“Yol Varsa Budur, Bilmiyorum Başka Çıkar Yol” (18)
En Büyük Şeref: Rabbimize Kulluk ve İbadet (4)
Cihad
Bir Mü’min için en değerli, en şerefli ibadetlerden biri de “cihad”dır. Cihad, Allahu Azimüşşan’a kulluğun zirvesidir. Cihadın ehemmiyetini Kur’an-ı Kerim’de sık tekrar edilişinden de öğrenmekteyiz. 350’den fazla âyet-i kerimede cihad emredilmektedir.
Sevgili Peygamberimiz (asm) bizzat cihad ederek te bu ibadetin nasıl yapılacağını göstermiş ve ümmete örnek olmuştur. 27 defa ordunun önünde “Başkumandan” olarak cihada çıkmış, devlet başkanı olarak ta 47 seriyye hazırlayıp cihada sevk etmiştir.
Cihad bütün Peygamberler zamanında da farzdı. Hz. Musa (as)’ın, Hz. Yuşa (as)’ın, Hz. Davud (as)’ın savaşları dillere destandır. Hz. Süleyman (as) zamanında yapılan cihadlarla İslamiyet bütün dünyaya hâkim olmuştur. Yemenli kumandan Hz. Zülkarneyn zamanında da İslamiyet yeryüzüne hâkim olmuştur. Kur’an-ı Kerim’de İslam’ın namlı kumandanlarından Talut’un maceraları anlatılır.
Cihad’ın asıl gayesi; ne toprak zaptetmek, ne haraç almak, ne cizye almak, ne de ganimet almaktır. Cihadın asıl gayesi, Allahu Azimüşşan’ın hükümlerini ve İslamiyyeti yeryüzüne hâkim kılmaktır. Kâinat gibi bu dünya da Allah’ın mülküdür. Hem bu dünya mülkünün, hem âhiret mülkünün hakîki sahibi Allahu Teâlâ’dır. Ne var ki zaman zaman, Allah’a inanmayan kâfirler ve zorbalar, “Bu mülkün hâkimi biziz!” diyerek küstahlaşmakta, Allah’ın hükümlerini ortadan kaldırmaya çalışmakta ve ele geçirdikleri topraklarda kendi keyfi kanunlarını uygulamaya koymaktadırlar. İşte cihada inanmış mücahidler, bu gasbı ve zorbalığı ortadan kaldırmaya çalışmaktadırlar.
İnsanın bir evi veya arazisi olsa, bir zorba çıkıp o kişinin emlakini hod be hod gasbetmeye çalışsa ne yaparsınız? Sevgili Peygamberimiz (asm) böyle bir soru üzerine o zâlim gasıpla veya hırsızla mücadele etmeyi emir buyurmaktadır. Bu mücadele esnasın öldürülen şehid olacak, gasıp ise öldürülürse cehenneme gidecektir. İşte şahsî mülk için bu şekilde mücadele edildiği gibi Allah’ın mülkü için de mücadele etmek böyledir. Şimdi cihadla ilgili pek çok âyet-i kerimeden üç tanesine meâlen bakalım:
“Hoşunuza gitmediği halde savaş size yazıldı [farz kılındı]. Sizin için daha hayırlı olduğu halde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu halde bir şeyi sevmeniz de mümkündür. Allah bilir, halbuki siz bilmezsiniz.” (Bakara Suresi / 216)
“(Ey mü’minler!) Gerek hafif, gerek ağır olarak hep birlikte savaşa çıkın, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edin. Eğer anlıyorsanız, bu sizin için daha hayırlıdır.” (Tevbe Suresi / 41)
“Ey Peygamber! Kâfirler ve münâfıklarla savaş, onlara karşı sert davran. Onların varacağı yer cehennemdir. O gidilecek yer ne kötüdür!” (Tahrim Suresi / 9)
Şimdi de cihadla ilgili pek çok hadis-i şeriften üç tanesine teberrüken bakalım:
“Ebu Said Hudri (ra) rivayet ediyor.
“Resulullah’a (sav); ‘insanların en faziletlisi kimdir?’ diye soruldu. O da şöyle buyurdu: “Canı ve malı ile Allah yolunda cihad eden kimsedir.”
“İslâm’ın en üst zirvesi cihaddır. Ona ancak insanların en faziletlisi ulaşır.”
“Bir kavim cihadı terk ederse Allah kendilerine mutlaka umumi bir azap verir.”
