Burhan BOZGEYİK


Şehitlerimizin ve Gazilerimizin Hukukunu Müdafaa (10)

..


Şehitlerimizin ve Gazilerimizin

Hukukunu Müdafaa (10)

Kurtuluş Mücadelesinde, ilmiyle, kılıcıyla cihad edip düşmanın karşısına dikilen sarıklı mücahitlerden biri de Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi’dir. Düşmanın ancak silahtan anlayacağını, bu bakımdan bir an önce teşkilatlanıp düşmanın karşısına dikilmek gerektiğini her zeminde dile getiren Ahmet Hulusi Efendi, bu görüşünü Denizli Temsilcisi olarak katıldığı İzmir Müdafaa-i Hukuk ve Redd-i İlhak Cemiyeti Kongresi’nde Nureddin Paşa’ya da bildirmişti.

Bütün gelişmeler Ahmet Hulusi Efendinin görüşlerinin ne kadar isabetli olduğunu ortaya koymaktaydı. İzmir’in işgal edilmesi üzerine, Ahmet Hulusi Bey ilk iş olarak bir protesto mitingi tertipledi. Müftülük Dairesinin yakınındaki camide bulunan sancağı şerifi aldı. Caminin önünde toplanan kalabalığın önüne geçti ve miting meydanına yöneldi. Orada toplanan kalabalığı pek müessir bir nutuk irad etti. Ahmet Hulusi Efendi şöyle diyordu:

“Hemşehrilerim! Karşımıza çıkarılan düşman daha dünkü uşaklarımızdır. Biz onlara mağlup da olmadık. Bu düşman her kim olursa olsun. Müslümanlığın son müstakil yurdu olan bu topraklarımız da elimizden alınmak isteniyor. Bizler şimdiye kadar esir yaşamadık ve yaşayamayız. Silahımız yoksa sapan taşıyla düşmanın karşısına çıkmak ve onu tepelemek her Müslümana farz-ı ayndır.

“Yunan’ın bir İslam beldesini ellerine geçirmelerinin ne mânâya geldiğini, İzmir’de şu birkaç saat içinde işlenen cinayetler gösteriyor. Silahımız olmayabilir. Topsuz, tüfeksiz, sapan taşları ile de düşmanın karşısına çıkacağız.İstiklal aşkı, vatan sevgisi, haysiyet şuurumuz ile kalbimizdeki iman ile mücadelemizin sonunda zaferi kazanacağız. Bu uğurca canını verenler şehit, kalanlar gazidirler. Bu mutlak olarak cihad-ı mukaddestir.

“… Meşru olan yalnızca vatan müdafaası ve istiklal uğruna cihaddır. Korkmayınız. Me’yus olmayınız. Bu liva-i hamd’in [Hamd sancağının] altında toplanınız ve mücadeleye hazırlanınız. Müftünüz olarak cihad-ı mukaddes fetvasını ilan ve tebliğ ediyorum.”

Müftü Efendi bu mitingten sonra kolları sıvadı. Denizli’den başka Dinar, Afyonkarahisar, Nazilli, Aydın ve diğer civar beldelere ya bizzat kendisi gitti, ya da güvendiği adamlarını göndererek halkı cihada davet etti. Bölgedeki ordu kumandanlarıyla irtibata geçti. Yunanlıların ilerleyişini durdurmak için güçlü bir müdafaa hattı kurulmasına çalıştı. Mücahitlerin en önünde Yunanlılarla çarpıştı. Nazilli ve Aydın başta olmak üzere bölgedeki birçok yerleşim merkezinin Yunan işgalinden kurtulmasında aktif rol oynadı.

Kurtuluş Savaşı başlangıcında ve savaş esnasında, zafer kazanılıncaya kadar, önde gelen simaların yaptıkları konuşmalara, yayınladıkları bildirilere ve tamimlere, aksiyonlara bakıldığında referansın hep İslâmiyet olduğu görülür. Bu son derece net, berrak bir tarihî gerçektir. Şimdi bu hususla ilgili binlerce delil ve belgelerden bazılarına daha bakalım:

Kurtuluş Savaşı’nda, ilk önce TBMM Reisi, sonra Başkumandan olarak bulunmuş ve o devreye damgasını vurmuş bir numaralı sima olan M. Kemal Paşa’nın o devrelerde yaptığı konuşmalardan bazılarından iktibaslar yapalım:

Erzurum Kongresi’nde Reis seçilen M. Kemal Paşa, 23 Temmuz 1919 günü yaptığı konuşmayı şu cümlelerle bitirmişti:

“…En son olarak niyazım şudur ki, Cenab-ı Vâcib-ül Âmâl Hazretleri Habib-i Ekremi hürmetine bu mübarek vatanın sahip ve müdafii ve Diyanet-i Celile-i Ahmediyenin ilâ yevmilkıyam harîs-i esdakı [Yüce İslam dininin Kıyamete kadar en sadık koruyucusu] olan millet-i necibemizi ve Makam-ı Saltanat ve Hılâfet-i kübrâ-yı masûn [Korunan büyük halifelik makamı] ve mukadderatımızı düşünmekle mükellef olan hey’etimizi muvaffak buyursun. Âmin.” (Nutuk, c.3, s. 931)

