Fahri URHAN

Tarih: 16.04.2025 21:06

TESADÜF MÜ?

Facebook Twitter Linked-in

Tesadüf mü?

Koruyan, kollayan ve bağışlayıcılığı bol olan Allah’ın ismiyle başlarım. Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi, af ve mağfireti tüm kardeşlerimin üzerine olsun.

Kıymetli Okurlarım,
Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Dışişleri Bakanımız, MİT Başkanımız gibi tüm yetkililer yakın zamanda bir savaşın patlak verebileceğini ve hazırlıklı olmamız gerektiğini söylüyorlardı.
Bu bağlamda, savunma sanayiinde acilen yeterli duruma gelmemiz gerektiğinden sıkça bahsediliyordu.

Ancak akil insanlar, ak saçlılar, devlet büyüklerimiz her zaman uyarılarda bulunuyor; sadece silahlanmanın değil, aynı zamanda ülke içinde birlik ve beraberliğin de şart olduğunu ifade ediyorlardı.

Bu konuda ilk adımı MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli attı. PKK ve yandaşları ile türevlerine silah bırakma çağrısı yapması için terör örgütünün elebaşına çağrıda bulundu. Bu çağrıya, Sayın Cumhurbaşkanımız ile iktidar partisi AK Parti yönetimi ve mensupları da olumlu yaklaşarak destek verdi.

Ve beklenen oldu. Terör örgütü elebaşı, örgüte kendini feshetme çağrısında bulundu.

İşte tam da burada bir hengâme koptu.
İçeride birlik sağlanmaması amacıyla ana muhalefet partisi, milletimizin hassas duygularıyla oynayarak bu çağrıya karşı çıktı. Ancak milletimizin feraseti ve basireti sayesinde amaçlarına ulaşamadılar.
Çok az bir kesim yapılanların farkına varamadı ve bazı tepkiler gösterdi. Ancak sonradan anlaşıldı ki, bu çağrı "Terörsüz Türkiye" çalışmasının bir gereğiydi ve Sayın Devlet Bahçeli’nin adımı son derece yerinde bir adımdı.
Ana muhalefet partisi, bunda başarısız olduklarını görünce başka yollar denemeye başladı.

İçeriyi karıştırmak, dikkatleri dağıtmak amacıyla öncelikle CHP’nin genel başkanlık seçiminde hile yapıldığı iddiasını kendi içlerinden gündeme taşıdılar. Neyse ki CHP Genel Başkanı hemen genel seçim kararı aldı ve yeniden seçildi. Aksi takdirde, “kaş yapalım derken göz çıkaracaklardı.” Özgür Bey’in koltuğu tehlikeye girecekti; bunu göze alamadı.

Bundan da sonuç alamayacaklarını anlayınca başka bir planı devreye soktular.
Yine kendi içlerinden, kendi adamlarını ihbar ederek çok büyük bir yolsuzluk skandalını ortaya döktüler. Önce İstanbul Belediye Başkanı'nın usulsüz diploma aldığı tespit edildi. Bu usulsüz diplomayla Cumhurbaşkanı adayı olmaya çalıştı. Ancak gelen çok sayıda ihbar ve itirafçı sayesinde, mevcut ve önceki belediye başkanlıkları dönemindeki yolsuzluklar ortaya çıktı ve bu sebeple tutuklandı.

Tüm bunları kendi çevrelerinden kişilerle ortaya çıkardılar çünkü amaçları ortalığı karıştırmak ve hükümetin dikkatini dağıtmaktı. Bunların hiçbiri tesadüf olamaz.

Ve şu an gündemde olan bir konu:
İçeride barış adımını atan Sayın Devlet Bahçeli, bir süre önce rahatsızlandı, uzun bir süre tedavi gördü ve şu an toparlanmış gibi görünüyor. Ardından, yine barış adımlarını en etkili şekilde destekleyenlerden biri olan Sırrı Süreyya Önder rahatsızlandı. Şu anda hayati tehlike altında yoğun bakımda tedavi görüyor. Her iki barış önderinin ardı ardına rahatsızlanması sizce tesadüf mü?

Yolsuzluklar sonucunda ana muhalefet partisi CHP’den birçok kişi tutuklandı.
Amaçları, sokak eylemleri ile iktidarı sıkıştırmak ve Türkiye’mizde kaos ortamı oluşturmak idi. Ancak bu konuda da devlet aklı galip geldi.

Filistin’de, Suriye’de istediğini elde edemeyen terör devleti Siyonist İsrail de, güya “vaat edilmiş topraklar” için başlattığı saldırılardan sonuç alamayınca devletimizi ABD’ye şikâyet etti.
Tam da bu sırada, kendilerine istedikleri desteği vermeyen İngiltere’ye CHP Başkanı şikâyette bulundu. Aynı yolun yolcuları gibi davranmaları sizce tesadüf mü?

Son bir not:
Ülkemizde hem iktidarın hem muhalefetin yaptığı hareketlerin hiçbirinde tesadüfe yer yoktur. Hepsi ölçüp biçerek hareket etmektedir. Lakin CHP’nin unuttuğu bir husus var:

"İYİLER DAİMA KAZANIR."

Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Fahri URHAN


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —