TOKLARI DOYURMAK.
Evet ne hikmetse çabamız
Hep tokları doyurmak, onları memnun etme, onları mutlu etme çabası var bizler de.
Neden mi? Çünkü çıkarımız var fakirlerin veya açların bir imkanı yok bize ne kadar faydalı olabilir ki?
Olamaz tabiki, tokların yani zenginlerin masasına oturmalıyız, onlardan bize nemalanma var.
Haşa inançım şunu emrediyor, zenginler den talep et fakirleri doyur.
Ama şuan fakirleri çalıştır, tokları doyurmaya çalış.
"Ne tuhaf"
Bakalım bize Allah celle celaluhu ve Rasulü nasıl Anlatıyor.
BİSMİLLÂHİRRAHMÂNİRRAHÎM
İSRA 31
akirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onların da sizin de rızkınızı elbette biz veriyoruz. Onları öldürmek gerçekten çok büyük bir günahtır.
HAŞR 7
Allah’ın barış yoluyla fethedilen ülkelerin halkından Peygamberi’ne nasip ettiği ganimet malları Allah’a, Peygamber’e, Peygamber’in yakın akrabasına, yetîmlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. Tâ ki o mallar, içinizde sadece zenginler arasında dolaşan bir servet hâline gelmesin! Peygamber size ne verdiyse onu alın; size neyi yasakladıysa ondan da kaçının. Allah’a gönülden saygı besleyip O’na karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah’ın cezası pek şiddetlidir.
HAKKA 34
Yoksulu doyurmaya önayak olmazdı.
FECR 18
Muhtaçları doyurmaya birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.
MAUN 3.
Yoksulu doyurmaya önayak olmaz.
HADİSLER
Abbâd bin Şurahbil -radıyallâhu anh- anlatıyor:
“Bir zamanlar fakir düşmüştüm. Bunun üzerine Medîne bahçelerinden birine girdim. Başak ovup hem yedim hem de torbama aldım. Derken bahçe sâhibi gelip beni yakaladı, dövdü, torbamı elimden aldı ve Rasûlullâh’a götürüp şikâyet etti.
Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, bahçe sâhibine:
«–Câhilken öğretmedin, açken doyurmadın!» buyurdu.
Sonra bahçe sâhibine torbamı iâde etmesini söyledi.
Daha sonra Rasulullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bana bir veya yarım sa‘ miktârında yiyecek verdi.” (Ebû Dâvûd, Cihâd, 85/2620-2621; Nesâî, Kudât, 21)
Hazret-i Ebû Bekir -radıyallâhu anh-, imkân buldukça yoksul müslümanlara yemek yedirir, onları doyururdu. Birgün Ebû Cehil ona:
“–Ey Ebû Bekir, Allâh’ın bu yoksul kimseleri doyurabileceğine inanıyor musun?” dedi. Hazret-i Ebû Bekir:
“–Evet.” dedi. Ebû Cehil:
“–O hâlde neden onları yedirip açlıklarını gidermiyor?” diye sordu. Ebû Bekir -radıyallâhu anh-:
“–Allah Teâlâ bir kısım insanları fakirlikle, bir kısmını da zenginlikle imtihan eder. Fakirlere sabretmeyi, zenginlere de yedirmeyi emreder.” dedi.
Akıl ve mantığı, îmansızlığın zifiri karanlığına gömülmüş olan Ebû Cehil:
“–Vallâhi ey Ebû Bekir, sen olsa olsa büyük bir sapıklık içindesin. Sen sanıyor musun ki Allâh’ın bunları doyurmaya gücü yettiği hâlde bir şey vermiyor da onlara sen yemek yediriyorsun?” hezeyânını savurdu.
Bunun üzerine şu âyet-i kerîme nâzil oldu:
“Allâh’ın size rızık olarak verdiklerinden hayra sarf ediniz, denildiğinde, kâfirler mü’minlere dediler ki: Allâh’ın dilediği takdirde doyurabileceği kimseleri biz mi doyuracağız? Siz gerçekten apaçık bir sapıklık içindesiniz.” (Yâsîn, 47) (Kurtubî, XV, 26)
Ey insanlar! Birbirinize selâm veriniz, yemek yediriniz, insanlar uyurken geceleyin namaz kılınız. Böyle yaparsanız selâmetle cennete girersiniz.” buyurmuştur. (Tirmizî, Et`ime 45, Kıyâmet 42; İbn-i Mâce, İkâmet 174, Et’ime 1)
İki kişinin yiyeceği üç kişiye, üç kişinin yiyeceği de dört kişiye yeter.” (Buhârî, Et’ime, 11; Müslim, Eşribe, 178)
“Bir kişinin yiyeceği iki kişiye, iki kişinin yiyeceği dört kişiye, dört kişinin yiyeceği ise sekiz kişiye yeter.” (Müslim, Eşribe, 179-181)
Evet bize fakirleri,Bi çareleri, yolda kalmışları doyurmak emredilirken,Bizler ise, zenginleri doyurmaya, makam sahiplerini doyurmaya çalışıyoruz .
Doyurmak, sadece karnı değil her boyutu ile .
Kim zengin bir adama zenginliği için tevazu gösterirse, dininin üçte biri gider.”
Beyhaki
Durum,bundan ibaret düzelmemiz, ve çok dikkatli olmamız gerekiyor.
DUA İLE KALIN HOŞCA KALIN.