Burhan BOZGEYİK


Yakın Tarihimizdeki Büyük Hatalar

..


Yakın Tarihimizdeki Büyük Hatalar

Bâğî Hareket Ordusunun Durdurulması

Koca Devletin Sonunu Getirdi..

Yakın Tarihimizde pek çok darbelere ve darbe teşebbüslerine şâhit olduk. 31 Mart Vak’ası, Hareket Ordusunun İstanbul’a girmesi, 27 Mayıs 1960 İhtilali, Talat Aydemir’in iki defa ihtilal teşebbüsü, 12 Mart 1971 Muhtırası, 12 Eylül 1980 ihtilali, 28 Şubat Post Modern Darbesi, 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsü… Bunlar içerisinde darbesi en korkunç olanı Hareket Ordusunun karıştığı darbedir. Bu darbe domino etkisi yapmış, evvela Osmanlı Devleti bünyesindeki 10 ülke, ardından da koca Osmanlı Devleti ve ardından da Hilafet Müessesesi kaybedilmiştir.

Biz bu yazımızda Hareket ordusunun başrollerde gözüktüğü darbeyi hülasa olarak hikaye edeceğiz. Asıl üzerinde durmak isteğimiz konu, bu darbe esnasında yapılan çok büyük hatadır.

Şimdi önce bu darbenin “bahanesi” olan 31 Mart Vak’asına gidelim. Rumî takvime göre, 31 Mart 1325 (1909)’da sözde bir ayaklanma başlamıştı. Gerçekte bu da İngilizlerin ve masonların kontrolünde olan bir tiyatro idi. Maksat, Sultan 2. Abdülhamid’i devirmek ve hilafet müessesesini ortadan kaldırmaktı. Biz bu konuyu yazılarımızda ve kitaplarımızda işlediğimiz için teferruata girmeyeceğiz. Şu kadarını söyleyelim; 2. Meşrutiyetin ilan edildiği 23 Temmuz 1908 tarihinden itibaren iktidarı kontrol eden İktidar ve Terakki Cemiyetine karşı halk içinde birtakım tepkiler doğmaya başlamıştı. Bu tepkilerin artması neticesinde İttihat ve Terakkiciler, daha doğrusu onları da yöneten İngiltere ve mason komitesi bir plan yaptı. Önce İstanbul’da bir ayaklanma çıkartılacak, daha sonra Hareket Ordusu devreye girerek İstanbul’a girecek ve idareyi tamamen ele alacaklardı. Bunun için gerekli hazırlıklar yapılmıştı. Selanik’te Osmanlı Devletine ait birlikler vardı. Bunların kumandanları İttihat ve Terakkici idiler. Ancak bu birlikler çok yetersizdi. Bunun için şöyle bir organizasyona gittiler. Dağlardaki Bulgar, Rum, Sırp, Arnavut, Makedon eşkiyalarına haber salındı. Affedilecekleri ve İstanbul’a girince yağma yapmalarına izin verileceği söylendi. Bu ipten kazıktan kurtulma vahşiler sürüsü Selanik’te toplandı. Bunlara Yahudiler de gönüllü olarak katıldı. (Bu güruh Çanakkale savaşına da katılacak ve bize karşı savaşacaklardı. Bunlar, Osmanlı devleti aleyhine her hareketin kendi işlerine yarayacağını çok iyi biliyorlardı.) Bu çapulcular ordusu 13 Nisan 1909’da Mahmut Şevket Paşa kumandasında Selanik’ten yola çıktı ve İstanbul’a doğru ilerlemeye başladı. Şimdi burada bu gelişmeyi donduruyoruz ve yakın tarihimizdeki bu büyük hatanın ne olduğunu söylüyoruz:

Bu Hareket ordusu aslında bir bâğiler ordusuydu. Bâğî demek, isyancı demekti. Meşru devlet başkanına silahla karşı koymaya, isyan etmeye kalkışanlara “bâğî” denir. Bu bir fıkıh terimidir ve sahih kitaplarda çok geniş bilgi verilmiştir. Fıkıh kitaplarında yazılanlara göre; devlete ve devlet başkanına isyan yalnızca fikir sahasında kalırsa ve bunlar silaha sarılmazsa bunlar yakalanınca tazir (hapis) cezası verilir. Ebu Hanife Hazretlerine göre bu tazir cezası, ölüm cezası da olabilir.

Hucurat Suresi 9. Âyet-i kerimeye meâlen bakalım:

“Eğer mü’minlerden iki gurup birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin. Şayet biri ötekine saldırırsa, Allah’ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran tarafla savaşın. Eğer dönerse artık aralarını adaletle düzeltin ve (her işte) adaletli davranın. Şüphesiz ki Allah, âdil davrananları sever.”

Bu âyet-i kerimeye ve konuyla ilgili pek çok hadis-i şeriflere göre, bâğîlerle yapılacak savaş, cihat mahiyetindedir ve Müslümanlar için bu cihada katılmak bir vazifedir. Bâğiler çatışma anında öldürülebilir. Yakalanınca tazir cezası da verilir. Ebu Hanife Hazretlerine göre bu tazir cezası ölüm cezası da olabilir. İsyanın bastırılması sırasında, asileri öldürmek caizdir. Ciddi zarar vermişlerse ve adam öldürmüşlerse cezaları ölüm cezasıdır.

İlim sahibi olan Sultan Abdülhamid’in bunları bilmemesi mümkün değildir. Ayrıca hafiye teşkilatı vasıtasıyla geniş bilgi almış olması gerekir. Bu hareket ordusunun kimlerden teşekkül ettiği, gayelerinin ne olduğu, bu hareketin neticesinin ne olacağını bilmiş olması gerekirdi. Korkunç neticelere sebep olacak böylesine çapulcular ordusunun en geç Edirne’de durdurulması gerekirdi. Devletin bunu yapacak gücü vardı. 93 harbine rağmen hâlâ elde çok güçlü bir ordu, güçlü bir donanma vardı. Öte yandan halk ta organize edilebilirdi. Maalesef Sultan Abdulhamid bunları yapmadı. Yalnızca bu hareket ordusunu geri dönmeye ikna etmek için bir heyet gönderdi. Bu heyet şu isimlerden müteşekkildi: Tophana-i Âmire Nazırı Ferik Hurşit Paşa, Erkanı Harp Mirlivası Memduh Paşa, Halep Mebusu Nâfi Paşa, Üsküp Mebusu Said Efendi, Rize Mebusu Ahmed Bey, ve Ders Vekili Halis Efendi. Bu heyet darbeyi kafaya koymuş olanları ikna için Çatalca’ya gitti. Bâğileri İstanbul’a girmemeye ikna edemediler. Yalnızca ilerlemeyi birkaç gün geciktirdiler.

Sultan Abdülhamit, İstanbul’daki birliklerle, deniz kuvvetlerindeki askerlerle bu hareket ordusunu İstanbul önlerinde perişan edebilirdi. Ancak ileri görüşlülüğü çokça mathedilen bu idareci bunu yapmadı. “Aç canavara sevgi beslenilmez. Gelir sizi parçalar, sonra da dişinin tırnağının kirasını ister” hikmetli sözünü de hatırlamadı.

Hareket ordusu ilerlemeye devam ederek 19 Nisan’da Yeşilköy’ü, 20 Nisan’da Bakırköy’ü işgal etti. 22 Nisan gecesi Davutpaşa kışlası, Harbiye Nezareti, Topçu kışlası, Taşkışla ele geçirildi. Buralarda kısa süreli çatışmalar oldu. Son olarak 24 Nisan günü Yıldız Sarayı işgal edilerek darbe tamamlandı. İşgal ordusunun Yıldız Sarayını yağmalaması pek çok kitapta genişçe yer almıştır.

Neticede ne oldu. İttihat Terakki Komitesi ipleri bütünüyle ele geçirdi. Sultan Abdülhamid 27 Nisan 1909’da hal’edildi [tahttan indirildi]. Hemen o gece ailesiyle birlikte bir trenle Selanik’e gönderildi. Yanına şahsi eşyalarını almasına bile izin verilmemişti. Hal’edildiğini bildiren heyet üyeleri enteresandı: Âyandan Ermeni Aram, Bahriye Feriki Laz Arif Hikmet, Selanik Mebusu Yahudi Karasu ve Draç Mebusu Arnavut Esat Toptani…

Abdulhamid Han devrildikten sonra İttihatçıların basiretsizliği, ya da bilinçli hainliği neticesinde Balkan ülkeleri birleşerek Osmanlı Devletine Harp ilan ettiler. Ardından Devleti Birinci Dünya savaşına soktular. Neticede devlet 6 ülke daha kaybetti. Daha sonra da Osmanlı Devleti şehit edildi ve tarihin şerefli sayfalarındaki yerini aldı.

Gelelim kıssadan hisseye: Koca devlet bâğilere haddini bildirmeyince devlet yok oldu. Sadece Balkan Harbinde on binlerce kardeşimiz zalim çapulcular tarafından koyun boğazlanır gibi boğazlandı. O günden sonra yüzümüz gülmedi. Neler olduğunu hatırlayınız…

Ah Sultan Abdülhamid ah! Şu senin yersiz şefkatin yok mu?! Bak başımıza ne işler açtı…

YENİ DOLANDIRICILIK SİSTEMİ!

VARİL PATLADI..1 ÖLÜ

BIÇAKLI KAVGADA ÖLÜ SAYISI 2'YE YÜKSELDİ.

FETÖ YENİDEN YAPILANIYOR

ARALAMAYA GİTTİ CANINDAN OLDU.

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.GALATASARAY A.Ş. 7 7 0 0 17 21
2.FENERBAHÇE A.Ş. 7 4 0 3 7 15
3.TRABZONSPOR A.Ş. 7 4 1 2 3 14
4.GÖZTEPE A.Ş. 7 3 0 4 8 13
5.BEŞİKTAŞ A.Ş. 6 4 2 0 3 12
6.SAMSUNSPOR A.Ş. 7 3 1 3 2 12
7.GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ A.Ş. 7 3 2 2 -2 11
8.TÜMOSAN KONYASPOR 6 3 2 1 4 10
9.HESAP.COM ANTALYASPOR 7 3 3 1 -1 10
10.CORENDON ALANYASPOR 7 2 2 3 1 9
11.KASIMPAŞA A.Ş. 7 2 3 2 -1 8
12.RAMS BAŞAKŞEHİR FUTBOL KULÜBÜ 6 1 2 3 0 6
13.ÇAYKUR RİZESPOR A.Ş. 6 1 3 2 -5 5
14.İKAS EYÜPSPOR 7 1 4 2 -6 5
15.ZECORNER KAYSERİSPOR 7 0 2 5 -8 5
16.GENÇLERBİRLİĞİ 7 1 5 1 -5 4
17.MISIRLI.COM.TR FATİH KARAGÜMRÜK 7 1 6 0 -9 3
18.KOCAELİSPOR 7 0 5 2 -8 2

YAZARLAR