Seyfettin BUDAK


Kaderin Kaldırımında Özgürlüğümüz Ne Kadar?

..


Kaderin Kaldırımında Özgürlüğümüz Ne Kadar?

 

Bir an, sadece bir an… 

Hayatımızın gidişatını kökten değiştirmeye yeter mi? 

Okuluna giden genç bir çocuk, çantası sırtında, bir kaldırımda yürüyor. Sıradan bir sabah. Sıradan bir yol. Ama bir sonraki saniyede, bilinmeyen bir sebeple yönünü şaşıran bir araç, o kaldırıma yöneliyor. Metal bir kütle ile bir hayat, zamanın en ince diliminde kesişiyor. Ve her şey susuyor. Geriye, zihnimizi kemiren o ezeli soru kalıyor: 

Neden?

Cevabı basit gibi görünür: “Ne korkunç bir tesadüf!” deriz. 

Bir saniye önce veya sonra olsaydı, hiçbir şey olmayacaktı. 

Peki, gerçekten öyle mi? 

Tesadüf, açıklayamadığımız nedenselliklerin sığınağıdır. Bu kelime, anlayamadığımız karmaşık neden-sonuç ağlarını örten bir perdeden ibarettir.

Aristoteles, doğada hiçbir şeyin sebepsiz olmadığını söyler. Ona göre ‘tesadüf’, sadece birbiriyle kesişen nedensel zincirlerin adıdır. 

Bir aracın kayması, fizik yasalarının, sürücünün o andaki psikolojisinin, yolun durumunun, aracın mekanik özelliklerinin bir bileşkesidir. Biz sadece bu devasa zincirin son halkasını görürüz; öncesindeki sayısız sebep gözümüzden kaçar. 

Spinoza bu fikri daha da keskinleştirir: “Tesadüf, insan bilgisinin eksikliğidir,” der. Bize rastlantı gibi görünen her olay, aslında görünmez zorunluluklar ağının bir parçasıdır.

Peki, bu soğuk mantık, bir gencin hayatının sönmesinin yarattığı o derin acıyı, o anlam arayışını dindirebilir mi? 

Hayır!

Çünkü insan sadece bir nedensellik makinesi değil, bir anlam arayıcısıdır. Bilim ‘nasıl’ı açıklar, ama ‘niçin’i yanıtlamakta yetersiz kalır. İşte tam da burada, kader kavramı devreye girer.

Kader, en yalın haliyle, ilahi bilginin zaman içindeki tezahürüdür. 

İslam düşünürü İbn Sînâ, bu inceliği şu sözlerle açıklar: “İlahi bilgi, şeyleri oldukları gibi değil, olacakları şekilde kuşatır.” Yani Allah’ın bilgisi, insanın yapacağı tercihleri de içerir. O, bir tiyatro seyircisi gibi pasif bir gözlemci değil, senaryoyu yazmadan, oyuncuların özgürce doğaçlama yaptığı bir sahnenin hem yaratıcısı hem de mutlak bilgisine sahip olanıdır.

O halde, o genç çocuğun kaldırımda yürümesi ve o aracın o saniyede oradan geçmesi, kaderin bir cilvesi midir? 

Evet, ama bu cilve, insan iradesini hiçe sayan bir cilve değildir. Sürücü, o sabah biraz daha dikkatli olmayı, biraz daha yavaş sürmeyi seçebilirdi. Bu seçim onun özgür iradesinin alanıydı. İşte bu noktada, varoluşçu felsefenin sarsıcı çıkışıyla karşılaşırız. 

Jean-Paul Sartre, “İnsan özgürlüğe mahkûmdur,” der. 

Bu, bir lütuf değil, ağır bir yüktür. Çünkü her an, her saniye, bir seçim yapmak zorundayız ve bu seçimlerimizin sonuçları sadece bizi değil, başkalarının hayatlarını da derinden etkiler. Farkında olmadığımız özgürlüğümüz, çoğu zaman bir başkasının kaderine dokunur.

İslam kelamcısı Mâturîdî’nin öğretisi bu konuda aydınlatıcıdır. Ona göre insan, fiillerinin faili ve sorumlusudur. Allah, insana ‘seçme kudreti’ (istitaat) vermiştir; insan seçer, Allah ise o seçimin sonucunu, kudretiyle yaratır. 

