İnsan, hata üstüne hata yaptıkça, başını duvarlara vurmak ister. “Ah eşek kafam!” diye yakınır. İşte biz Müslümanlar da o haldeyiz. Hâlbuki Kur’an’ımıza baksak, Sevgili Peygamberimizi (asm) dinlemiş olsak, bu hallerde olmayacaktık. İzzetimizle, şerefimizle, vakarımızla yaşayacaktık. Kâfirler önümüzde diz çökecek, el pençe divan duracak, İslam yurtlarına yan bakmaya cesaret edemeyeceklerdi. Biz değerlerimizi yitirdik. Şimdi kaybettiğimiz değerlerimize sahip çıkma zamanı. Buyrun Kâinatın Efendisi’nin (asm) biz Müslümanların her zaman hatırlamamız gereken emirlerine bakalım:
“Müslüman Müslüman’ın (din) kardeşidir. Müslüman, kardeşine zulmetmez ve onu düşman eline vermez, (himaye eder). Her kim, Müslüman kardeşinin yardımında bulunur ve onun ihtiyacını temin ederse, Allah da ona yardım eder. Her kim, bir Müslüman’ın sıkıntılarından birini giderirse, Cenab-ı Hak buna mukabil kıyamet sıkıntılarından birini def’eder. Her kim, bir Müslüman’ın ayıbını örterse, Allahu Teâlâ âhirette onun ayıbını örter.” (Riyazü’s Salihin 231 no’lu hadis, c. 1, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları)
“Müslüman Müslüman’ın kardeşidir, ona hıyanet etmez, onu yalanlamaz, onu utandırmaz. Her Müslüman’ın diğer Müslüman’a ırzı, malı, kanı haramdır. Takva işte bunlardır. Bir kimseye, şer olarak, Müslüman kardeşini hor görmesi kâfidir.” (a.g.e., 232 no’lu hadis)
“Birbirinize haset etmeyiniz. Alışverişte birbirinizi aldatmayınız. Birbirinize dargın durmayınız ve birbirinizden yüz çevirmeyiniz. Birinizin bitmek üzere olan pazarlığını bozmayınız. Allah’ın kulları kardeş olunuz.
“Müslüman Müslüman’ın kardeşidir; ona zulmetmez, onu yardımsız bırakmaz, ona hor bakmaz.
“Resûl-i Ekrem (sav), üç defa göğsüne işaret buyurarak; ‘Takva işte buradadır. Bir kimsenin şerir olması için Müslüman kardeşini hor görmesi kâfidir. Müslüman’ın Müslüman’a kanı, malı, ırzı haramdır.” (a.g.e., 233 no’lu hadis)
“Müslimin Müslim üzerindeki hakkı beştir. Bunlar: Selam almak, hastayı ziyaret etmek, cenazeyi teşyi etmek, davete icabet etmek, aksırana ‘Yerhamüke’llah’ [Allah sana rahmet etsin) demek.” (a.g.e., 236 no’lu hadis)
“Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir. Müslüman Müslüman’a zulmetmez; o, onu haksızlık edenin eline bırakmaz.
“Bir kimse Müslüman kardeşinin ihtiyacını yerine getirirse, Allah da ona yardım eder.
“Bir kimse bir Müslüman’ın sıkıntısını giderirse, Allah da ona mukabil kıyamet gününün kederlerinden birini giderir.
“Bir kimse din kardeşinin ayıbını örterse, Allah da kıyamette onun ayıbını örter.” (a.g.e., 242 no’lu hadis)
“Bir kimse bir mü’minin dünya üzüntülerini giderip ferahlandırırsa, Allah da kıyamet gününün üzüntülerinden birini giderir.
“Her kim eli dar olan borçluya kolaylık gösterirse, Allah da dünya ve âhirette ona kolaylık gösterir.
“Her kim bir Müslüman’ın ayıbını örterse, Allah da dünya ve âhirette onun ayıbını örter.
“Bir kul (din) kardeşine yardımda bulundukça, Allah da ona yardım eder.
“Bir kimse ilim tahsili için yola çıkarsa, bu yüzden Allah ona cennet yolunu kolaylaştırır.
“Herhangi bir cemaat camilerden birinde toplanıp Kur’an okur ve aralarında müzakere ederlerse, onların üzerine sükûnet nazil olup onları rahmet kaplar, melekler onları kuşatır, Cenab-ı Hak da onları, nezdinde olan melekler ve peygamberlerle zikreder.
“Ameli kendisini geride bırakan kimseyi, nesebi ileri götüremez.” (a.g.e., 243 no’lu hadis)
Halimizi, bu hadis-i şerifler ışığında gözden geçirelim. Acaba kaçta kaçını yapıyoruz? Niçin bu hale geldik? Bu kadar musibetlerle karşılaşmamız, uyanmamız için kâfi değil mi? Şimdi kardeşlik zamanı. Şimdi el ele, omuz omuza verme zamanı. Şimdi muhabbet zamanı. Bu hadis-i şerifleri bir emir telakki edip gereğince amel edelim, görün bakın, neler oluyor…