan yerime geçmiştim.”

Eski bakan derin bir nefes alır, seyircilere gülümseyerek bir süre bakar ve devam eder:

“Fakat bu yıl karşınızda bir bakan olarak bulunmuyorum.”

Bir an durur, ardından şunları ekler:

“Dün buraya kendi ödediğim uçak biletiyle uçtum. Havaalanında beni kimse karşılamadı. Otele taksiyle geldim. Kendi odama kendim çıktım. Bu sabah buraya yine taksiyle geldim. Kapıdan girerken güvenlikten geçtim. Kimliğimi alıp listede olup olmadığımı kontrol ettikten sonra içeri aldılar. Sonra da bulabildiğim bir yere oturdum. Canım kahve istedi, görevliye sordum. Bana dışarıda bir kahve makinesi olduğunu söyledi. Gittim ve şu gördüğünüz kâğıt bardağa kahvemi kendim doldurdum.”

Salondakiler gülmeye başlar. Bakan, kahve bardağını kaldırıp göstererek konuşmasını sürdürür:

“Sanıyorum geçen yıl porselen bardak şahsıma değil, makamıma sunulmuştu. Benim asıl bardağım işte bu.”

Seyirciler alkışlamaya başlar. Bakan, alkışlar dinince şunları ekler:

“Size verebileceğim en iyi ders işte budur.
Bütün o övgüler, hizmetler, avantajlar sizin için değil, rütbeniz, rolünüz ve makamınız içindir. Size ait değildir. Ve bir gün makamınızı bıraktığınızda, porselen bardağınızı da halefinize teslim ederler. Çünkü aslında hep layık olduğunuz kâğıt bardaktır…”


---

Hikâyenin verdiği mesaj gayet açıktır aslında. Ancak bunu defalarca dinlesek ve okusak da kulak vermeyiz. Tam aksine, oturduğumuz koltuktan hiç kalkmayacakmışız gibi oraya adeta yapışırız. Oysa koltukta otururken, yalnızca makamın hatırına itibar görmek ayrı bir sorundur.

Bu hikâye ekseninde bir hatıramı paylaşmak istiyorum.

İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu olduğum için mülki idarede görev yapan birçok okul arkadaşım var. Yalnızca onlar değil, Türkiye’de görev yapan birçok mülki idareciyle de tanışıklığım var. Sürekli fırsat buldukça kendilerini ziyaret ederim. Makamda ziyaret ettiğim gibi, emekli olsalar ya da aktif valilikten merkeze çekilseler bile arayıp sorarım. Dostlarımı yalnızca makamda iken hatırlamam; her zaman ilgilenir, görüşürüm.

Ancak birçok kişi, makamdan ayrılanları bir daha aramaz, sormaz, hürmet göstermez. Saygı yalnızca makamdayken, tıpkı porselen bardak gibi makama sunulmaktadır; kişinin kendisine değil.

Siyasal Bilgiler’den okul arkadaşımız, çok değer verdiğim bir vali abimiz vardı: Ahmet Altıparmak. Türkiye’nin birçok ilinde valilik yaptı. En son Denizli’de görevliyken merkeze çekilmişti. Antalya ve Denizli’de bulunduğu dönemlerde birkaç kez kendisini ziyaret etmiştim. Merkeze çekildikten sonra da emekli oldu. Ancak ben, emekliliğinden sonra da kendisini arayıp sormayı ihmal etmedim.

Bana söylediği ibretlik bir söz hâlâ kulaklarımda:

“Kardeş, bizim meslekte merkeze çekildin mi kimse arayıp sormaz. Hatta baban bile aramaz.”

Sonra da eklemişti:

“Sen türünün son örneği olarak dostlarını, arkadaşlarını arayıp soruyorsun.”

Buna benzer birçok örnek verebiliriz. Benim de bizzat şahit olduğum çok örnek var. Maalesef acı ama gerçek şu ki: Toplumun büyük çoğunluğu makama değer veriyor, koltuğa hürmet gösteriyor.

Bakan, cumhurbaşkanı ya da herhangi bir önemli görevde olan kişi fark etmez. Nice bakanlar geldi geçti; bırakın değer vermeyi, toplum adlarını bile unuttu.

Bu sebeple koltuğa oturan kişi, gücünü koltuktan almamalı; aksine, koltuğa güç vermelidir. Nereden geldiğini asla unutmamalıdır. Eğer unutursa, toplum defterini dürer ve “Giden gitmiştir, gelene bakalım.” der.

Niceleri geldi, niceleri geçti. Nice bakanlar baktı ve gitti…

Ülke olarak “Giden gitmiştir.” mantığından çıkıp, koltuğa ve makama değil, hak ediyorsa eğer, makamda oturan kişinin şahsına değer vermeliyiz ki insanlık örneği sergilemiş olalım.

Önder Güzelarslan

YENİ DOLANDIRICILIK SİSTEMİ!

VARİL PATLADI..1 ÖLÜ

BIÇAKLI KAVGADA ÖLÜ SAYISI 2'YE YÜKSELDİ.

FETÖ YENİDEN YAPILANIYOR

ARALAMAYA GİTTİ CANINDAN OLDU.

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 28 22 1 5 40 71
2.Fenerbahçe 27 20 2 5 42 65
3.Samsunspor 28 15 7 6 12 51
4.Beşiktaş 27 13 6 8 14 47
5.Eyüpspor 28 12 8 8 9 44
6.İstanbul Başakşehir 27 11 10 6 6 39
7.Göztepe 27 10 9 8 10 38
8.Gazişehir Gaziantep 27 11 11 5 0 38
9.Kasımpaşa 28 9 8 11 -3 38
10.Trabzonspor 27 9 9 9 12 36
11.Antalyaspor 28 10 12 6 -20 36
12.Konyaspor 28 9 12 7 -6 34
13.Rizespor 27 10 14 3 -12 33
14.Alanyaspor 28 8 13 7 -10 31
15.Sivasspor 28 8 14 6 -8 30
16.Bodrum FK 28 8 14 6 -11 30
17.Kayserispor 27 7 11 9 -14 30
18.Hatayspor 27 4 16 7 -22 19
19.Adana Demirspor 27 2 21 4 -39

YAZARLAR