Burhan BOZGEYİK

Tarih: 03.02.2025 15:05

Restore mi? Aman dikkat!

Facebook Twitter Linked-in

Son İstanbul seyahatimde Ayasofya Camii’nin bir minaresinin sargılı halini gördüm. Sözde restore edilmekteydi. Yine İstanbul’da iken yine Ayasofya ile ilgili bir haber okudum. Ayasofya’nın kubbesi sökülüp tamir edilecekmiş. Bu haber ve gördüğüm sargılı minare beni derin endişeye sevk etti. Endişemin sebebi şu: Memleketim olan Gaziantep bir deprem yaşadı. Bu depremde pek çok tarihî eser de yerle bir oldu. Tuhaftır, yıkılan bütün binalar restore edilenlerdi. Restore edilmeyen tarihî yapılar ayaktaydı.
İşte restore edilen ve depremde yıkılan tarihî eserler: Antep Kalesi, Zincirli Bedesten.
Tarihî camiler: 1. Kurtuluş, 2. Eyüboğlu, 3. Ömeriye, 4. Karagöz, 5. Nuri Mehmet Paşa, 6. Hüseyin Paşa, 7. Alaüddevle, 8. Tahtani, 9. Şirvani, 10. Ali Nacar, 11. Tekke, 12. Şıh, 13. Kozluca, 14. Boyacı, 15. Karatarla, 16. Kanalıcı, 17. Ağa camileri…
Bu yıkılan yapıları defalarca gezdim. Tuhaftır, mesela Antep Kalesi’nde, bin yıllık, hatta 1500 yıllık surlar ayakta dururken, restore edilen her yer yıkılmıştı. Bu tarihî binaların yıkılmasına mı üzülelim, bu yapılardaki tarihî hatıraların kaybolmasına mı? Bilindiği üzere bu şehir tarihe şanla geçen bir müdafaa savaşı vermişti. Yaklaşık 11 ay devam eden çarpışmalar esnasında birçok bina da “gazi” olmuştu. Ben daha önce bir makalemde dile getirmiştim. Ömeriye, Karagöz, Alaüddevle gibi birçok caminin minareleri ve caminin duvarları kurşun izleriyle doluydu. Düşmanın attığı bu mermilerin izleri o günleri hatıra getirmekteydi. Maalesef depremde bu minareler ve izler de yerle bir oldu.  
Aslında mimarlar ve ilim adamları bu restore edilen yapıların tamamının yıkılmış olmasını ciddi şekilde ele alıp incelemelidir. Yapılan restorede kullanılan malzemeler “doku uyuşmazlığına” mı sebep olmuştu? Restore denilince ne anlaşılmıştı? Sadece, kirlenmiş olan yüzeyin kazınarak yeniymiş görüntüsü oluşturmak mı? Restore edilirken gördük, duvarlar ve yapının tamamı sökülmedi. Ne yapıldıysa, adına restore edildi denildi. Restore denilince ne yapılmalıydı? Mimar Sinan, bunun bir nümunesini bırakmıştı. Mimar Sinan’ın eseri olan Şehzadebaşı Camii’nin 1990’lı yıllarda devam eden restorasyonunu yapan firma yetkililerinden bir inşaat mühendisi, restorasyon sırasında yaşadıkları bir olayı şöyle anlatıyor:
“Cami bahçesini çevreleyen havale duvarında bulunan kapıların üzerindeki kemerleri oluşturan taşlarda yer yer çürümeler vardı. Restorasyon programında bu kemerlerin yenilenmesi de yer alıyordu. Biz inşaat fakültesinde teorik olarak kemerlerin nasıl inşaat edildiğini öğrenmiştik fakat taş kemer inşası ile ilgili pratiğimiz yoktu. Kalıbı yaptık. Sökmeye kemerin kilit taşından başladık. Taşı yerinden çıkardığımızda hayretle iki taşın birleşme noktasında olan silindirik bir boşluğa yerleştirilmiş bir cam şişeye rastladık.
Şişenin içinde dürülmüş beyaz bir kâğıt vardı. Şişeyi açıp kâğıda baktık. Osmanlıca bir şeyler yazıyordu. Hemen bir uzman bulup okuttuk. Bu, bir mektup idi ve Mimar Sinan tarafından yazılmıştı. Şunları söylüyordu:

 

“Bu kemeri oluşturan taşların ömrü yaklaşık 400 senedir. Bu müddet zarfında bu taşlar çürümüş olacağından siz bu kemeri yenilemek isteyeceksiniz. Büyük bir ihtimalle yapı teknikleri de değişeceğinden bu kemeri nasıl yeniden inşa edeceğinizi bilemeyeceksiniz. İşte bu mektubu ben size, bu kemeri nasıl inşa edeceğinizi anlatmak için yazıyorum.” Koca Sinan, mektubunda böyle başladıktan sonra o kemeri inşa ettikleri taşları Anadolu´nun neresinden getirttiklerini söyleyerek izahlarına devam ediyor ve ayrıntılı bir biçimde kemerin inşasını anlatıyordu.

Gerçek restorasyon işte böyle olur. Sadece Ayasofya Camii değil, bütün tarihî eserlerin restorasyonu için çok ciddi incelemeler yapılmalıdır. Bu tarihî yapıların ayakta kalmaları için hangi malzemeler kullanılmalıdır? Bu yapıları yapanların kullandıkları malzemeler ve duvarların örülmesinde kullanılan harçlar sıradan ve gelişigüzel yapılmış malzemeler değildi.

İstanbul’da gördüm. Sözde “kentsel dönüşüm” deniliyor. 30-40 yıllık binalar yıkılıp yeniden yapılıyor. 500-600 yıllık binalar sapasağlam ayakta dururken, 40 yıllık binalar yeniden yapılıyor. İnşaat ve mimarlık fakülteleri bu konuyu ciddi şekilde ele almalıdır. Uzun ömürlü binalar nasıl yapılır? Tarihî eserler nasıl tamir edilir? Bu, çok mühim bir konudur. Şehrimizde yaşadıklarımızı gördükten sonra, restore denlince, ben de “aman dikkat!” diyorum.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —