Belki de insanoğlunun farkında olarak veya olmayarak kendine edindiği en büyük sorunu; sorgulamadan bir hayat yaşıyor oluşudur.
Sadece bizden istenileni yaparak, çevremizden gördüklerimizi hiçbir şekilde anlamlandırmadan hayatımıza geçirerek, Allah’ın bizlere bahşettiği aklı kullanmış olmuyoruz.
Bizler âdeta aklımızı bir biblo misali rafa kaldırmış ve sanki kullanmamaya yemin etmiş gibi davranıyoruz. Ancak asıl yapılması gerekli olan düşüncelerimizde, davranışlarımızda, hayatımızın tamamında gerçekleşen birçok hususu aklımız ile tasdik ederek anlamlandırmaktır .
Hayatımızda gördüğümüz, yaşadığımız bir çok şeyi anlamlandırma bizlere şükür bilinci kazandıracaktır.
Kazanmış olduğumuz şükür bilinci ile âdeta bir okyanusun içinde binlerce su tanesinin birikmesi gibi bizlerin de ruhları tefekkür ile birikecek, şahlanacak ve gönüllerimiz huzur bulacaktır.
Düşünmek gerek; kuşu, çiçeği , yıldızları. Allah'ın birbirinden kusursuz yarattığı her şeyi düşünmek ve anlamak gerekiyor.
Allah'ın kusursuz eserlerini sadece görmek yetmez . İlmek ilmek işlemek gerek ruhumuzun derinlerine. Belki de asıl huzur tefekkür eşliğinde alınan nefesten ibarettir. Huzuru arayan yürek huzuru bulur elbet.
Tefekkürün varlığı, güneşin gezegenimizi ısıtması ve aydınlatması gibi bizleri aydınlık yarınlara sevk edecek, günümüzü bereketli ve anlamlı bir hâle getirecektir.
Ancak hayatınızı anlamlı kılmak adına atılması gereken en büyük adım ve sarf edilmesi gereken çaba bireye aittir. Besmele çekilerek, niyet eşliğinde çıkılan her yol, çabamız dahilinde bizleri huzura sevk edecektir.
Gördüm sanarsın Allah'ın eserlerini,
Sonra dank eder, görmek yetmez, anlamak gerek,
Bilmek yetmez , yaşamak gerek,
Sevmek yetmez, göz dahi kırpmadan can feda etmek gerek,
Bu sevda uğruna canlar feda diyebilmek gerek,
Canlar feda sana Ey Nebi, Ey Muhammed.
Güller sersem huzuruna, yaraşır mı senin ihtişamına?
Sana layık ümmet, Allah'a layık kul olmak nimettir insanlığa.
Fatma Nur Özcan