“Yol Varsa Budur, Bilmiyorum Başka Çıkar Yol” (2)
Biz bu dünyaya imtihan için gönderilmişiz. Ebedî hayatta Cennet yurdunu hak edebilmek için, bu dünya imtihanını yüz akıyla vermek gerek. Bunun için evvelen, geçen yazımızda da belirttiğimiz gibi Rabbimizi mükemmel şekilde tanımamız gerek. Saniyen, Rabbimiz bu imtihanı rahatça vermemiz için Kur’an-ı Azimüşşan’ı inzal buyurmuş. 100 suhuf ile 3 kitapta ne varsa Kur’an’ımızda var. Biz bütün suhufların ve kitapların aslına iman ederiz. Şunu da biliriz ki, o kitaplar tahrif edilmiş ve hükümleri Kur’an’ın inzal oluşuyla nesholmuştur. Kur’an-ı Kerim’in hükmü ise kıyamete kadar bâkidir.
Kur’an-ı Kerim, Tevhid, Nübüvvet, haşir ve adalet olmak üzere dört esası muhtevidir. Bir Anayasadır. Bütün beşerin dünya ve âhiret saadetini kazanmasının yollarını göstermiştir.
Kur’an’ımızı bize en mükemmel şekilde anlatan ve ders veren Resûl-i Ekrem Efendimizdir (asm). Resulullah yaşayan Kur’an’dır. Bütün peygamberlerin peygamberidir. O mükemmel bir ahlak üzere yaratılmıştır. O’nun ahlakı Kur’an’dır.
Hz. Âdem Aleyhisselam dahil, Rabbimizin bütün Peygamberlere ve bütün Mü’minlere ilk emri devlet kurmaktır. 124 bin Peygamberin tebliğ ettiği dinin adı İslâmiyet’tir. Allahu Azimüşşan, İslamiyetsiz devleti, devletsiz İslamiyet’i kabul etmemektedir. İşte Kâinatın Efendisi olan sevgili Peygamberimiz (asm) mükemmel ve muhteşem İslam devletinin temelini atmış, bu muhteşem devletin temelinin adalet olduğunu beyan buyurmuştur.
Bütün kainat gibi bu dünya da Allah’ın mülküdür. Bu mülkte Allah’ın hükümleri hâkim olmalıdır. Ne var ki, tarih boyunca, Nemrut, Firavun, Calut gibi bazı kimseler, kendi kafalarına göre hükümler koyup, insanları bu zulüm hükümleriyle yönetmeye kalkışmışlardır. Bunun neticesi insanlar perişan bir hayat yaşamaya başlamışlardır. İşte en başta Peygamberler ve peygamber yolunu tâkip edenler, bu zalimlerle mücahede etmişlerdir. Kur’an-ı Kerim’de 350’den fazla cihat âyeti vardır. Bu âyetlerin hükmünce amel eden en mükemmel örnek Peygamber Efendimizdir (asm). 27 defa başkumandan olarak İslam ordusunun başında gazaya çıkmış, 47 tane de seriyye göndermiştir. Sonraki devrelerde Hulâfa-i Râşidin cihad kılıcını kuşanmış, İslamiyet’in şevketi milyonlarca kilometrekarelik bir sahaya erişmiştir. Pek çok İslam devleti, Allah’ın hükümlerini hâkim kılmak için sefer tertiplemiş, nice ülkeler fethedilmiştir.
Peygamber Efendimiz, hayatın her safhasında bize mükemmel bir örnektir. Devlet hayatında, aile hayatında, iffette, şecaatte, muâmelatta, akrabalık hukukunda, kardeşlik hukukunda…
Biz Müslümanlar, sözlerimizde davranışlarımızda, muâmelelerimizde Peygamber Efendimizi (sam) örnek almalıyız. Bunun için de bol bol hadis-i şerif okumalı, Peygamberimizin izini adım adım takip eden sahabeler efendimizin yaşayışlarını öğrenmeli ve onları kendimize örnek almalıyız.
Kur’an-ı Kerim’in hükümlerine ve Peygamber Efendimizin (asm) pâk sünnet-i seniyyesine aykırı sözler, davranışlar, icraatlar ise bid’attır, dalâlettir. Bid’at yolunda yürüyenlerin sonu ise ateştir.
Necm Suresi 3. ve 4. âyet-i kerimelere meâlen bakalım:
“O kötü arzularına göre de konuşmaz. / O (nun konuşması,) kendisine vahyedilenden başkası değildir.”
Peygamber Efendimize (asm) hüküm va’zetme selahiyetini bizzat Rabbimiz (cc) vermiştir. Bu bakımdan beşerî hukukta ve amme hukukunda temel kanunlardan biri, Sünnet-i seniyyedir. İcma-ı ümmet ve kıyas-ı fukaha ise, Kur’an ve sünnete dayanılarak çıkarılan hükümlerdir. Eskiden bu dört şer’i delili ve mezheplerin içtihatlarını bilenler müftü yapılırdı. (Şimdi uygulama ve kriter nedir, bilmiyorum)
Biz Müslümanlar, temel farzları ve temel fıkhî hükümleri bilmeliyiz. Namaz, oruç, hac, zekat ve diğer temel farzları bilmeliyiz. Zengin olanların, zekatlarını nasıl ve kimlere vereceğini bilmesi de farzdır. Hacca gidenlerin, haccın temel esaslarını bilmesi de farzdır. Cihadın esaslarını bilmek farzdır.
İnsanlar, dünyevî işleri ve bir meslek sahibi olmak için lüzumlu bilgileri öğreniyor. Biz Müslümanlar, hem bu dünyada huzurlu ve helal dairesinde yaşamamız için, hem ebedî saadeti elde etmek için bilgiler edinmeli, bilmediğimiz hususları âlimlere danışmalıyız.
Yalnızca mirasla ilgili 1500’den fazla hüküm vardır. Bu hükümleri de erbabı bilir. Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıptır. Hele dinimizin temel hükümlerini öğrenmemek hem ayıp, hem çok büyük ziyankârlıktır.