Bu, ince bir dengedir. Sorumluluk insana, yaratma kudreti Allah’a aittir. Kader, insanı kukla yapmaz; ona anlam kazandıracak özgürlük alanını bahşeder.

Peki, bu perspektiften baktığımızda, o kaldırımdaki trajik olayı nasıl anlamlandıracağız? Yüzeyde bir trafik kazası, derinde ise insan iradesi ve ilahi bilginin kesiştiği karmaşık bir düğüm… 

Belki de kader, gökten inen hazır bir senaryo değil, bizim her bir tercihimizle, her bir adımımızla ilmek ilmek dokuduğumuz bir metindir. Biz bu metnin kelimelerini yazarız, ancak metnin yazıldığı kağıdın dokusu, mürekkebin rengi ve hikayenin nihai anlamı, İlahi Kudret’in tekelindedir.

O genç çocuğun ölümü, salt bir kayıp değil, hepimiz için şiddetli bir uyarıdır. Bize hayatın bir saniyede savrulabilecek kadar kırılgan, her adımımızın ise bir başka hayatın kaderine dokunabilecek kadar sorumlu olduğunu hatırlatır. Onun kısa ömrü, bizim uzun ama belki de anlamsızca harcadığımız ömrümüze dair bir aynadır. Hayatın anlamı, başımıza gelenlerde değil, onlara yüklediğimiz anlamdadır. Ölüm bile, mutlak bir son değil, ilahi hikmetin sessizce işlediği bir hakikatin parçası olabilir.

Kaderi anlamak, boyun eğmek ve her şeyi ‘kaderimmiş’ diye kabullenmek değildir. Aksine, olayların ardındaki ilahi hikmeti kavramaya çalışmak, kendi sorumluluğumuzun farkına varmak ve attığımız her adımın bilincinde olmaktır. Çünkü kader, Allah’ın bize yazdığı değil, bizim O’nunla birlikte yazdığımız bir mektuptur. Ve her mektup, okuyanın kalbinde farklı bir anlam bulur.

Kader, yürüdüğümüz yol… Tesadüf okuyamadığımız yol işaretleri… Özgür irade, bir yol ayrımında hangi yöne sapacağımıza dair verdiğimiz, kararlar… O kaldırım ise, kırılgan, belirsiz, ama her adımıyla muazzam derecede sorumlu olup hepimizin yürüdüğü hayat yolu…

YENİ DOLANDIRICILIK SİSTEMİ!

VARİL PATLADI..1 ÖLÜ

BIÇAKLI KAVGADA ÖLÜ SAYISI 2'YE YÜKSELDİ.

FETÖ YENİDEN YAPILANIYOR

ARALAMAYA GİTTİ CANINDAN OLDU.

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.GALATASARAY A.Ş. 10 9 0 1 20 28
2.TRABZONSPOR A.Ş. 10 7 1 2 10 23
3.FENERBAHÇE A.Ş. 10 6 0 4 12 22
4.BEŞİKTAŞ A.Ş. 10 5 3 2 4 17
5.SAMSUNSPOR A.Ş. 10 4 1 5 4 17
6.GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ A.Ş. 10 5 3 2 -3 17
7.GÖZTEPE A.Ş. 10 4 2 4 6 16
8.TÜMOSAN KONYASPOR 10 4 4 2 2 14
9.CORENDON ALANYASPOR 10 3 3 4 0 13
10.KOCAELİSPOR 10 3 5 2 -4 11
11.RAMS BAŞAKŞEHİR FUTBOL KULÜBÜ 10 2 4 4 2 10
12.ÇAYKUR RİZESPOR A.Ş. 10 2 4 4 -3 10
13.KASIMPAŞA A.Ş. 10 2 4 4 -3 10
14.HESAP.COM ANTALYASPOR 10 3 6 1 -9 10
15.GENÇLERBİRLİĞİ 10 2 6 2 -5 8
16.İKAS EYÜPSPOR 10 2 6 2 -7 8
17.ZECORNER KAYSERİSPOR 10 0 4 6 -14 6
18.MISIRLI.COM.TR FATİH KARAGÜMRÜK 10 1 8 1 -12 4

YAZARLAR