ÖZÜMÜZE İNANIRSAK SÖZÜMÜZ DOĞRU OLUR!
Dünyayı ihmal ederek ahireti kazanamadığımız gibi kendimizi ve ailemizi ihmal ederek mutluluğu yakalayamayız. İçinde yaşadığımız toplumu da ihmal edersek hürlüğü elde edemeyiz.
Medeniyet kurma gayreti içinde olmazsak bedevi, hayatın öznesi olmak için emek vermezsek nesne oluruz.
Bireysel farkındalık içinde değilsek çok acı çekeriz. Aklımızı kullanmazsak geri kalırız. Af ettiklerimizi unutursak tekrar tekrar aynısını yaşamaya mahkum oluruz.
İnsan ilişkileri akılladır. Aklın olmaması muhatap alınmamaktır. Bilgi de, ilimde akla tabidir. İlim olmadan bilim olmaz.
Anlaşmak için aynı dili konuşmak, eşyaya aynı manayı vermek şarttır. Aynı dili konuşup anlaşamamak ise algılar iledir. Algı yanlışsa, duyguya da hakim olan yanlış algı olacak, eylem de yanlış algıyla karşılık bulacaktır.
İyilik yapmak insanı mutlu, bilgi yolunda gayretli eder. Bilgi yoksa anlayış, anlayış yoksa güven yoktur. Güven olmazsa her şey menfaat üzerinedir.
Hakkını bilip talep edenler, iradesine sahip çıkanlardır. İradesi olmayan tercih edemez. Korkularıyla karşılaşmak istemez ve daima yenik düşer. Risk almaktan çekinir ve başarılı olamaz. Zira başarının anahtarı ahlaklı olmakla, iffetimizi korumakla, korkmadan tedbirimizi alarak risk almakladır.
Ahlaklı olmanın en önemli şartı özgür olmaktır.
Mümin olmak, bütün sistemlerden kurtulup sormakla, özgür iradesiyle, kendi hayatı hakkında karar vermekledir. Sorularının cevabını bulmak, aklının ve mantığının kabul etmesini istemek özgür iradenin sonucudur. Akla yatmayan bilgi insanı mutmain etmez.
İmam Maturidi “Hak Teala kullarından mantıksız hiçbir şey istemez” demiştir. Din, insanı mutlu etmek içindir. Eğer insan mutlu olamıyorsa içinden gelen sesi bastırmasından, oyunu kuralına göre oynamamasından, sınırları ihlal etmesindendir.
Özgür olmanın şartı engel tanımamak, aklın sınırlarını zorlamak, tabularını yıkmaktır.
Özgürlükte en büyük engel beklentilerdir. Beklentiler insanın elindeki özgürlüğünü elinden alır. Mutlak özgürlük insanın doğasına aykırıdır. İnsanı mutlu eden sınırlar, bağlanmak, sorumluluk sahibi olmaktır. Özgür insan sorumluluk algısı ile hayata bakandır.
İyiyi seçmek üzere yaratılan insan için kötüler de bir örnektir. Zira edep edepsizlerden öğrenilir. Tutarsızlık, kuralsızlık, sınırsızlık insanın sevmediği olgulardır.
Kader insanın kendi ördüğü hayat ağı, tercihidir. Özgür insanın tercihi, Rahman’ın onayıdır.
Ünlü filozof Sokrat erdemli olmayı “idam edilmekle”, Hz. Muhammed ise “Mekke’den Medine’ye hicret etmekle”, hayatını kaybetmediği gibi aklının sınırını aşarak farklı bir çözüm oluşturmakla bize göstermiştir.
O (a.s.)’ki; özünün sahibine inanarak çıktığı yolda kötülük yapana iyilik yaparak, güvenilir bir şahsiyet olarak, yalan söylemeyerek, emanetleri zayi etmeyerek, kimsenin hakkına gasp etmeyerek, ahlakını herkesin onayladığı bir şahsiyet olarak insanlığa umut olmuştur.
Hasılı kelam; özümüze inanırsak sözümüz daima doğru olur. Zira sözün en güzelini söyleyeni bulmuş, O’na tabi olmuşuzdur. O halde sözlerin en güzeli ile makalemizi tamamlayalım.
«Ey Rabbim! Mülkten bana verdin ve bana olayların yorumunu da öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Sen dünyada da ahirette de benim velimsin. Beni müslüman olarak vefat ettir ve beni sâlihler arasına kat!» (Yûsuf Suresi 101)
Psikolog / Aile Danışmanı: Asiye Tanrıöver Türkan
www.ailedanismani.de