Cihad eden, ya şehid olur, ya da gâzi. Bunlardan şehitlik, Peygamberlikten sonra en üstün derecedir. Rabbimiz, şehitler için Kur’an-ı Kerim’de meâlen şöyle buyurmaktadır:
“Allah yolunda öldürülenlere (şehitlere) ‘ölüler’ demeyin. Bilâkis onlar diridirler, lâkin siz onu hissedemez, anlayamazsınız.” (Bakara Suresi / 154)
Şehitlikle ilgili pek çok hadis-i şeriften birine bakalım:
“Hiç kimse Cennete girdikten sonra, yeryüzünde bulunan her şey kendisine verilse bile dünyaya dönmek istemez. Yalnız şehit, şehitliğin ne kadar üstün derecesi olduğunu gördüğünden dolayı dünyaya dönüp on defa üst üste şehit olmak ister.”
Cihad, farz-ı kifaye ve farz-ı ayn olmak üzere ikiye ayrılır. Farz-ı kifaye olan cihadı İslam devleti ve halife ilan eder. Tarih boyunca İslam devletleri, Allah’ın dinini hâkim kılmak için cihad ilan etmişlerdir. Hz. Ömer’in hilafeti zamanında Anadolu’muzun 20 misli büyüklüğünde toprak parçası ve 750 büyük şehir fethedilmiş ve 750 de yeni şehir kurulmuştur. Pek çok İslam devleti cihad farizasını yerine getirmiştir. Endülüs Emevi Devleti, İspanya’nın tamamını ve Fransa’nın bir kısmını fethetmiş ve 750 sene o topraklarda hükmetmiştir. Selçuklu ve Osmanlı Devletleri cihad etmeleriyle meşhur olmuştur. Osmanlı Devleti üç kıtada onlarca devleti fethetmiştir. Osmanlı’nın terekesinden 60 devlet çıkmıştır.
Farz-ı Ayn olan cihad: Küffâr bir İslam beldesine saldırdığında o vakit cihat yediden yetmişe her Müslümana farz olur. Şayet o belde ahalisi küffara karşı koyacak güçte değilse o vakit cihat, bütün Müslümanlara farz-ı ayn olur.
Tarih boyunca Müslüman ebeveynler, çocuklarını bir mücahit olarak yetiştirmiş, onları elleriyle cihada yollamışlardır. Çanakkale Savaşı ve Kurtuluş Savaşı sırasında analar savaşa giden yavrularının saçına ve ellerine kına yakmıştır. Bu, kurbanlıklara yapılanların benzeridir. “Allah yolunda kurban olmanın” sembolüdür. Analar çocuklarını,” Yavrum ya şehit ol, ya gazi” diye büyütmüşlerdir.
Çocuklar çok küçük yaşlardan itibaren savaş eğitimi almaktaydılar. Üsame b. Zed hazretleri 18 yaşında bizzat Peygamber Efendimiz (asm) tarafından büyük bir İslam ordusuna kumandan tayin edilmiştir. Fatih Sultan Mehmed, 21 yaşında İstanbul’u fethetmiştir.
Her Müslüman cihad eğitimi almalıdır. Hanımlar da buna dahildir. Selçuklu ve Osmanlı devrinde hanımlar aynı zamanda birer mücahide olarak yetiştirilmekte, ata binmekte, ok atmakta, kılıç kullanmakta idiler. Birinci dünya savaşında işgal edilen topraklarda düşmanların hanımlara yaptıkları iğrençlikler hatırlandığında, bu cihad eğitiminin ehemmiyeti anlaşılır.
Kâfirler, kendileri yıllardır İslam ülkelerini işgal edip milyonlarca Müslümanı katlederken, kadınlara tecavüz ederken, başta petrol olmak üzere mal varlıklarını yağmalarken, Müslümanların kendilerine karşı çıkmaması için cihad hakikatını unutturmaya çalışmakta, ulamai’s sû’a helikopterlerle dolarlar taşıyıp, onlara cihadı inkar ettirmek karşılığında dağıtmakta, kendileri “Savaş Bakanlığı” kurarken, Müslümanlara şerefli bir hayat yolunu açan cihadı inkar ettirmeye veya unutturmaya çalışmaktadırlar.
Müslümanların izzeti ve şerefi cihad hakikatına sarılmaktadır. Bu topraklarda yaşayanlar, bin yıl İ’la-yı kelimetullah için cihad etmiş, evlatlarına, şanlı ve şerefli bir tarih miras bırakmıştır. Şimdi sıra torunlarındadır.
@öne çıkar

