Burhan BOZGEYİK

Tarih: 14.01.2025 11:27

Sarıkamış’ta canlarımız nasıl dondu? (7)

Facebook Twitter Linked-in

Sarıkamış’ta canlarımız nasıl dondu? (7)

Sarıkamış Harekâtı’na katılan subaylardan Albay Arif Bey’in söylediklerine bakalım: “Artık hangi mevkide olursa olsun her şahıs kendi hayatı ile uğraşmak zorunda kaldığından, torbada cepte saklanan peksimet kırıntıları ve Bardız’da bulabildikleri şekerleme ve şeker parçalarıyla nefislerini doyurmaya çalışıyorlardı. Gıdasızlıktan dolayı vücudun harareti kaybolduğundan, donma vakaları artmakta ve hayatta kalanlar da aynı araza uğrayarak hayaletler gibi serseri vaziyette dolaşmaktaydılar. Hayvanlar ise çam yapraklarını yemediklerinden ayakları ile karı eşeleyerek bulabildikleri ot saplarını ve fırsat buldukça birbirlerinin semerlerini kuyruk ve yelelerini kemiriyorlardı. Yiyecek vaziyeti böyle olmakla beraber muharebe meydanının hiçbir tarafında akarsu dahi yoktu. Karavanalarda ısıtılarak eritilen kar suyunu ise hayvanlar bile içmiyordu.”

 

Askerlerin elinde kalın gövdeli ağaçları devirecek sağlam balta ve testerenin olmadığını anlatan Albay Arif Bartın, bu yüzden orman içinde bulunulduğu halde ateş yakılarak ısınmanın da mümkün olmadığını belirtiyor.

Albay Arif, giyim konusunda zayıf olan askerlerimizin, bölgenin hava şartlarında çizmelerinin gündüz ıslandığını, gece ise donduğunu anlatarak, rutubeti alması için çizmelerin içine arpa doldurduklarını dile getiriyor.

Kafkas cephesinde girişilen ilk muharebelerde başarılar elde eden ordumuzun, Erzurum Şenkaya’ya bağlı Bardız köyünü geçtikten sonra bocaladığını, bunun sebebinin ise arazinin mükemmel bir haritasının elde bulunmayışı olduğunu kaydeden Albay Bartın, Enver Paşa’nın emriyle yapılan hücum manevrasında arazinin ve yollarının hali bilinmediği gibi, hemen hemen her tümenin kendisine verilen istikametten ayrı bir tarafa hareket ettiğini anlatıyor.

Sarıkamış’taki bu bir aydan fazla devam eden, ancak gerçekte üç günde 30 bin canımızın donarak şehit oluşuyla ciğerimizi dağlayan bir savaştır. Sonraki günlerdeki donma ve çarpışmalarda vurulma hadisesini de katarsak, galat olmuş 90 bin rakamının gerçek olduğu söylenebilir. Ayrıca bu harekâtta binlerce esir verdik. Askerlerimizden şehit olanların dışında, tehcir sırasında yollarda hastalanıp ölenler, Ermeni çeteleri tarafından katledilenler on binlercedir. Bunları da hesaba katarsak, Sarıkamış bilançosunun ne kadar ağır olduğu ortaya çıkar.

 

18 Ocak 1915 tarihi itibarıyla taarruzun icra edildiği bölgede kalan askerlerimizin cesetleri tamamen Rusların eline geçti. Ruslar, 23 bin Türk cesedinin gömüldüğünü rapor ediyor

Fotoğraflar var; askerlerin ayakkabıları yok. Gözleri yok. Kurtlar karınlarını parçalamış. Şehitlerimizi dağlarda kurtlar, kuşlar parçalamış. Sarıkamış’la ilgili bir yazısında Ahmet Muhip Dıranas, “4 yıl boyunca dağlarda kurt nesli arttı” diyor.

Enver Paşa, Sarıkamış operasyonuna sansür uygulattı. Bu sansürün tesiri günümüze kadar devam etmiştir.  

 Sarıkamış’taki şehitlerimiz, Aralık ayından Nisan ayına kadar dört ay şehit oldukları yerde kar üzerinde kaldı. Şehitleri kargalar, kurtlar yedi. Nisan ayı gelip karlar erimeye başlayınca Rus Kars Valisi Zigoviç, 100’er kişilik köylü gruplar oluşturdu ve başlarına da bir imam verdi. Şehitler toplanarak, toplu olarak halk tarafından kazılan büyük çukurlara gömüldü.

Dönemin şahitlerinden Molla Mustafa, arkadaşlarına yazdığı mektupta 11 tane şehitliğin ismini veriyor. “Bir şehitliğe 500-1.500 şehidimizi defnettik. İsimleri tespit etmek mümkün değildi. Sadece şehitliğin üzerine şehit sayısını yazıyorduk” diyor. Ruslar şehitlerin fotoğrafını çekiyor, propaganda için kullanıyor. “Bakın Türkleri nasıl perişan ettik” diyorlar.

Sarıkamış’taki savaşta Rusların da 35 bin kaybı var. Ruslar bir yıl boyunca kendilerine gelememişler. Savaş 5 Ocak 1915’te bitmiş. Ruslar bir yıl boyunca yerinden ayrılamamış, ancak Şubat 1916’da yeniden saldırabilmişlerdir. Güçlenip saldırmışlar. Erzincan’a kadar gelmişler. Trabzon’dan Van’a bir çizgi çiz, bunun doğusundaki her yeri işgal etmişler. Çok büyük katliamlar yaparak buraları işgal etmişler. Yerli halk her şeyini bırakarak aç susuz yollara düşmüş. Anadolu’nun içlerine kaçmış. Bu insanların yarısından çoğu yollarda ölmüşler. 1 milyon sivil halk kayıp.

Ruslar, aldıkları darbenin intikamını Ermeniler vasıtasıyla almak istemişlerdir. Ermeniler, Rusların gölgesinde büyük katliamlar yaptılar.

1 Mayıs 1918’de Trabzon ile Erzincan arasındaki köylerde Müslümanların sadece katledilmediği, öldürüldükten sonra parçalandıkları görüldü.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —