Verdiğimiz Rahatsızlıktan Dolayı Özür Diliyoruz.
Gelişmiş ülkelerde çalışma alanlarında bir yöntem vardır.
Bu yöntem
1. Bu alana uygun yetkinlik, bilgi ve deneyime sahip mi?
Analizi, testleri. (Amca dayı selamı ile alınmıyorlar işe)
2. Alana girmeden önce bilgilendirme eğitimi toplantısı.
3. Alan aşıldığı zaman cezalandırılacağı bilgisi.
4. Bulunduğu alanda iyileştirme fikirleri sözlü, yazılı bildirimi ile haftalık, aylık ödüllendirilmeler.
İş geliştirme yöntemleri böyledir onlarda.
Ben Algida dondurma fabrikasında öğrendim bu disiplini. İlk iş alanımda sorun çözüm önerilerine sus denilirdi, Algida Dondurma fabrikasında ise, işe başlamadan önce disiplin olarak öğretilip, ödüllendirilirdi.
Sonrasında kendi KOSGEB desteği ile açtığım Konya Kurumsal Temizlik firmamda uyguladım bu yöntemi.
2004 ten beri kalite kontrolcü olmak, liseden beri kimya okumak, bulunduğumuz ortamda analiz yapma yeteneğimi, karakter yapıma da uygun olunca huy haline getirdim.
2015 ten beri Otizm hakkında aldığımız eğitimlerde öğrendiğimiz özet ilk bilgi, ÇOCUĞUNU ANALİZ ET, ona uygun, ailenin maddi ve diğer durumlarını da gözeterek uygun ortamlara teslim et.
İkinci en özet bilgi ise uyaran çoklu olan ortam temizliği ve bireyin yaşına ve performansına uygun eğitim ve terapi seçilmesi....
İki senedir Bursa /Osmangazi'de çocuğum adrese bağlı tanısına uygun olarak okula kaydı düştü ve eğitimlerine başladık.
Başladığımız günden itibaren analizler başladı. Okul alanı mükemmel hatta diyebilirim mi Türkiye'de örnek bir kurum var onla eş değer.
Çok gezdim, çok okudum. Çare için, gezen mi bilir okuyan mı sözüne şunu eklemek isterim.
Ne gezmek nede tek okumak yeterli. Gezmek örnek için iyi iken, okumak ise ifade ederken hata yapmamak için gerekli olduğunu öğrendim.
Çünkü günümüz dünyasında her sektörün farklı teknik terimleri var. Eğitimciler teknik terim ile ifade edicilerdir.
Bunu halkın okumayan kısmına özetle anlatma işi de bir görev.
Evet, okula geçelim yine. Okul mükemmel lâkin bu mükemmeliyet içerisinde ufak tefek eksikleri var.
2 senedir anlatmaya çalışıyorum ancak anlamalarına rağmen (tamamen olması mümkün değil ) 8-9 senelik bilgi, deneyim, tecrübe, eğitim ve gezerek analizi üç beş dakika özet isteyene yâda bir kaç saat toplantıda dinlemeyi bilmeyene nasıl anlatılabilir ki?
Anlamak, sormak, sorunlar ne diye not etmek yerine Sabredin!!!
Şikayet etmeyin!!!
Hep şikayet ediyorsunuz!!! diyenler de oldu.
Dinleyip iki bilgi alıp sistemi yönetirim zannedip ters dönenler de oldu. Fikirleri beğenip toplantı yapmak için saçma sapan mesaj atıp, davette bulunanlarda oldu.
İşini ehline vermeyip, hatalıları uyarmak, sorun çözmek yerine "Sistem bu Allah yardımcınız olsun." diyenler de oldu.
Yahu bunu yapanlar üç dört senede ülkemizde dört beş senedir mucize sonuçlar ile mezun veriyor diyoruz, isim beyan ediyoruz, destek alın diye yol haritası belirleyip kişilere ulaşıp randevu alıyoruz .
Neden...
Niçin...
Hangi saikle şehrin işini kolaylaştıracak yöntemleri sunuyoruz da hâlâ bizi yargılıyor, susturmaya, hatalı bulmaya çalışıyorlar.
Valilikten,
Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ve yardımcıları,
Milli Eğitim Müdürlüğü ve destek ekibi,
Belediye Engelli Şube Müdürleri ve Özel Kalemleri
okul binasını yapanların özel kalemleri,
Tübitak Engelli Çalıştayları yapan müdürler,
STK'lardan Özel Gereksinimli Bireylere Eğitim ve terapi verenlere ...
Hepsine ulaşıldı ancak ne hikmetse her defasında "SİSTEM BÖYLE, BİZDE BİLİYORUZ" diyenlerde var.
Otizm ne bu kadar sorumlular mı diyenlerde var.
Gazeteye yazdık, canlı yayınlar yaptık birde öyle anlatma yöntemini denedik ama anlamış değilim başka ülkede ödül verilir, biz de sustururlar....
İyileştirme için fikirlerin önemi anlaşılsa bile uygulama için maalesef hâlâ hareket eden yok.
O halde bu kadar çırpınmaya karşılık bizler de bırakır, hukuki yollar ile önce evladımıza sonra diğer bireylerin ailelerine yöntem öğren(t)iriz.
Devletimiz servis, okul, materyal, yemek, bez, ilaç, hekim, öğretmen, terapi desteği, ulaşım, ulaşım araçları ve vergi indirimi veriyor.
Sorarım size, bir devlet daha ne yapabilir?
Biz de hakkımız olanı kullanırken huzurlu olmak ve sorunları çözenler gibi sorunlarımızı çözülsün istiyoruz.
Yani hakkımızı.
Onlarda "BULDUĞUNUZA ŞÜKREDİN" diyor ve yönetmeliği kendine göre değiştirip hem parasını kazanıyor, hem de bizi zor durumda bırakıyor. Hem de korkutup, ürkütüp ne kadar az gelirlere yöntem buluyorlar....
Artık özür yok, rica yok, yöntem söyleme ve yazmada yok.
Hukuku süreçle devam etmek zamanı.
Ülkemizi geliştirecek olan tek şey sorunları çözmeyi başaranların ardına düşülüp, yöntem öğrenmek. Yoksa bin farklı eğitim modeli var lâkin ne hikmetse uygulamasını bilen az .
Onlar karışıklık yaşatanlar.
Biz özür diliyor,yöntem değiştiriyoruz.
Tülay Gürel
Özel Gereksinimli Bireyler Dernek Başkanı