İslamiyet’in ilk yıllarıydı… Mekke müşrikleri başta Peygamber Efendimiz (asm) olmak üzere Müslümanlara müthiş işkence ve eziyette bulunuyorlardı. Hz. Yasir ve eşi Hz. Sümeyye, işkencelerle şehit edilmişti. Oğulları Ammar’ın başına demir maske geçirilmiş, vücudu kızgın demirle dağlanmıştı. Bilal-i Habeşi ve diğer Müslümanlar da dehşetli işkence görüyorlardı. İşte o günlerde sahabeler, Peygamber Efendimiz’e (asm) gelerek hallerini arz etti. Peygamber Efendimiz (asm) onlara şu cevabı verdi:
“Sizden önceki ümmetler içinde mü’min bir adam tutuklanır, onun için bir çukur kazılır ve o çukurun içine konulurdu. Sonra bir testere ile başından aşağı ikiye biçilir, eti ve kemiği demir tarak ile taranırdı. Fakat bütün bu yapılanlar yine de onu dininden döndüremezdi. Yemin ederim ki Allah, mutlaka bu dini hâkim kılacaktır. Öylesine ki yalnız başına bir atlı, Allah’tan ve sürüsüne kurt saldırmasından başka hiçbir şeyden endişe etmeksizin San’a’dan Hadramevt’e kadar emniyetle gidecektir. Ne var ki, siz sabırsızlanıyorsunuz.”
Peygamber Efendimiz’in (asm) buyurduğu gibi, geçmiş ümmetlerden zulüm gören taifelerden biri de “Uhdud Ashabı” idi. “Uhdud” uzun ve derin hendek demekti. Müslüman topluluk, kadın, çocuk, yaşlı denilmeden çok derin kazılan ve içine ateş yakılan bir hendeğe atılarak şehit edilmişlerdi. Buruc Sûresi’nde haber verilen bu hâdiseye âyetlerin meâli ışığında bakalım:
“… İçi yanan ateşle dolu hendeğe atılanlar (yakılarak) öldürüldü. Yakanlar da başlarına oturmuşlar, mü’minlere yapmakta oldukları işkenceyi temâşa ederlerdi.
“Onlardan ancak semâvat ve arzın mülkü kendisine ait azîz ve hamîd olan Allah’a îman ettikleri için intikam aldılar. Oysaki Allah, her şeyi görür.
“Şüphesiz inanmış erkeklere ve kadınlara fitne yoluyla işkence edip sonra tevbe de etmeyenlere cehennem azabı ve (orada) yanma azabı vardır.” (Burûc Sûresi / 4-10. âyet-i kerimeler)
Medine-i Münevvere Baskılı meâle göre bu işkenceyi yapanlar Yahudilerdi. Uhdud Ashabı ise Hz. İsa Aleyhisselam’ın tebliğ ettiği İslamiyet’e iman edenlerdi. Bir başka rivayete göre, bu “Uhdud Ashabı” hadis-i şerifte kıssası nakledilen imanlı gencin telkiniyle İslamiyet’i kabul eden topluluktu. Kâfir ve zalim kral, o imanlı genci öldürtmek için ne yaptıysa başarılı olamamış, genç, “Benim emredeceğim işi yapmadıkça sen beni öldüremezsin” demişti. O kral “Nedir o?” deyince o imanlı genç şöyle demişti:
“Ahaliyi geniş bir meydana topla. Beni de hurma kütüğüne bağla. Sonra okdanlığımdan bir ok al, onu yayın tam ortasına yerleştir. Sonra ‘Delikanlının Rabbi olan Allah’ın adıyla’ de ve oku at! Eğer bunu yaparsan beni öldürürsün.”
Hadisenin gerisini Peygamber Efendimiz’in (asm) anlatımıyla tâkip edelim:
“… Bunun üzerine padişah, halkı düz bir meydana topladı. Delikanlıyı hurma kütüğüne bağladı. Sonra delikanlının ok kabından bir ok aldı. Oku yayın ortasına koydu. ‘Delikanlının Rabbi olan Allah’ın ismiyle’ dedi ve oku attı. Ok, delikanlının şakağına rastladı. Delikanlı elini şakağına koydu ve öldü. Bunun üzerine ahali, ‘Delikanlının Rabbine iman ettik’ dediler. Sonra padişah çağrıldı. Ona:
“‘Korktuğun şeyi gördün mü? Vallahi korktuğun başına geldi, ahali iman etti’ dediler. Bunun üzerine (padişah) sokak başlarına hendekler açılmasını emretti; Hendekler alevlerle dolu idi. Padişah:
“‘Yeni dinden dönmeyen kimseleri zorla ateşe atın, yahut onları ateşe girmeye zorlayın’ dedi. Bu işler yapıldı. Nihayet elinde bir çocukla bir kadın geldi. Lakin biraz duraksadı. Sabi (çocuk) ona: ‘Anneciğim, dişini sık, sabret; zira sen hak üzerindesin dedi.”
İşte âyet-i kerimede ve hadis-i şerifte haber verilen bu “Uhdud Ashabı” Allahu Azimüşşan’ın kudretini ve azametini görmüş, sarsılmaz bir imana kavuşmuşlardı. Bu öylesine bir iman idi ki, ateşe atılmak bile onları inançlarından döndüremiyordu. Hikâyenin son kısmında anne ile çocuğunun durumu ve cevabı çok dikkat çekicidir. Tereddüt eden anneye çocuk, “Sen hak din üzeresin, korkma, endişe etme!” demek suretiyle teselli vermiştir.
Yahudilerin ve Amerika’nın Gazze’ye saldırısı esnasında bütün Gazze halkı, Uhdud Ashabı’nın sergilediği imanın benzerini sergilemiş ve “Uhdud”a dönüştürülen Gazze’de düşmana imanlı göğüslerini siper etmişlerdir.
Şimdi sıra hadis-i şerifte verilen müjdeye gelmiştir. Allah’ın izniyle bütün kâfirler ve münafıklar zelil olacak, İslamiyet ve Kur’an-ı Azimüşşan yeryüzüne hâkim olacaktır, inşallah. Ömrü olan görür…