Ahmet KARAKAŞLI

Tarih: 14.11.2024 11:27

HEPİMİZ KATİLİZ..

Facebook Twitter Linked-in

 

Sosyal dayanışma ve halka hizmet.

Çok konuştuk, çok yazdık.

Bu konuda çok acı örnekler gördük, acı olaylar yaşadık.

Bu alanda bir Bakanlığınız var. Valilik ve kaymakamlıklar da sorumlu birimlerimiz var.

Belediyelerde müdürlüklerimiz var.

Kamu destekli veya halk destekli-gönüllü birçok stk mız var.

Ama hala kendi ayaklarının üzerinde duramayan, aç-açık olan, yalnız, sahipsiz olan, hasta, dul, yetim, çocuk, yaşlı, özürlü insanlarımız var.

Evet, devlet bu konuda çok katkılarda bulunuyor.

Ama, hep AĞLAMASINI bilene. 

Köşesine çekilip, hayata küsen, aklı yetmeyen, ağlamasını bilmeyen, elinden tutanı, yol göstereni olmayan on binlerce insan kaderine terkedilmiş durumda.

Ölen öldükten, giden gittikten sonra medyadaki rol kapmaları görünce daha da kahroluyor insan.

Gazetecinin, basının görevi sadece olan olayları haber etmektir mi?

Basının Olabilecek olaylar, tehlikeler, sorunlarla ilgili sorumlulukları yok müdür?

Hani, eskilerde Türk polisi olay olup bittikten sonra gelir diye bir ifade vardı. Basın da acılar yaşandıktan sonra gelip haber yapıyor ve kendinden başka herkesi suçluyor.

Hangi gazeteci, haberci, toplumsal bir dramı, ölümle sonuçlanmadan haber yapabilmiştir?

Hepimiz suçluyuz

Biz, komşusu açken tok yatan bizden değildir diyen bir peygamberin ümmetiyiz.

Bu sözün anlamını açtığımızda, komşusunun açısından haberi olmadan keyif yapanlara da uyarı olduğunu görmüyor muyuz.

Herkes elinin, gözünün, ayağının, kulağının, aklının ulaşabildiği her yerdeki tehlikelerden, acılardan, üzüntülerden, risklerden sorumludur.

Burada vatandaştan Devlet Başkanına kadar herkesin sorumlulukları vardır.

Kimse bu sorumluluktan kendini kurtarmaya çakışmasın.

Hepimiz suçluyuz.

Unutmayın.

Evde yalnızken çıkan yangında ölen çocuklardan bizim de günahımız var.

Evinde yapayalnız olup kalan bir garipten dolayı hepimiz de ahirettte sorgulanacağız.

Cennetmekan rahmetli Necmeddin Erbakan bir konferansında şöyle demişti.

Namazın önemini, huşu ile namaz kılmanın gereğini anlattıktan sonra, "Namaza durdunuz. Bir çocuğun emekleyerek kör bir kutuya doğru gittiğini gördünüz. Biliyorsunuz ki, o çocuk o kuyuya düşerse ölecek. Eğer namazı bırakıp o çocuğu kurtarmazsanız, o çocuk da kuyuya düşüp ölürse, siz o çocuğun katili olarak sorumlu olursunuz"

Bakın.

Namazda Allah'ın huzurundasınız. Huşu içinde olmanız gerek. 

Ama bir kişiyi ölümden kurtarma imkanınız varsa namazı bile bozmanız ve o çocuğu kurtarmanın gerekiyor.

Eyyyyy Devletimin yetkili, etkili kişileri; İmkan sahibi vatandaşları.

Sizlerin ne kadar önemli İşleriniz vardı da bu garip gurebalara el uzatamadınız.

Ölen öldükten sonraki ah vahlarınız sizi sorumluluktan kurtaramaz.

O ölenlerin katilisiniz.

Hepimiz katiliz.

....

Gelin bundan sonra gözümüzü dört açalım.

İhtiyaç sahiplerini arayıp bulalım. Dertlerine derman olalım. İmdatlarına zamanında yetişelim.

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —