MİLLİ ŞAİRİMİZ MEHMET AKİF ERSOY
27 Aralık İstiklal Marşımızın yazarı Merhum Mehmet Akif Ersoy’un ölüm
yıldönümüdür. Milli Şairimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. Annesi Horasanlı, babası
Arnavut olan M.Akif; Hayatın içinden birisi, gerçekçi ve Vatanperverliğiyle Milletin
gönlünde taht kurmuştur. Akif, eserlerini ünlü ‘’SAFAHAT’’ adlı eserinde toplamıştır.
Araştırmalarda Kur’an ı Kerimden sonra en çok okunan, modern bir eser olan Safahat; Şiir,
Masal, Hikâye, Destan gibi çeşitlemeler olmasıyla da ünlüdür. Safahatı okumak istifade
etmek ders almamız gerekir ve her Türk gencinin mutlaka okuması gereken eserlerden
birisidir
Makam, mevki ve maddiyata önem vermeyen Akif’in hayatı Öğrencilik yılları başta
olmak üzere, memuriyeti Milletvekilliği hep yoksullukla geçmiştir. Millet Meclisinde
Milletvekili olmasına rağmen çok fakirdir ve yoksulluk içinde yaşamıştır. Ankara’nın soğuk
kış günlerinde, Paltosunu bir fakire verir ve o soğukta Meclise yürüyerek paltosuz gitmesine
rağmen, İstiklal Marşını yazmasından dolayı verilen ödülü almaz ve ısrar edilince parayı
Kızılay’a bağışlar. Vefatında üstü açık bir tabut zorbela bulunur, bir komşusu tabutun üstünü
bezle örter ve öylece kabrine götürülür.
Osmanlının dağılma döneminde; toplumun kendini küçük görmesi, Jön Türklerin batı
hayranlığını abartması, eşitlik, adalet, hürriyet kavramlarının batının değerleri olarak
sunulduğu dönemde yaşaması ve bu değerlerin bizim kendi değerlerimiz olduğunu
savunmasıyla da Akif medeniyetimizin en iyi temsilcisi olmuştur. İstiklal bize hastır diyen
Akif, Doğduğumdan beridir aşığım istiklale diyerek mısralarında istiklalin önemini
belirtmiştir. Akif; Hafız, Âlim olan Akif geleneksel kültürü iyi bildiği gibi İslami İlimleri de
iyi bilmektedir.
Ülkenin karış karış insan kanıyla sulandığı Kurtuluş savaşında Akif; köy köy, şehir
şehir dolaşır ve İnsanlara Ülkemizin Emperyalist güçlere karşı korunması, herkesin fert fert
mücadeleye katılması gerektiğini anlatır. Kurtuluş savaşı yıllarında Kastamonu’ya gelir,
Eşref EDİP’LE çıkardığı Sebilü-Reşat dergisinde Milleti bilinçlendirme faaliyetlerine katılır
ve yazılarını dergiyle dağıtırdı. Daha sonra Ankara’ya gelir, Yunan orduları Polatlı önüne
geldiğinde Eşref Edip’i Kayseri’ye gönderir, dergiyi oradan çıkarttırır. Mehmet Akif Ersoy,
Kurtuluş Savaşını bütün duygularıyla yaşamış ve bu duygularla İstiklal Marşımızı yazmıştır.
İstiklal Marşımızın her mısrası ayrı bir savaş sahnesini, milletimizin ayrı özelliklerini anlatır.
Akife göre sanat, sanat için değil, sanat hayat içindir. Ahlaksız edebiyata, taklide
hasımdı. Akif’in şiiri yerlidir, karar vererek, azmederek, göğsü kabararak yerli. Frenk
olmaktan iğrenir, güzel Türkçenin üstüne titrer ve Türkçeye dokunanlara garazı vardı.
Dininden sonra dili gelirdi.
Akif söze çok önem verir. Sözünde durmayanlara çok kızardı. Bir defasında söz
verdiği yere gelmeyen şair arkadaşıyla 3 ay konuşmadığı görülmüştür. Tembelliğin,
miskinliğin düşmanıydı. “KAHVEHANELER BIR MILLETIN DIRI DIRI GÖMÜLDÜĞÜ
MEZARLIKLARDIR” diyerek oraları tembellik hane olarak nitelemiştir. Cahilane taassubun
düşmanı olan Akif, Ülkemizin ilimden, fenden geri kalmışlığına çok üzülürdü. Bir zamanlar
ilim ve fennin merkezi olan Buhara’nın, ay görünce teneke çalan insanları karşısındaki
üzüntüsünü mısralarına yansıtmıştır. Modern ilimlerin öğretildiği Okulların açılarak, zamanın
ilimlerinin öğretilmesini istemektedir.
Yalan konuşanları, ne olduğu belirsiz, renksiz, meşrepsiz insanları sevmeyen Akif,
kuvvete boyun eğmemesi, haksızlığa tahammülsüzlüğü ve haksızlığa müdahalesiyle de dikkat
çeker. Nesilleri önemsemesi, Asımın nesli tarifiyle de nasıl bir gençlik özlediğini dillendirir.
Hakikati her zaman söyler. ‘’SÖZÜM ODUN GIBI OLSUN, YETER KI HAKIKAT
OLSUN’’ mısrası ünlüdür
M.Akif haksızlığa hiç tahammül edemezdi. Memurluk döneminde arkadaşını haksız
olarak işten atarlar. Kendisi buna çok kızar ve memuriyetten istifa eder. Sen niye istifa ettin
dediklerinde bugün arkadaşıma yapılan yarın bana yapılır diyerek tepki gösterir. Haksızlığa
tahammülsüzlüğü mısralarına şöyle yansır;
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim çifte yerim!
Adam aldırmada geç git, diyemem aldırırım,
Çiğnerim çiğnenirim hakkı tutar kaldırırım.
Akif, günümüz değimiyle pozitif düşünendir. Mert, Metin hissiyatına karşı
soğukkanlılığını muhafaza edip, yeis ve korku nedir bilmezdi. Köşesine çekilip duyduklarını
ve düşündüklerini yazmakla kalmayıp, doğruları yapan, hareketlerini doğrularla yönlendiren
hayatın içinden bir şairdir. Milli Şairimiz M.Akif ERSOY’U, Atalarımızı ve Ülkemizin
savunmasında emeği geçen kanını akıtan Şehit ve Gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.
