Burhan BOZGEYİK


Mezhepler haktır “Taassup-u mezhep” sakattır

...


Molla Muhammed Doğan Hocam, âlem-i İslam’da ilim cihetinden eşine ender rastlanan bir âlimimizdir. Cenab-ı Hak kendisinden ebediyen razı olsun, tefsir, hadis, fıkıh, akaid başta olmak üzere birçok İslâmî ilimlerde zatıâlilerinden pek çok istifade ettim. Son ziyaretimde konumuz mezheplerdi.  Zihnime takılan birçok meseleyi görüştük. “Mezhepler terk edilemez. Mezhepler haktır. Mezhepsiz olmaz. Mezhepler inkâr edilemez. İlla bir mezhebi taklit edeceğiz. Benim üzerinde durduğum husus, taassub-u mezhep… Taassub-u mezhep yanlıştır.” dedi. Mezhep taassubuna dair birçok misaller verdi. “Babam hacca gittiğinde şahit olmuş. Dört mezhep imamına mensup imamlar namazları ayrı ayrı kıldırmışlar. Birçok tarihî camide dört mihrap var. Bu yanlış.” Hocam, bu taassub-u mezhebin yanlışlığına dair pek çok misal verdi. Bir tanesini nakledeyim: “Mesela, Şafii mezhebine mensup bir kimse hanımına eli dokunsa abdesti bozulmuş oluyor. Zarureten namazını kılsa ne olacak? Haşir meydanında, kendisine ‘Sen abdestin bozulduğu halde o şekilde namaz kıldın, 80 sene cehennemde yanacaksın’ mı denilecek. Hanefi mezhebinde olanlara ise bir şey denilmeyecek. Böyle olur mu?”

 

Şafii mezhebine tabi olan kardeşlerimiz hacca ve umreye gittiklerinde Hanefi mezhebine tabi olmaktaydılar. Zira tavaf ve sa’y esnasında ellerinin bir hanıma dokunma ihtimali vardı. Taassub-u mezhep edenlerden biri de bendim. Hocama kendimden misal verdim: “Arkadaşlarla yolculuğa çıktığımızda, arkadaşlar namazı cem ederek kılıyorlardı. Ben ise Hanefi fıkıh kitaplarını okumuş ve cem etmedeki zorlukları görmüştüm. Bu bakımdan namazları cem etmiyordum. Bir defasında Doğu’daki seyahatten dönerken akşam vakti girdi. Şoföre namaz kılacağımı, abdest almam gerektiğini söyledim. Durmadı. ‘Narlı’da mola vereceğiz’ dedi. Baktım namaz vakti geçecek, ben de Şafii mezhebini taklit etmeye karar verdim ve ‘Cem-i tehire’ niyet ettim. Böylece önce akşam namazını, sonra da yatsı namazını kıldım. O tarihten sonra da seferilikte namazlarımı cem ederek kılmaya başladım.”

Peygamber Efendimiz (asm) bazen seferi değilken de namazları cem ederek kılmış. İmam Malik Hazretleri buna dayanarak rençberlerin (çiftçilerin, işçilerin) her zaman namazı cem edebileceklerine dair fetva vermiş. Namaz kılmayan bir yakınıma, işte İmam Malik Hazretleri’nin bu fetvasını misal vererek namazlarını cem ederek kılmasını tavsiye ettim. Mesela İstanbul’da bugünlerde güneş 08 civarında doğmakta. İşe giden kardeşimiz sabah namazını kılıp evden çıkabilir. Öğle namazının farzını kıldıktan sonra kamet getirir, ikindi namazının farzını cem-i takdim ederek kılar. Akşam namazında da cem-i takdim ederek yatsı namazını ve vitir namazını kılabilir. Bilhassa uzun yol şoförleri ve şehir içinde taksi ve dolmuş şoförleri ve trafikte ömrü geçen kardeşlerimiz bu fetva ile amel edebilirler.

