İLAH’INLA TANIŞ
Her insanın içinde birkaç ses var. Kimi zaman vicdan diye duyarız onu, kimi zaman korkularımızın ya da arzularımızın yankısı olarak. Ama her zaman içimizde biri konuşuyor. Peki, konuşan kim?
Bir kötülük yapmaya yöneldiğinde, içindeki ses “Kimse görmez, yapabilirsin.” diyorsa, bu kim?
Bir iyilik yapmak istediğinde ama hemen ardından “Ya sonra başına bir iş gelirse?” diyorsa, bu kim?
Bir harama yaklaştığında, kalbinin bir tarafı “Zaten herkes yapıyor.” derken, bir başka tarafı “Ama Allah görüyor.” diyorsa, konuşan kim?
Bazen şeytan üflüyor içimize. Bazen nefsimiz konuşuyor. Bazen de gönlünün sesi yankılanıyor...
Ama hangisini duyuyoruz ve dinliyoruz?
Şeytanın sesi içimize korkuyla, şüpheyle, huzursuzlukla dolar. Sana hep bir şeyleri kaybedeceğini söyler:
“Ya rezil olursan, ya malını kaybedersen, ya hayatın zorlaşırsa?”
Şeytanın korkuttuğu kişi, doğru bildiğini söylemeye cesaret edemez. Yanlışı savunmamış olsa da sessiz kalır. Çünkü şeytan, korkularını önüne koyar.
Bazen de günahı güzel gösterir:
“Herkes yapıyor, biraz eğlenmekten ne çıkar?”
Böylece kişi kendini kandırır, nefsini aklar, yaptığı kötülüğe bahane bulur. Ama yine de huzur bulamaz. Çünkü içindeki gönlünün sesi, bunu reddeder.
İçindeki ses sana diyor mu:
"Yalancı ol, gerçeği saptır, kendini kurtar."
"İki yüzlü ol, insanlara farklı, kendine farklı görün."
"Konforunu kaybetme korkusuyla doğruyu söyleme."
"Ne cennet, ne cehennem, ne Allah olsun, keşke olmasaydı."
Bunları içinden geçiriyor musun? Bu düşünceler kimden geliyor?
Nefs, konforunu korumak ister. Hep daha fazlasını, daha iyisini, daha güzelini ister.
“Herkes beni fark etsin, beni övsün, bana değer versin.” diye haykırır.
Gösterişle beslenir. Dünya hayatına tutkuyla bağlanır.
Nefs, zorluk istemez. “İbadet zor, harama bulaşmamak zor.” der.
İbadeti ağır bir yük gibi gösterir.
Onun için en iyisi, sadece kendi isteklerine hizmet etmektir.
Nefsi ilah edinen kişi, Allah’a değil, arzularına secde eder.
İçindeki ses sana diyor mu:
"Her ortamda bütün gözler senin üzerinde olmalı."
"Hep sen kazanmalısın, hep sen önde olmalısın."
"Önce kendi isteklerin, önce kendi arzuların."
Eğer bunlar içinden geçiyorsa, bu sesler kimden geliyor?
Allah, her an kuluna seslenir:
“Bana güven.”
“Senin için en hayırlısını ben bilirim.”
“Benden iste, ben seni hiç unutmadım. Şah damarından yakınım. En ince ihtiyaçlarını bilir, sana koştururum.”
Ama Allah’ın sesini duymak için susmak gerekir.
Şeytanın vesvesesini susturmak, nefsin bağırışlarını kısmak gerekir.
Allah’ın sesi, vicdan tartısıdır.
Gönül ile duyulur.
Allah’ın sesini duyabilen kişi, doğru bildiğini söyler, kaybetmekten korkmaz, ibadeti yük değil, nimet olarak görür. Allah’ın ona yettiğini bilir. Teslim olur ve huzur bulur.
İçindeki ses sana diyor mu:
"Halka hizmet, Hakk’a hizmettir. Çalış, çabala, savaş."
"İbadet, Allah’a saygının ifadesidir. Secde ettikçe lezzet alıyorum."
"Sana verilenleri Allah için harca."
"Allah’a teslim ol, O’nun vaadine güven."
Eğer bunlar içinden geçiyorsa, bu ses kim?
Şimdi İçine Bak
Şimdi sor kendine: İçinde en çok hangi ses yankılanıyor?
Eğer içini korkular yönetiyorsa, şeytanın üflediği vesveseler seni yönlendiriyor olabilir.
Eğer arzularının peşinden gidiyorsan, ilahın kendi isteklerin olmuş olabilir.
Eğer içinde huzur, güven ve teslimiyet varsa, Allah’a sımsıkı tutunmuşsun demektir.
İçine bak, önde görünen kim?
Bu, senin tutunduklarınla ilgili...
Dikkatle bak! İlah’ınla tanış.
Levent Hüdayi Topaloğlu
11.03.2025