“Yol Varsa Budur, Bilmiyorum Başka Çıkar Yol” (20)
Çocuk Terbiyesi
Bir anne-babamın en mühim vazifesi çocuklarını güzel bir terbiye altında yetiştirmektir. Ebeveynler çocuklarını ayağına taş dokunmasına, parmaklarına diken batmasına razı olmazlar. Bu şekilde şefkatli olan ebeveynler, çocuklarının ateşte yanmasına razı olur mu? Hele cehennem ateşinde… İşte anne-baba bunu önlemek için gayret göstermeli, çocuklarını cehennem ateşinden sakınmalı, cehennemlik fiillere karşı ikaz edip ona göre yetiştirmelidir.
Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz mealen şöyle buyurmaktadır:
“Ey îman edenler! Kendinizi ve ailenizi (çoluk çocuğunuzu) ateşten koruyun. O ateşin yakıtı insanlar ve taşlardır. Başında ise Allah’ın emrine karşı gelmeyen ve verilen emri yerine getiren haşin ve şiddetli melekler vardır.” (Tahrim Sûresi / 6)
Anne babanın çocuk terbiyesinde rolü büyüktür. Sevgili Peygamberimiz (asm) bir hadis-i şerifte bu hususa şu şekilde işaret etmektedir:
“Her doğan İslâm fıtratı üzere doğar. Eğer anne ve babası Müslümansa Müslüman, Yahudi ve Hıristiyansa Yahudi ve Hıristiyan olur.”
Çocuk terbiyesi ile ilgili bazı hadis-i şeriflere bakalım;
“Hiçbir baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir şey bağışlayamaz.” (Tergib ve Terhib, c.4/ 255-2)
“Allah’a yemin ederim ki, bir adamın çocuğunu terbiye etmesi kendisi için kilolarca tasaddukta bulunmasından daha hayırlıdır.” (age, c.4 / 254-1
“Çocuklarınıza ikramda bulununuz ve onları güzel terbiye ediniz.” (age, c.4/ 255-3)
“Çocuğa yedi yaşında namazı öğretin ve on yaşına geldiğinde, icap ederse döğün.” (Ramûz, c.2 / 317-1)
“Bir adam yoktur ki, çocuğuna Kur’an öğretsin de Kıyamette kendisine insanların görmediği taçlar ve hulleler giydirilmiş olmasın.” (age, c.2 / 382-13)
İçinde bulunduğumuz zaman, Deccaliyet ve Süfyaniyet asrıdır. Yani bütün Peygamberlerin şerrinden Allah’a sığındıkları bir zaman dilimi. Böylesine bir zamanda ana-babanın çocuğu üzerindeki tesiri yüzde 5 bile değildir. Okul, ders kitapları, internet, televizyon, akıllı telefon, tablet, filmler, dizi filmler, tiyatro, dans, moda, sosyal medya, sokak, kültürel dezenformasyon, 25. Kare (Subliminal mesajlar), say sayabildiğin kadar. Anne-baba ne yapsın.
Yıllar önce tek parti devrinde okullarda okutulan ders kitapları üzerinde bir araştırma yapmış ve bunu “Neler Okuttular?” başlığı altında Yakın Tarih Ansiklopedisi’nde neşretmiştim. O kitaplar, yaklaşık 25 sene okullarda okutuldu. Tevhid inancının inkar edildiği, İslâmî değerlerin yok sayıldığı, Peygamber Efendimize hakaretler edildiği o kitaplarla yetişen neslin halini düşünün. Yine tek parti devrinde 1949’da ABD ile yapılan eğitim anlaşması ile (Fulbright Eğitim Komisyonu) ilk okuldan üniversite son sınıfa kadar bütün müfredat ve temel eğitim programı bu komisyonun inisiyatifine verildi. (O anlaşma hâlâ yürürlüktedir maalesef)
Buyrun bakalım! Çocuk ne yapsın! Ana-baba ne yapsın!... Lozan Anlaşmasına göre (Madde: 37-44) ülkemizde yaşayan Hıristiyan ve Yahudi vatandaşlar, ana okulundan üniversite son sınıfa kadar kendi çocuklarını kendi inançlarına göre yetiştirebilecektir. Bunun aksine bir karar alınamaz. Peki Müslümanlar için böyle bir hüküm var mı? Yok! Geçmişte Müslümanların çocuklarına Kur’an öğretmeleri bile yasaktı.
Müslümanlar için çocuk terbiyesi denilince örnek model Peygamber Efendimizdir (asm). Bu kâinatın Sahibi olan Allahu Azimüşşan, Peygamber Efendimizi en güzel bir ahlak üzerine yaratmıştır. Peygamber Efendimiz de, hem sözleriyle, hem davranışlarıyla, hem de yaşayan Kur’an oluşuyla bütün insanlığa örnek olmuştur. Peki ülkemizde Müslüman çocuklar “Ahlaken Peygamber Efendimize benzeyecek şekilde yetiştirilebiliyor mu?” Ne gezer. İşte bu noktada, Cenab-ı Hakkın bütün Peygamberlere ve Peygamber yolunu takip edenlere devlet kurma emrinin hikmeti ortaya çıkmaktadır. Devletin yönlendirmesi ve etkisi olmadan Cennete gitmek öyle kolay değildir. Devletin çocuk terbiyesindeki tesiri ile ana babanın tesiri mukayese bile edilemez. Devlet isterse Müslüman çocuklarının İslam ahlakı üzerine yetiştirilmesini sağlayabilir. Yine isterse Müslüman çocuklarını bütün gayr-ı İslâmî sapkınlıklardan, etkinliklerden, davranışlardan ve yaşayışlardan koruyabilir.
Koronavirüs hâdisesini hepimiz yaşadık. Devletin verdiği kararlarla; herkes maske takmak mecburiyetinde bırakıldı. Aylarca camilere gidilemedi. Cuma namazlar kılınamadı. Bayram namazı bile kılınamadı. Aşı vurulmayanlar seyahat edemedi. İşyerleri kapalı kaldı.
Bu örnekten yola çıkılarak, devlet bir emirle sokaklarda iç çamaşırı ile, yatak kıyafetleri ile dolaşılmasını, halka açık yerlerde ahlaksızca davranışlar sergilenmesini, filmlerde ve medyada müstehcenliğin ve ahlaksızlığın, zararlı alışkanlıkların özendirilmesini yasaklayamaz mı? Elbette yasaklar. Buna gücü vardır.
Günümüzde bütün dedeler ve nineler torunlarının, analar ve babalar çocuklarının güzel yetiştirilmediğinden ve âciz duruma düştüklerinden şikayetçidirler.
En doğrusu, biz halimizi Rabbimize arz edelim be dilekçemizi verelim. Müsebbibü’l esbâb O’dur. Allahu Azimüşşan, tez vakitte, halimizi anlayacak bir idareyi nasip eylesin.