M. Kemal Paşa 7 Ağustos 1919’da Kongre’nin kapanışında şöyle diyordu:

“Bu felâhpira içtimamız [kurtuluşu düzenleyici toplantımız] hitampezir olurken [sona ererken] Cenab-ı Vâhibü’l-âmâl Hazretlerinden avn ü hidayet ve Peygamber-i Zîşânımızın rûh-u pür fütuhundan feyz ü şefaat niyaziyle vatan ve milletimize ve devlet-i ebed müddetimize mes’ud âkıbetler temenni ederim.” (Nutuk. C.3, s. 933)

Sivas Kongresi dolayısıyla bu şehrimize gelen M. Kemal Paşa, o günlerde İstanbul’da bulunan Abdülkerim Paşa ile 27 Eylül 1919’da telgraf başında saatler süren konuşma yapar. Bu konuşma esnasında M. Kemal Paşa’nın sözlerinden uzunca bir paragrafı, yine kendi kitabı olan Nutuk’tan okuyalım:

“Ahsen ve karip olan emr-i Hudâ’nın [Allah’ın emrinin] tecellisiyle bedbaht ve mazlum millet-i necibemizin mazhar-ı necat ve selamet olmasını deryâ-yı rahmet-i izzettin tazarrû ve âfâkı dâimâ bir dûd- ı muannitle [inatçı duman, karanlık] sarılı olan İstanbul’daki bazı zevatın hakikatı görmekteki hiss-i hasis-i temerrüdlerinin zevâline intizar eyleriz [bayağı ve inatçı hislerinin gitmesini bekleriz]. Rûh-i necib-i millet [asil milletin ruhu] işte böyle mütehassistir.

“Muhterem kardeşim, yalnız tekrar etmekliğime müsaadenizi rica ederim ki, evet veya hayır suretindeki itâ-yı cevap buyurulmasını istirham eylediğimiz sualler maateessüf cevapsız bırakılmıştır. Azizim! ‘Yedullahi fevka eydîhim’ [Allah’ın yardımı, inayeti üzerinizdedir, sizinle beraberdir.], fakat bununla beraber hall-i müşkilat ve mesâile tevessül edenlerin mukarrer bir hedefi olmak gerektir. [zorlukların ve meselelerin halledilmesine çalışanların kararlaştırılmış bir hedefinin olması gerekir]. Malum-u biraderileridir ki, yedi- sekiz saatten beri birbirimize serd eylediğimiz efkâr ve mütâleat, zann-ı âcizânemizce ne zât-ı âlinizde ve ne de bizde hiçbir gûna yeni intibaata en ufak bir tesir dahi yapamamıştır. Millet azamet-i İlâhiyeye [ Allahu Teâlânın büyüklüğüne] ve âmâl-i hakikiye-i hilâfetpenâhiye istinaden ve ilticâen istihsâl-i maksûd ve temin-i matlap eyleyecektir [Millet, Allahu Teâlânın kudretine ve halifelik makamının gerçek emellerine dayanarak ve sığınarak maksatlarını ve isteklerini gerçekleştirecektir]. Bu babda emr-i Hudâyı ifa edecektir [Allah’ın emrini yerine getirecektir]. Ve buyurduğunuz gibi, istihkâk-ı millimiz pür-sa’d ve zî-selâm olacaktır. Duâ-yi keremkârilerinin eksik edilmemesini ricâ ederim. Sa’y bizden, tevfik Hudâ-yi Lemyezeldendir [Çalışmak bizden, başarı, aslâ yok olmayacak olan, ezelî ve ebedî olan Allah’tandır].” (Nutuk, c.3, s. 1038-1039)

M. Kemal Paşa, “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Temsiliyesi Namına Mustafa Kemal” imzasıyla 2 Ekim 1919’da İstanbul Şehremânetine [Belediye Başkanlığına] gönderdiği ve basına dağıtılmasını istediği uzunca yazısının son cümlesinde şöyle demekteydi:

“…Çünkü Peygamberimiz, ‘Kemâ tekünü yüvellâ aleyküm’ , yani ‘siz ne mahiyette olursanız, evliyâ-yı umurunuz da [başınızdaki idarecileriniz de] o mahiyette olur’ buyurmuşlardır.” (a. g.e., s. 1004)

 

YENİ DOLANDIRICILIK SİSTEMİ!

VARİL PATLADI..1 ÖLÜ

BIÇAKLI KAVGADA ÖLÜ SAYISI 2'YE YÜKSELDİ.

FETÖ YENİDEN YAPILANIYOR

ARALAMAYA GİTTİ CANINDAN OLDU.

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 4 4 0 0 12 12
2.Trabzonspor 4 3 0 1 3 10
3.Göztepe 4 2 0 2 5 8
4.Konyaspor 3 2 0 1 6 7
5.Fenerbahçe 3 2 0 1 4 7
6.Samsunspor 3 2 0 1 2 7
7.Antalyaspor 4 2 2 0 0 6
8.Gazişehir Gaziantep 4 2 2 0 -4 6
9.Alanyaspor 3 1 1 1 1 4
10.Eyüpspor 4 1 2 1 -3 4
11.Beşiktaş 2 1 1 0 -1 3
12.Fatih Karagümrük 3 1 2 0 -4 3
13.İstanbul Başakşehir 2 0 0 2 0 2
14.Kayserispor 3 0 1 2 -4 2
15.Kocaelispor 4 0 3 1 -4 1
16.Rizespor 3 0 2 1 -5 1
17.Kasımpaşa 3 0 3 0 -3 0
18.Gençlerbirliği 4 0 4 0 -5 0

YAZARLAR