Seyfettin BUDAK


Görünmeyen Renklerin İsyanı

..


Görünmeyen Renklerin İsyanı

 

Kaçımız sadece kalıplaşmış düzeneklerin boyadığı, şekillendirdiği birer duvarız? 

Modern yaşam, parıltıyı derinliğe, görünür olanı öze tercih ediyor. Bu sistem, hepimizi içine alan kurgulanmış bir tablodur. Bu tabloda kimileri boya olur, renk verir; kimileri tuval haline gelir, taşıyıcı rolü üstlenir; kimileri fırçadır, yönlendirilir; çoğunluk ise alkışlayan seyircidir.

İlginç olan, insanların bu rolleri sorgulamadan benimsemesi, hatta kullanılmayı ve nesneleşmeyi içselleştirmesidir. Çünkü kalıplaşmış düzeneğin dili nettir ve sürekli tekrarlanır: "Yüzeyde kal, derine inme, sorgulama, sunulanla yetin!" Bu, gürültülü bir sessizliktir.

Fakat bazıları bu tabloya sığmaz. Onlar, tuvalin üst katmanlarındaki görünmez çatlakları, saklı anlamları bilir. İç dünyalarından öyle resimler, öyle renkler geçer ki, bu renkler sıradan gözlerle değil, ancak içsel bir idrakle, bir sezgiyle görülebilir. 

Ne var ki bu derinlik dışarıya kolay kolay yansımaz. Yansıtsa bile genellikle fark edilmez. Çünkü sistemin boyadığı parlak duvarlar, çoğunluğun gözlerini adeta kör etmiştir. O, işte tam da bu duvarların ardındaki engin boşluğu, olasılıkları sezen kişidir.

Bir ofis çalışanı düşünün!

 Kendisi sürekli performans grafikleriyle, sayılarla ve verilerle değerlendirilir. Tüketim çarkında kendisine dayatılan dar "başarı" tanımına uymaya zorlanır. 

Burada eğer tuval olmayı reddeden biri varsa ve üretimini salt kâr değil, anlam arayışıyla besliyorsa ne olur? 

Bu, Platon’un mağara alegorisindeki gibi, perdedeki gölgelerle yetinmeyip ışığın kaynağının peşinden gitmeye cesaret etmektir. 

Herbert Marcuse’un "Tek Boyutlu İnsan" eleştirisinde vurguladığı gibi, sistem eleştirel düşünceyi "verimsiz" ve "gereksiz" diye damgalarken, o tam da bu yasağı delmek, sınırları zorlamak için üretir.

Bu durum, katıksız bir yalnızlık değil, daha ziyade bir "zaman-dışı" olma halidir. "Keşke yıllar sonra doğsaydım," der içinden. 

Belki o zaman düşüncenin derinliğine değer veren, üretimi anlam ve erdemle ölçen daha olgun bir toplum bulurdu kendini. Belki gelecekte, bugünün görünmez emeği, anlaşılmayan çabası hak ettiği kıymeti bulur. Bu umutla, inançla bekler.

O, yırtık hayalleri ve dağların ardına saklanmış umuduyla, yorgun ama son derece kararlıdır. Üretmeye devam eder. Çünkü üretmek, anlaşılmamanın dayanılmaz ağırlığına rağmen, kendi varlığını anlamlı kılan, kişiyi özgürleştiren tek eylemdir. Bu çağ için değilse bile, belki başka bir bilinç seviyesi için, gelecek için üretir.

O, sistemin çizdiği sığ resmi bütünüyle reddetmiştir. Boya, tuval ya da fırça olmayı kabul etmez. Bu sessiz isyanını, kendi yarattığı incelikli, çok katmanlı ve görünmez resimlerle taçlandırır. 

Nietzsche’nin "Kendi değerlerini yarat" çağrısını hatırlatırcasına, başkalarının tanımladığı tabloda figüran olmaktan ısrarla kaçınır.

"Keşke başka bir çağda doğsaydım" demek, çağını aşmış ruhların ortak kaderi ve içsel bir sızlanışıdır. Anlaşılmamak bir yalnızlık gibi görünse de, aslında geleceğe konuşmanın, orada bir iz bırakmanın bedelidir.

Peki ya siz? 

Kalıplaşmış düzeneğin size biçtiği rolü, size dayatılan kimliği hiç sorguladınız mı? Üretiminizi ve emeğinizi anlamla, sevgiyle besliyor musunuz, yoksa sadece "görünür" olan, takdir edilen için mi çabalıyorsunuz? 

Bir tuval olmayı, başkalarının resmini çizmesine izin vermeyi reddettiğinizde, geriye sadece sizin yarattığınız, sizin olan hangi özgün renkleriniz kalır?

Tarih, kendi zamanında anlaşılamayan ama ısrarla, inatla ve hep umutla üretenlerin sessiz devrimleriyle ilerler. O, sabırla beklemektedir. Belki bir gün, şimdi çizdiği o görünmez resimler, aynı dili konuşan bir başka gözde, bir başka kalpte canlanacak. O zaman, bugün duyulmayan her söz bir yankı olarak dönecek dünyaya…

Sizce bu sabırlı ve üretken bekleyiş, aslında en incelikli ve en güçlü direniş biçimi olabilir mi? 

YENİ DOLANDIRICILIK SİSTEMİ!

VARİL PATLADI..1 ÖLÜ

BIÇAKLI KAVGADA ÖLÜ SAYISI 2'YE YÜKSELDİ.

FETÖ YENİDEN YAPILANIYOR

ARALAMAYA GİTTİ CANINDAN OLDU.

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 5 5 0 0 14 15
2.Fenerbahçe 4 3 0 1 5 10
3.Trabzonspor 5 3 1 1 2 10
4.Göztepe 5 2 0 3 5 9
5.Antalyaspor 5 3 2 0 1 9
6.Gazişehir Gaziantep 5 3 2 0 -2 9
7.Konyaspor 4 2 1 1 5 7
8.Alanyaspor 4 2 1 1 2 7
9.Samsunspor 4 2 1 1 1 7
10.Beşiktaş 3 2 1 0 0 6
11.Rizespor 4 1 2 1 -4 4
12.Eyüpspor 5 1 3 1 -5 4
13.Kasımpaşa 4 1 3 0 -2 3
14.Kayserispor 4 0 1 3 -4 3
15.Fatih Karagümrük 4 1 3 0 -5 3
16.İstanbul Başakşehir 3 0 1 2 -1 2
17.Kocaelispor 5 0 4 1 -6 1
18.Gençlerbirliği 5 0 5 0 -6 0

YAZARLAR