Rusya gibi, savaşın en güçlü taraflarından biri ile karşı karşıya gelen Osmanlı Devleti’nin bu cephedeki planlarını da Almanlar yapmıştı. Birinci Dünya Savaşı’na başından sonuna kadar baktığımızda, Osmanlı’da alınan askerî kararların hepsini Alman Genelkurmay’ının verdiğini, İttihat ve Terakki’nin ise bu kararları uyguladığını görürüz. İttihat ve Terakki Cemiyeti ile Almanların yaptığı bir anlaşma var. Anlaşmada açıkça Türklere “Siz Doğu’ya gidip Kafkas Cephesi’ni açacaksınız. Bir şekilde orada Rusları oyalayacaksınız. Biz bu savaşı (Birinci Dünya Savaşı’nı) Batı’da kazanacağız” diyorlar. Bu anlaşmanın altında Enver, Talat, Cemal ve Sait Halim paşaların imzaları var. (Prof. Dr. Bingür Sönmez. 10 Şubat 2008, Posta Gazetesi)
Sarıkamış Harekâtı’na giden iki kolordumuz İstanbul’dan yaya olarak yola çıkmış ve bunlar üç, üç buçuk ay yürüyerek cepheye ulaşmışlardı. O askerlerin ne üstlerinde ne başlarında vardı. Ne de doğru dürüst bunları yedirebiliyorduk. Mehmetçikler daha dinlenme fırsatı bulamadan savaşa katıldılar.
Limon Von Sanders bile Mehmetçiğin Sarıkamış’ta Kafkasya’ya taarruz edeceğini duyunca, tenkit etmiş ve “Türk ordusu Sarıkamış’ta muharebe yapacak güçte değildir, mevsim müsait değildir” demiştir. Bu eleştiriyi öğrenen Alman imparatoru ise “Hemen sesini kes, ses çıkarma, Türkler oraya taarruz etsin” cevabını vermişti. Çünkü Alman imparatoru için önemli olan Osmanlı ordusu değil, Verdün’deki Alman ordusu idi.
3. Ordu’nun savaşacağı Sarıkamış Cephesi şiddetli soğukların yaşanacağı bir bölgeydi. Askerlerin ona göre kıyafetinin olması şarttı. Gel görelim ki o bölgeye giden askerlerin büyük ekseriyeti Yemen cephesinden ve sair sıcak iklimin olduğu bölgelerden gelmişlerdi. Yazlık üniforma içerisindeydiler. Bu cepheye yüz binden fazla asker gönderildikten hemen sonra kış bastırmıştı. Kışlık üniforma getiren 3 gemi ise Ruslar tarafından Karadeniz’de batırılmıştı. Hadise şöyle oldu: Enver Paşa’nın ani kararıyla 6 Kasım 1914’te İstanbul Boğazı’ndan demir alan bu üç kuru yük gemisine hiçbir savaş gemisi koruma yapmıyordu. Bu gemilerde; Almanya’dan gelen kışlık donanım, iki alay asker (3 bin kişi), 1 tayyare bölüğü, 3 pilot ve Kafkasya’da isyan çıkarmak üzere eğitilmiş Çerkez liderlerini taşıyan Bahr-i Ahmer, Bezm-i Alem ve Mithatpaşa gemileriydi. Söz konusu bu 3 gemi, Zonguldak açıklarına geldiklerinde karşılarında dev gibi Rus savaş gemilerini buldu. Ruslar Zonguldak’taki kömür madenlerini bombalamış, üslerine dönüyorlardı. Ruslar kucaklarına düşen bu 3 yük gemisine Kandilli-Ereğli açıklarında ateş açtı. 7 Kasım 1914 sabahı saat 7.45’te 3 yük gemimiz içindeki 3 bin asker ve Sarıkamış’a götürülen malzemelerle birlikte çok kısa süre içinde denize gömüldü. Bu gemilerin batması, henüz başlamamış olan Sarıkamış Meydan Muharebesi’nin âkıbetine tesir etmişti.
Harekât başlayacağı zaman, 3. Ordu’nun mevcudu 190 bin insan ve 60 bin hayvan idi. Bu mevcudun altı aylık iaşesi için takriben 88 milyon kilogram buğday, çavdar ve arpaya ihtiyaç vardı. Oysa ordu ambarında yalnız 1 milyon 250 bin kilo erzak ve zahire mevcuttu. Üstelik Erzurum’dan cepheye erzak nakledilen kollar ancak 6-8 günde varabiliyordu. Askerlerimizin elbisesi, ayakkabısı yoktu. Rusların durumu iyiydi.
Enver Paşa, bu gemilerin batışına ve askerlerimizin çok zor durumda oluşuna hiç ehemmiyet vermedi ve zorlu kış şartlarını dikkate almadı. Erzak ve ihtiyaçların karşılanmasını tesadüfe bıraktı. İlk başta 3. Ordu’nun başında Hasan İzzet Paşa (Enver Paşa’nın Harp Akademisi’nde strateji hocası) vardı. Bu tecrübeli asker; “Bu karda kışta, teçhizatsız birlikleri savaşa sürmenin cinayet olacağını” söylemişti. Bunun üzerine Enver Paşa; “Eğer hocam olmasaydınız, sizi idam ettirirdim” diyerek, taarruzun bahara bırakılmasını isteyen hocasının nasihatlerini kulak arkası etti.
Hasan İzzet Paşa, ordunun hareket kabiliyetinden mahrum olduğunu, teçhizat ve ikmal maddelerinin noksanlığını ve dağ yollarının karla kaplı olduğunu anlatmaya çalışmıştı. Enver Paşa, Hasan İzzet Paşa’yı görevden alarak yerine kendisi geçti. O sırada Enver Paşa, Harbiye Nazırı (Milli Savunma Bakanı) ve başkomutan vekili idi. 3. Ordu’nun kumandanlığını almakla üç görevi birden üstlenmiş olmaktaydı. Enver Paşa’nın 3. Ordu’nun başına geçmesi büyük hata idi. O sırada ordularımız Galiçya’da, Süveyş’te, Bağdat’ta ve Suriye’de savaşmaktaydı. İşte şimdi de Sarıkamış’ta savaşacaktı. Kendisi karargâhta kalıp bütün bu savaşları yönetmeliydi. Enver Paşa o vakte kadar bir alay dahi yönetmemişti. Sadece tabur komutanlığı yapmıştı ve taburun üstünde hiçbir yöneticiliği yoktu. Alay komutanlığı, tümen komutanlığı ve kolordu komutanlığı yapmamış bir kimse, şimdi ordu komutanlığı yapacaktı.