Bu yazının 4Temmuz 2025 tarihinde çıkması gerekiyordu. Ancak gazete koymadı. Nasip buraya imiş. Ya Bismillah...
Bu Devran Değişecek
Nice zamandan beri dünyanın “başrol oyuncusu” Ben-i İsrail… “Ali kıran baş kesen!” rollerinde… Bu role 2500 yıldır hazırlanmış. Kabul edelim. Rolünü güzel oynuyor. “İnsanlık tarihinin gelmiş geçmiş en zalimi ben olacağım! Sezar, Kaligula, Neron, Cengiz elime su dökemeyecek!” diyor. Haklı da… Yaptıklarıyla bütün zalimleri gölgede bıraktı.
Ben-i İsrail’in hesaba katmadığı husus, bu yaptıklarının da beşer tarihindeki imtihanlardan biri olduğu ve bu devranın da değişeceği gerçeği… Cenab-ı Hak, imtihan gereği büyük Şeytana kıyamete kadar yaşama hakkı vermiş. O da şımarık şımarık yaşamaya, insanları kandırmaya devam ediyor. Cenab-ı Hak yine imtihan gereği, insana nefis vermiş, zaman içerisinde zalimlerin tasallutuna müsaade etmiş, vakti geldiğinde de nice zalimleri kahr u perişan etmiş.
Bu dünya imtihan dünyası. Bazen iyiler galip gelmiş, bazen da kötüler. Bazen de mazlumlar, zâlimlerden intikam alındığını görmeden dünyadan göçüp gitmişler. O mazlumlar Haşir Meydanındaki mahkemede zalimlerin yakasına yapışacaklar. Vay o zaman zalimlerin başına geleceklere bakın!..
Rabbimiz, Âl-i İmran Suresi’nin 140. âyet-i kerimesinde, insanlık tarihindeki bu değişik halleri hatırlatmakta ve yaşanılanlardan ibret almamızı ihtar buyurmakta. Buyrun bu âyet-i kerimeye meâlen bakalım:
“Eğer siz (Uhud’da) bir acıya uğradınızsa, (Bedir’de de düşman olan) o kavim aynı acıya uğramıştır. İşte böylece biz, zafer günlerini insanların kâh bir kesimine, kâh diğer kesimine nasip ederiz. Tâ ki Allah, îman edenleri ortaya çıkarsın ve aranızda şâhitler edinsin. Allah zâlimleri sevmez.”
Tarihe bu âyet-i kerime ışığında baktığımızda, Kader-i İlahinin tecellisinde nice sırların bulunduğunu görürüz. Onun için atalarımız, “Ne oldum dememeli, ne olacağım demeli!” demiş. “Muhteşem Osmanlı Devleti’nin Mülkleri” başlıklı yazımızda belirtmiştik. Osmanlı Devleti bir zamanlar 60 küsur devleti hakimiyetine almıştı. Nice devletten de haraç alıyordu. Peki ne oldu? O koca devletin yerinde yeller esiyor.
Endülüs Emevi Devletini hatırlayın. Bugün İspanya’nın tamamına, Fransa’nın bir kısmına hükmetmiş. Hem de yaklaşık 750 yıl. Peki şimdi o devletten geriye ne kaldı? Yaptırdıkları bazı binalar. Onlar da galip gelenlerin şımarık bir seyrangâhı olmuş…
Osmanlı Devleti, Endülüs Emevi Devleti gibi nice devletler gelip geçmiş. Etiler, Sümerler, Persler, Roma Devleti, Bizans İmparatorluğu, Emevi, Abbasi, Akkoyunlu, Altın Orda devletleri… Say sayabildiği kadar. Onlarca, yüzlerce devlet. Hani şimdi nerdeler?..
Gazze’yi vuran, İran’a saldıran, “dünyanın efendisi benim!” deyip şımardıkça şımaran Ben-i İsrail bütün bu yazdıklarımızı hatırlasın. Futbol müsabakası iki devre, boks maçı bazen 15 raunttur. Spor karşılaşmaları tabiriyle söyleyecek olursak, bu devrenin ve bu raundun galibi Ben-i İsrail’dir. Ancak, “müsabaka” henüz bitmedi. Rabbimizin emirlerini hak sözlerle tebliğ eden, Kâinatın Efendisinin (asm) Ben-i İsrail’le ilgili söyledikleri henüz tahakkuk etmedi. O hadis-i Şerifi bir kere daha hatırlayalım:
“Müslümanlarla Yahudiler çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Yahudi taşın, ağacın arkasına saklanacak, bunun üzerine o taş, o ağaç Yahudiyi kovalayan kimseye, ‘Ey Müslüman! Arkamda bir Yahudi var, gel onu öldür!’ diyecek. Yalnız garkad ağacı bir şey söylemeyecek; çünkü o Yahudilerin ağaçlarındandır.” (Buhârî, Cihâd 94, Menâkıb 25; Müslim, Fiten 82)
Yahudiler işte bunun için işgal ettikleri topraklara Garkad ağacı dikip durmaktadırlar. Tamam da hepsi o ağaçların arkasına saklanabilecek mi? Hem her yerde Garkad ağacı var mı? Mesela bizim ülkemizde hemen hemen hiç yok.
Biz, âyet-i kerimelerden ve hadis-i şeriflerden aldığımız derslere binaen, gayet rahat ve emin bir şekilde şu gerçeği haykırmaktayız: “Bu devran değişecek! Zalimlerin çırası sönecek! O mazlumların âhı yerde kalmayacak! Bütün insanlık oh diyecek. Bütün mücahitlere ‘Elleriniz dert görmesin’ diyecekler. (11 Ağustos 2025)