Hidayet Sende Değil
Hidayet, Allah Celle Celaluhu’nun insanları kendine çevirmesi demektir.
Hiçbir beşere hidayet etme yetkisi verilmemiştir.
Kullar sebeptir; hidayet edici Allah Celle Celaluhu’dur.
Hiçbir insanı görünüşü, hâl ve hareketlerinden ötürü yargılamayın.
Günahından haberimiz olur; tövbesinden haberimiz olmaz.
Başımıza bu konu ile ilgili birçok olay geldi. Birkaçını paylaşmak isterim:
Avustralya’dan bir kişiyle tanıştık. İlk etapta hâl ve hareketleri, biraz bilgimiz biraz da enaniyetimiz nedeniyle hoşumuza gitmedi. Ancak nasip olacaksa Allah Celle Celaluhu hidayet edecektir ve sebepler yaratacaktır.
Şehirler arası bir yolculuğa çıktık ve koltuklar yan yana denk geldi. Hristiyan bir beldede olduğu için oranın adetlerini almıştı. Sohbet ederken birbirimize ısındık, hasbihale koyulduk. Zaman ne ara geçti, gideceğimiz yere ne zaman ulaştık hatırlamıyorum.
Ona dedim ki: “Müsait bir zamanda çayını içmeye geleceğim inşallah.” Bir de kitap verdim.
Dönüşte onunla buluştuk; ilk defa namaz kıldı, ilk defa Allah Celle Celaluhu’yu zikir etti.
Bana söylediği söz şu oldu:
“Ben boşa yaşamışım. Burada aldığım huzuru hiçbir yerde almadım.”
Nereden nereye… Allah Celle Celaluhu hidayet edecek ve bizi sebep kılacaktır.
Avustralya neresi, Ankara neresi, ayrıca gideceğim şehir neresi? Allah Celle Celaluhu birine hidayet edecekse kimi birinin ayağına getirir, kimi birinin ayağına götürür.
O zaman kimseyi kınamayacağız, kimseye yanlış fikir ve beyan sunmayacağız.
“Harabat ehlini hor görme, zâkir.
Defineye mâlik nice virâneler var.”
Bismillâhirrahmânirrahîm
En’âm 125
“Allah, kimi doğru yola erdirmek isterse onun göğsünü İslam’a açar. Kimi de sapıklığa düşürmek isterse, onun göğsünü göğe yükseliyormuşçasına dar ve sıkıntılı yapar. Allah, iman etmeyenlerin başına böyle bela ve sıkıntılar yağdırır.”
Kasas 56
“Rasûlüm! Sen sevdiğini doğru yola erdiremezsin, lâkin Allah dilediğini doğru yola eriştirir. Çünkü, doğru yola girecek olanları en iyi O bilir.”
Zümer 37
“Allah kimi de doğru yola erdirirse, onu da şaşırtacak, saptıracak kimse bulunmaz. Allah, istediği anda inkârcılardan intikamını alan karşı konulamaz kudret sahibi değil midir?”
Hadis:
Ebû Hüreyre (r.a.) naklediyor:
Resûlullah, amcası (Ebû Tâlib) ölürken kendisine,
“Lâ ilâhe illallâh (Allah’tan başka ilâh yoktur) de ki ben de onunla kıyamet gününde senin için şahitlik edeyim,” dedi.
Amcası bundan kaçınınca Allah,
“Şüphesiz ki sen sevdiğin kişiyi hidayete erdiremezsin…” (Kasas, 28/56) âyetini indirdi. (Müslim, Îmân, 41)
Hz. Hasan (r.a.) şöyle demiştir:
“Allah Resûlü vitirde okumam için bana şu duayı öğretti:
‘Allah’ım, hidayete erdirdiklerinle beraber beni de hidayete erdir.
Sıhhat ve afiyet verdiklerinle beraber bana da afiyet ver.
Himaye ettiğin kimseler gibi beni de himaye et.
Bana verdiğin nimetleri bereketlendir.
Verdiğin hükmün şerrinden beni koru.
Hükmü sen verirsin, senin üstüne hüküm verecek kimse yoktur.
Senin dost olduğun kimse asla zelil olmaz.
Eksiklikler sana yakışmaz.
Ey Rabbimiz! Yücesin ve kutlusun.’” (Tirmizî, Vitr, 10)
Ne inancından ötürü ne de ameli faaliyetlerinden ötürü kimseyi kınama. Çünkü hidayet edici Allah Celle Celaluhu’dur. Senin görevin tebliğden ibarettir.
Allah Celle Celaluhu bizleri ehl-i sünnet akidesine bağlı olanlardan ve istikamet üzere olanlardan eylesin.
Ya Rabbi, bizleri hidayetlere sebep olanlardan, günahlardan uzak duranlardan ve şehadet nasip edilenlerden eyle.
Filistin, Doğu Türkistan ve diğer beldeler kanayan yaramızdır.
Dua ile kalın.
Hoşça kalın.
Ahmed Sağlam