Neferi olmadığın ordunun komutanı olamazsın.
Siyasi kadrolar bir taraftır. Yanında olanlar vardır, karşında olanlar vardır.
Senin kadron, senin mensuplarından oluşur.
Önce kişi senin neferin olur.
Sonra sen bu neferlerinin içinde görev dağılımı yaparsın.
Ak Parti'nin ikinci döneminden itibaren bu örnekler çok yaşandı.
Milletvekili seçimi olacak, kimse üyelere, mensuplara bakmadı. Gözler dışarıdan gelenlere, geleceklere çevrildi. Parti dışından birçok kişi paraşütle gelip, aday yapıldı, milletvekili seçtirildi.
Belediye başkanlıklarında da bu oldu. Seçim atmosferine girildiğinde, partide hiç resmi olmayan, tarlada teri olmayanlar, aday yapıldı.
Bunlar seçilince Parti'nin kıymetlileri oldular, ahkam kesmeye başladılar.
Seçilemeyenler Parti'nin kapısının önünden bile geçmediler.
Bu örnekler ak parti gönüldaşlarını üzdü, kırdı ve yordu. Sonuçta kenara çekilmelerine, işin bir ucundan tutmamalarına sebep oldu. Küskün bir kesim oluşturdu.
Yeniden refah yeni bir parti. Kadrolarını yeni yeni oluşturuyor.
Geçmişte ak partinin bu yanlışına düşerse büyümeden erir yok olur.
Yeniden refah, milli nizami, milli selameti ve refahı örnek almalı.
Bir oy alacak bile olsa, kendinden birini aday yapmalı, kendinden biriyle öne çıkmalı.
Bu, katılımlara kapalı olmak demek değildir.
Hiç bir parti, tornadan yeni bir insan imal ederek siyaset yapamaz. Mevcut insanlarımız içinden kendine taraftar bulmaya çalışacak, katılımlarla büyüyecektir. Ama, yirmi yıl hizmet edeni kenara itip, kendi içinde olmayanları bir anda milletvekili, belediye başkanı, il ve ilçe başkanı, il, ilçe müdürü yapmak, emeğe saygısızlıktır, taraftara vefasızlıktır.
Vefanın olmadığı yerde bereket olmaz.
Emeğin kıymetinin bilinmediği yerde başarı olmaz.
Her siyasal kadronun kapısı katılımlara elbet açık olmalıdır. Ama bunun bir ilkesi, kriteri ve ölçüsü olmalıdır.
Milli nizam partisine üye olabilmek için çok önemli kriterler vardı. Yönetici değil, üye olabilmek için, Tanınmış, bilinmiş, değerli, muteber kişilerden iki referans istenirdi. Derler ki, namaz kılmayan birini üye bile yapmazlardı.
Milli nizam tohumu böyle attı toprağa. Ve tüm olumsuz şartlara rağmen erimedi, yok olmadı, büyüdü ve ülkenin en büyük partisi olmayı başardı.
...
Ben siyasetteki bu ilkesizliği sevmiyorum.
Mücadeleye gireceksen, kendi adamınla gireceksin. Oradan buradan flaş isimler bularak hangi mücadeleye gireceksin ki.
Futbol takımı kurmuyorsun, dava kadrosu kuruyorsun.
Sana İnanmış adamların desteğini istiyorsun ama benim başıma herkesin adamını koyuyorsan, burada bir yanlışlık var demektir.
Eğer senin mücadelen bir dava mücadelesiyse, bunu davana inanmış, davana kendini adamış insanlarla yapmalısın.
Sen davanı anlatmalısın. Sana inananlar senin yanına gelip, senin neferin olmalı.
Sonra sen bu neferlerin arasından en ehil olanı milletvekili, belediye başkanı, il, ilçe başkanı, il, ilçe müdürü yaparsın.
Ama önce nefer Sonra sefer.
Senin neferin olmayanlarla sefere çıkarsan yıldırım Beyazıt durumuna düşersin.