RAMAZANIN FETHETTİĞİ KALPLER VE BAYRAMIN MÜJDESİ
Dünyanın hızla dibe çöktüğü bir zamanda, insanın kendisiyle olan mücadelesi en zorlu savaşlardan biridir. Ramazan, bu savaşı kazanmanın ve fıtratımızı yeniden keşfetmenin en büyük imkânlarından biridir. Oruç, sadece açlığa ve susuzluğa direnmek değil, nefsi terbiye ederek öz benliğimizi tanımaktır. Tıpkı bir hurma çekirdeğinin kabuğunu çatlatması gibi, biz de Ramazan boyunca içimizde saklı olan hakikate ulaşmak için zahiri perdeleri araladık.
Fıtrat, Allah’ın varlığa koyduğu yasadır. Her şey, yaratılış koduna uygun hareket ettiğinde huzur bulur. Ramazan, bu kodları hatırlatan bir çağrıdır. İnsanın en büyük yanılgısı, fıtratına aykırı bir yönelişle, kendi yaratılışına savaş açmasıdır. Açlık, bizi nefsimizin sesini kısmaya; susuzluk, kanaatin kıymetini bilmeye yönlendirir. Uyku düzenimizin değişmesi, zamanın gerçek anlamını kavramamıza vesile olur. Sahur, niyetin bereketini; iftar, sabrın mükâfatını; teravih, yorgunluğun bile sevaba dönüşebileceğini öğretir.
Ramazan boyunca Kur’an’ı hayatımıza daha çok misafir ettik. O’nun fıtrata dair hükümlerini yeniden düşündük. “Sen yüzünü dosdoğru bu dine, Allah’ın fıtratına çevir.” (Rum 30/30) ayeti, bu yolculuğun pusulası oldu. Allah’ın koyduğu yasalar değişmezdi. Öyleyse, değişmesi gereken bizdik.
Şimdi bayram vakti… Fıtratımızın yeniden canlandığı, ruhumuzun Ramazan boyunca aldığı derslerle tazelendiği an. Bayram, sadece tatlılarla, yeni kıyafetlerle değil; kalpteki kinlerin silinmesiyle, iyiliğin paylaşılmasıyla, affın hâkim olmasıyla anlam kazanır. Çünkü gerçek bayram, insanın Rabbiyle, kendisiyle ve kardeşleriyle barıştığı andır.
Rabbim, Ramazan’da kazandığımız idraki ve şuur derinliğini ömür boyu muhafaza etmeyi nasip eylesin. Kalplerimizin oruçtan aldığı feyzi, bayramın sevinciyle taçlandırsın. Fıtratımızı yeniden keşfettiğimiz bu kutlu zamanların, dünya ve ahiret saadetimize vesile olması duasıyla…
Bayramınız mübarek olsun!