 

Hocam’la “Zuhr-i ahir” namazı konusunu da ele aldık. Epey bir müddettir, zuhr-i ahir namazını kılmıyordum. Peygamber Efendimiz’in (asm) Cuma namazı tatbikatı şöyle olmuştur: Bizde kılınan ilk sünneti kılmamıştır. Camiye girenler, sünnet olarak iki rekat tahiyyatü’l mescit namazı kılabilir. Hutbeyi dinler, sonrasında imam efendiye tabi olarak iki rekat farz namazı kılar. Böylece Cuma namazı kılınmış olunur. Sonraki dört rekat sünneti Peygamber Efendimiz (asm) de kılmıştır. O sünnet olan namaz da kılınır. Zuhr-i ahir denilen namaz Asr-ı Saadet’te kılınmamıştır. Diyanet İşleri Başkanlığı, bu hususta bir açıklama yapmıştı. Ancak halktaki taassup galip geldi. Âcizane tavsiyem şudur: Cuma hutbesi ve farz namaz kılındıktan sonra dört rekat sünnet kılınacak. Hemen peşinden müezzin efendi tesbihatı başlatacak. Böylece bu şekilde Peygamber Efendimiz’in (asm) tatbik ettiği, sahabeler devrinde kılınan Cuma namazı gibi bir namaz kılınmış olacak. Zuhr-i ahir, “Cuma namazı olmazsa, onun yerine kılınacak öğle namazı” mânasına geliyor. İki tane farz namaz olur mu?

Geçmişte, taassup-u mezhep yüzünden çok sıkıntılar olmuş. Bizim bir hemşehrimiz anlatmıştı. Umreye giden bir muhterem, “Hanefi’de şöyle, Şafii’de böyle!” denilince kafası karışmış, “Ağam ben ne Hanefi’yim, ne Şafii’yim, ben Antepliyim!” demiş. İşte bu şekilde kafa karışıklığını gidermenin bir yolu var. İslam devletinin bu işe müdahil olması. Herkesin kendi kafasına göre fetva vermesi olmaz. Peki şu anda gerçek bir İslam devleti yok. Ne yapacağız? O güne kadar, herkes bir hak mezhebe tabi olacak. Zorda kaldığında diğer müçtehidlerin içtihadıyla da amel edecek. Taassub-u mezhebin lüzumu yok. “Ümmetin ihtilafının rahmet olduğu” hususu işte tam da budur.  

 

 

YENİ DOLANDIRICILIK SİSTEMİ!

VARİL PATLADI..1 ÖLÜ

BIÇAKLI KAVGADA ÖLÜ SAYISI 2'YE YÜKSELDİ.

FETÖ YENİDEN YAPILANIYOR

ARALAMAYA GİTTİ CANINDAN OLDU.

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 26 21 0 5 37 68
2.Fenerbahçe 25 19 2 4 40 61
3.Samsunspor 26 15 6 5 14 50
4.Beşiktaş 25 12 5 8 14 44
5.Eyüpspor 26 12 7 7 11 43
6.Göztepe 25 10 9 6 10 36
7.İstanbul Başakşehir 25 10 9 6 7 36
8.Gazişehir Gaziantep 25 10 10 5 0 35
9.Rizespor 26 10 13 3 -10 33
10.Antalyaspor 26 9 11 6 -17 33
11.Trabzonspor 25 8 9 8 9 32
12.Kasımpaşa 26 7 8 11 -6 32
13.Alanyaspor 26 8 11 7 -8 31
14.Konyaspor 26 7 12 7 -8 28
15.Sivasspor 26 7 13 6 -11 27
16.Bodrum FK 26 7 13 6 -11 27
17.Kayserispor 25 6 10 9 -18 27
18.Hatayspor 25 3 15 7 -18 16
19.Adana Demirspor 26 2 20 4 -35

YAZARLAR