Kurban: Yediğin Değil, Yedirdiğindir
Sözlükte “yaklaşmak” ve “Allah’a yakınlaşmaya vesile olan şey” anlamlarına gelen kurban, dinî bir terim olarak; ibadet maksadıyla, belirli şartları taşıyan hayvanın Kurban Bayramı günlerinde usulüne uygun olarak kesilmesini ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder.
Akıllı, hür, mukim ve dinî ölçülere göre zengin sayılan bir mümin, ilâhî rızayı kazanmak amacıyla kurban keser. Böylece hem maddî durumu yetersiz olup kurban kesemeyenlere yardımda bulunur, hem de Cenâb-ı Hakk’a yaklaşmış olur.
Kurban ibadeti, İslam toplumlarının şiarı sayılan ve asırlardır yerine getirilen en önemli ibadetlerden biridir. Kurban, bir Müslüman’ın gerektiğinde bütün varlığını Allah yolunda feda etmeye hazır olduğunun sembolüdür. Bu ibadetin özünde Hakk’a yakınlık ve halka fedakârlıkta bulunma anlayışı yatar.
Neden kurban kesiyoruz? Neden ibadet ediyoruz? Bu sorulara verilecek en makbul cevap şüphesiz, Allah Teâlâ’nın emrine uymak gerekliliğidir. Kurban kesiyoruz çünkü Allah emretmiştir. İşin hikmet ve maslahat yönü ise saymakla bitmez.
İşte bu yüzden;
Kurban, yediğin değil; yedirdiğindir.
Kurban, içtiğin değil; içirdiğindir.
Kurban, giydiğin değil; giydirdiğindir.
Kurban, sevdiğin değil; sevindirdiğindir.
Kurban, yaşadığın değil; yaşattığındır.
Kurban, gözyaşı seli değil; sevgi selidir.
Kurban, ayrılık değil; kucaklaşmadır.
Kurban, çift bedende tek yürektir.
Kurban Bayramı’nın gönüllerin ve kalplerin kapılarını açması duası ve temennisiyle…
Bayramınız bayram, kurbanınız kurban olsun. Allah’a emanet olun.
Selam ve dua ile,
Bülent ERTEKİN