MESLEK EĞİTİMİNDE TEKLİFLER.
Mevcut sistem üzerinde yeni düşünceler var. 5+3 e dönülmesi konuşuluyor.
Bin yıllık devlet geleneğine sahip bir milletin hala eğitimde ortak, kalıcı bir sistemde uzlaşamamış olması gerçekten çok garip.
5 sınıflı sistemi sultan 2. Abdülhamit han getirdi.
O günden 2000 e kadar bizde mecburi temel eğitim 5 yıl olarak uygulandı.
Bu sistemi 2000 de Bülent Ecevit bozdu ve 5 yılı 8 yıla çıkardı.
8 e çıkarmasına millet ses çıkarmazdı, ama bunun kesintisiz olması her şeyi alt üst etti.
Ecevit bunu neden yaptı?
Daha bir kaç sene öncesine kadar yeni beş yıllık okul binaları yapan devler, sınıf sıkıntısı çeken ortaokullara neden bir sınıf daha ilave ettirip, mecburi eğitimi 8 yıla çıkarmıştı?
28 Şubat gölgesindeki yönetime bu dayatılmıştı.
Çünki, ilkokuldan sonra diyanete bağlı kuran kursları yatılı öğrenci alıyor, hafız ve kuran talebesi yetiştiriyordu.
Bunlardan ileride sınavla müezzin ve kayyum alınıyordu camilere.
Sekiz yıl olunca çocuğun hafızlık çağı geçmiş oluyor, hafızlığa çalışması zorlaşıyordu.
Bir de imam hatiplerin orta kısımları vardı.
İlkokuldan sonra orta kısmına öğrenci alan çocuklar dindar bir gençlik yetişmesine katkı sağlıyorlardı.
Aklı kuran okumanın yasak olduğu dönemlerde kalmış olan dar bir kadro, ellerine geçirdikleri devlet gücüyle tekrar eski dönem hayallerini kuruyorlardı.
...
Eğitim, kesintisiz 8 yıla çıkartılırken kuran kursları ve imam hatipler darbe yedi.
Bunun yan tesiri de çıraklık eğitime darbe oldu.
İlkokuldan sonra zanaat öğrenmeye verilen çocuk, 18 yaşına geldiğinde işinin ustası oluyordu. Hem işletmeler çırak buluyor, hem de gençler meslek ediniyorlardı. Tüm bu mekanizma devletten tek kuruş para almadan gerçekleşiyordu.
Mecburi eğitim 8 yıla çıkınca çıraklık çağındaki çocuklar ortaokullu oldu. Lise çağındayken ancak çıraklığa gidebildi.
Bazıları buna çocuk işçilik dese de o farklı bir şey. Meslek öğrenmek çekirdekten olur. Ağaç yaş iken eğilir sözü bunun için söylenmiştir.
Sanayideki çırak, çocuk işçi değildir. Bazıları onu çocuk işçi olarak kullanmak istiyorsa, bunun tedbirleri ayrıca alınmalıdır.
Böyle bir suistimal uğruna koskoca bir meslek eğitimi kurban edilmemelidir.
...
Eğitimin sekiz yıla çıkartılmasıyla köy okulları kapatıldı.
Şehirlerdeki ortaokulların sınıf mevcudu 20-30 dan 40-50 lere çıkarıldı. Bu yeni okullar yapma mecburiyeti getirdi. Devlete maliyet artırıldı.
Taşımalı eğitim modeliyle devlete köyden şehre öğrenciler (çocuklar) getirildi. Bu da devlete ek bir maliyet getirdi. Şehir sokaklarına sokulan sahipsiz çocuklar istismara açık hale getirilmiş olduç
Maksat neydi?
Toplumsal kültürden uzaklaştırılıp, batı kültürünün yaygınlaştırılmasıydı. Köylerde, aile ocaklarında bu iş zor oluyordu. Şehirlerde, kalabalıklarda bu iş çok daha kolay oluyordu.
Hem öğrenci üzerinden para kazanan şirketler türedi ve paralar kazandı. Hem devlete çıkartılan faturalar artırıldı. Hem de gençlik şehir curcunasında daha kolay batılılaştırıldı.
Çocuklar köyden koptu köyde kendi tarlasında çalışmak istemeyen, şehirde asgari ücretle çalışmak isteyen insanlar türedi.
....
Bundan 22 yıl sonra 28 şubat gölgesi azaldı. Ecevit zihniyeti gitti. Ve Erdoğan geldi. Erdoğana oy veren kitle bu durumdan çok rahatsızdı.
Ama elitler hala ısrarlıydı ve derin güçleri ellerinde tutmaya devam ediyorlardı.
Bu konudaki tekliflere "Siz eğitime karşısınız" diye çamur atıyorlardı.
Bu psikoloji içinde ak parti, kesintisiz eğitime son vermenin karşılığı olarak 8 yıl yetmez, 12 olsun dedi. Ve mecburi eğitim 12 yıla çıkartıldı.
Aslında bu da tuzak bir projeydi.
Köydeki kızımızı şehirde 12 yıl eğitmek ve sonra kendi haline bırakmak hangi aklın ürünüydü, bellidir.
Çünkü Türkiye okuttuğu mühendisine bile iş bulamazken, lise mezunu gençlere nasıl işi bulacaktı.,
Şehirde 12 yıl yaşayan bir genç nasıl köyüne geri dönüp toprakla, hayvanla iştigal edebilecekti.
İşsiz bir toplum oluşacak, bunlar da oradan oraya savrulacaktı. Devlet giderek fakirleşecekti. Bir avuç fabrikatör ucuz iş gücü bularak büyük paralar kazanacaktı.
Çalışan genç bulamayan köyler boşalacak, köy arazileri büyük holdinglere satılacak, buralarda büyük tarım işletmeleri kurulacak, ve Türk insanı önceden kendinin olan topraklarda çok uluslu şirketlerin işçiliğini yapacaktı.
....
Bu süreç devam ediyor.
Milli eğitim bakanı, bu sürecin içinden çıkabilme hesapları yapıyor ama bu tek başına yapabileceği bir iş mi, göreceğiz.
*mecburi eğitim beş yıla düşürülmelidir.
*mesleki eğitim ortaokuldan başlatılmalıdır.
*meslek okulları mevcut öğrenci potansiyelinin üçte ikisini kapsamalıdır.
*Açık lise, açık ortaokul, imkanı herkese tanınmalıdır.
*Devlet memuru olabilmek için mutlaka örgün eğitimde ve devlet okullarında okuma şartı getirilmelidir. (mecburen denk diploması olanlara görev verilirse bile bu geçici olmalı, kadro verilmemelidir.)
*Askeri ortaokullar ve liseler açılmalıdır. Harp okullarının kadroları asker nitelikli olmalıdır. Bu okullara alınan öğrencilerin yakın akrabaları da dahil, soruşturmadan geçirilmeli, haklarında terör, yüz kızartıcı suç konularında kuvvetli şüphe ile dava açılanlar da dahil, ilişiği hemen kesilmelidir. Anne baba, amca, dayı, teyze hala ve kardeşlerinden siyasal partilere üyeliği olanlar, dernek, sendika üyeliği olanlar askeri okullara alınmamalı, sonradan üyeliği olanların da ilişiği kesilmelidir.
