Ofisimizdeki sohbet günümüzdü. Telefon çaldı. Kayınvalideyi hastaneye kaldırmışlar. Bizim delikanlıyı aradım. Birazdan döndü. Kayınvalide vefat etmişti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Delikanlı bize uçak bileti ayarladı. Rabbim lutfetti, iki kişilik yer kalmış. O da bize nasip oldu. Birader bizi havaalanına götürecek. Arabayla eve gidiş, trafikte cedelleş, derken 20 dakikada hazırlanma ve yola çıkış. Elhamdülillah İstanbul’a vasıl olduk. Sabahleyin kayınvalideyi hastane morgundan aldık, Küçükçekmece’deki gasilhaneye götürdük. Cenaze yıkanıp kefenlenmesinden sonra tabuta konuluyor. Öğle namazına daha üç saat var. Namaza 1 saat kala cenaze arabaları geliyor. Vakit var. Abdest tazeledim, mescitte kuşluk namazı kıldım. Bekleme salonunda kayınvalidenin başucunda aşr-i şerif okuyorum. İşte bir annem daha beka yurduna göçtü.
Kayınvalide… 43 yıl önce işte böyle çok değerli annem oldu. O saliha bir hanımdı. Namazına hiç aksatmaz, elinden Kur’an’ını düşürmezdi. Merhum kayınpederle birlikte hacca gitmişlerdi. Çok cömertti. Gözü gönlü toktu. Çok misafirperverdi. Çok yardımseverdi. Yaptığı yemeklerini komşularına gönderirdi. Fakir fukara dostuydu. Torunlarına, torununun çocuklarına çok düşkündü. Hani cenazenin başında hoca efendi, “Nasıl bilirsiniz” diye sorar ya, bizim bu cenazemizi laf icabı değil, gerçekten iyi biliriz. Rabbim kabrini cennet bahçelerinden bir bahçe eylesin.
Kayınvalide ile hatıramız çok. Bundan 17 sene önce memleketimiz olan Antep’e göç etmeye karar vermiştik. İstanbul’da kurulu bir düzenimiz vardı. Bütün kütüphanemi ofisimize taşımıştım. Çalışmalarımı orada yapıyordum. Derken şöyle bir düşünce zihnimde yerleşmeye başladı: Biz bu dünyaya rahat etmeye mi geldik. Memleketteki akraba çocuklarına, ahbapların çocuklarına namaz kılmanın ehemmiyetini anlatsak, âhiret yurdu için hazırlık yapmanın ehemmiyetini anlatsak, tefsir, hadis, ilmihal dersleri yapsak iyi olmaz mıydı? Peygamber Efendimiz (A.S.M.), “Bir kişinin imana gelmesine vesile olmak, sahralar dolusu kırmızı koyundan hayırlıdır” buyurmuştu. Bunu ev halkına açıkladım, sağ olsunlar anlayış gösterdiler. Bu düşüncemi memleketteki biraderlere de açıkladım. “Gayemiz İla-yı Kelimetullah için çalışmak. Bu gaye uğrunda bana yardımcı olacaksanız geleceğim” dedim. Neticede İstanbul’dan taşındık. Kayınvalide çok ağlamış. “Ben kızımı Antep’e vermedim” demiş. Ben de kendisine şu mesajı ulaştırdım; “Mühim olan, âhirette cennette buluşmak.” Benim bu mesajımdan sonra daha çok ağlamış. “Burhan bana sen kızını ancak cennette görürsün dedi.” Kendisine o sözün manasını izah etmeye çalıştım, ancak o anne şefkatiyle bizim taşınmamızı bir türlü hazmedemedi ve geri İstanbul’a taşınmamızın hayali ile yaşadı. Ben sözümün arkasındayım. Aslolan; cennete layık olacak ameller işlemeye bakmak olmalı. Hedef, Cennet’te buluşmak olmalı. Bunun için de yol belli. Allah-u Azmüşşan’ın emirlerine uymak. Yani Kur’an-ı Azimüşşan’ın ahkâmına sımsıkı sarılmak ve Peygamber Efendimizin sünneti seniyyesine tabi olmak… Bid’alardan şiddetle kaçınmak, müçtehitlerin. Müceddidlerin, gerçek âlimlerin sözlerine kulak vermek…
İhtiyarların dinine tabi olmak ta Peygamber Efendimizin tavsiyelerinden. Niçin öyle? Zira onlar, din ne ise eğip bükmeden ona tabi olmuşlar. İşte kayınvalide öyle idi. Kayınvalidenin babası ve annesi de öyle idiler. Kayınvalide Malatya’nın Polat kasabasından Doğanşehir ilçesine gelin gelmişti. Maşallah çok hamarattı. Tam bir Osmanlı hanımıydı. Dede Korkut’un “evin dayağıdır” dediği kısımdandı. Dede korkut şöyle diyor: “Karılar dört türlüdür. Birisi solduran soptur. Birisi dolduran toptur. Birisi evin dayağıdır. Birisi ne dersen bayağıdır. Ozan, evin dayağı odur ki kırdan yabandan eve bir misafir gelse, o onu yedirir içirir, ağırlar azizler gönderir. O Ayşe, Fatma soyundandır hanım. Onun bebekleri yetişsin. Ocağına bunun gibi kadın gelsin.”
Evli olan bütün kardeşlerime şayet kayınvalideleri hayatta ise onun kıymetini bilmelerini tavsiye ederim. “Kayın” bilgi için validenin önüne konmuş bir ek. Siz o eki kendi dünyanızda silin ve ona “valide” deyin. Rabbim validelere nasıl davranmamızı emretmişse ona da öyle davranın.
Cenazemiz vesilesiyle belediyelerin yaptığı hizmetlere şahit olduk. İstanbul Büyükşehir Belediyesi telefon açtıktan kısa zaman sonra hastanenin morguna araç gönderdi. Oradan Küçükçekmece’deki gasilhaneye. Bayanları bayan gassallar yıkadı kefenledi. Cenaze aracı camiye götürdü. Her cenaze için bir hocaefendi görevliydi. Cenaze bu ekiple mezaristana götürüldü. Bahçelievler Belediyesi de bir otobüs tahsis etti. Bu hizmetler için belediyelerimizi tebrik ve bütün ilgililere teşekkür ederim. Allah razı olsun. Bunlar çok güzel hizmetler…