Gözyaşları Yükselirken Vicdan Nerede?
Dünya haritasına baktığımızda, coğrafyalar farklı olsa da acının rengi aynı. Bugün kalbimiz, özellikle Filistin’in Gazze’sinde, Doğu Türkistan’da ve dünyanın dört bir yanındaki zulüm gören mazlum Müslüman kardeşlerimiz için kanıyor. Gözyaşları arşı titretirken, vicdanların sesi ne kadar duyuluyor?
Gazze... Yıllardır süregelen bir abluka, bitmek bilmeyen saldırılar, en temel insani ihtiyaçlardan mahrum bırakılan milyonlarca insan... Çocukların çaresiz bakışları, annelerin feryatları, babaların umutsuzluğu... Bombaların gölgesinde yeşermeye çalışan bir hayat ve her an ölümle burun buruna yaşamak. Uluslararası hukukun, insan hakları beyannamelerinin neresindeyiz? Hangi adalet terazisi bu zulmü tartabilir?
Doğu Türkistan... Sessiz çığlıkların yükseldiği bir coğrafya. Kültürel soykırım iddiaları, dini ve milli kimliklerin yok edilmeye çalışılması, toplama kamplarında kaybolan hayatlar... Uygur kardeşlerimizin yaşadığı acılar, modern dünyanın utanç sayfalarına kara bir leke olarak düşüyor. Birleşmiş Milletler raporları ortadayken, neden bu zulme karşı somut ve etkili adımlar atılmıyor? Neden bu feryatlar yankı bulmuyor?
Sadece bu iki bölge değil; dünyanın farklı köşelerinde de benzer acılar yaşanıyor. Kimlikleri, inançları nedeniyle baskı altında tutulan, yurtlarından edilen, temel haklarından mahrum bırakılan nice mazlum Müslüman var. Açlıkla, hastalıklarla, ayrımcılıkla mücadele eden, geleceğe dair umutlarını yitirmemeye çalışan milyonlarca insan...
Peki biz, bu zulümler karşısında ne yapıyoruz? Sosyal medyada birkaç sitem dolu paylaşım, vicdanımızı rahatlatan birkaç dua mı sadece? Yoksa bu acıları dindirmek, bu zulme “dur” demek için daha fazlasını yapma sorumluluğumuz yok mu?
Unutmayalım ki zulme sessiz kalmak da bir nevi ortaklıktır. Vicdan sahibi her insanın, nerede olursa olsun, kim olursa olsun mazlumun yanında yer alma, zalimin karşısında durma sorumluluğu vardır. Uluslararası kuruluşlara, hükümetlere, sivil toplum örgütlerine sesimizi yükseltmek, farkındalık oluşturmak, insani yardım çalışmalarına destek olmak, en azından dua etmek... Bunların hepsi yapabileceğimiz şeyler.
Bugün, Gazze’deki, Doğu Türkistan’daki ve dünyanın diğer köşelerindeki mazlum kardeşlerimizin gözyaşları içimizi yakıyor. Ancak bu acıyı bir umut kıvılcımına dönüştürmek de bizim elimizde. Vicdanımızın sesine kulak vererek, adalet ve özgürlük mücadelesinde yan yana durarak, bu zulümlerin son bulması için çaba göstermeliyiz. Aksi takdirde, insanlık olarak bu imtihanı kaybedeceğiz ve tarihin kara sayfalarında, sessiz kalanlar olarak anılacağız.
Deniz Karabağ