■ CUMHURİYETİN DEĞERLERİ DİYORLAR!?
Nedir Cumhuriyetin değerleri?
Erdemli bir yönetim şekli olan Cumhuriyet erdemsiz ellerde gözyaşı, acı ve ıstırap oldu...
Bakın, Cumhuriyet nasıl demokrasiyle taçlandırılmış!?
Cumhuriyet, İslam dininin de onayladığı bir yönetim şeklidir.
Şura, "danışma" demektir.
Kur'an, Müslümanları işlerini birbirleriyle istişare ederek karar vermeyi emreder.
"... Onların işleri, aralarında danışma iledir..."
Şura, 42/38
Sureye adının verildiği şura kelimesinin geçtiği bu Ayette insanların kendi aralarındaki işlemlerde birbirlerine danışmaları gerektiği, istişareye dayalı bir hayat sürdürmelerinin çok önemli olduğu ifade edilmek istenmektedir.
Türkiye'de Cumhuriyet 29 Ekim 1923 tarihinde ilan edildi.
Cumhuriyet’in ilan edildiği 29 Ekim 1923 tarihinde görevde olan Meclis, II. Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir.
II. TBMM toplam Milletvekili sayısı: 287
Ancak oturumda hazır bulunan Milletvekili sayısı:158 idi.
Toplam Milletvekili: 287
Oylamaya katılan: 158
Kabul oyu: 158
Katılmayan : 129
Tüm Milletvekilleri değil, oturuma katılan 158 kabul oyu vermiştir.
Cumhuriyet ilan edildikten sonra çok partili serbest seçim uzun süre yapılmadı.
1923 tarihinden sonra ülkede sadece Cumhuriyet Halk Fırkası (CHF) var. Dolayısıyla gerçek anlamda çok partili serbest seçim 1946 yılında yapıldı.
Yani 1923 tarihinden 1946 yılına kadar olan 23 yıl Türkiye’de tek parti dönemi var.
1946 Genel seçimleri "açık oy, gizli tasnif" esasına göre yapılmıştır.
Yani, vatandaşlar oylarını açık şekilde, herkesin gözü önünde kullanıyorlardı. Sandıklar kapatıldıktan sonra oylar gizlice, kapalı odalarda sayılıyordu. Bu durum, seçimlerin adil ve güvenilir olmadığı yönünde ciddi eleştirilere yol açtı.
Bu nedenle 1946 seçimleri, Türkiye’de demokratikleşme sürecinin ilk ama tartışmalı adımı olarak kabul edilir.
1946 Genel seçimleri, 21 Temmuz 1946 tarihinde yapıldı.
Katılan Partiler ve resmi sonuçlara göre TBMM’deki sandalye sayıları:
Cumhuriyet Halk Partisi, 395 Milletvekili, % 85
Demokrat Parti, 64 Milletvekili, % 13
Milli Kalkınma Partisi ve Bağımsız adaylar:
6 Milletvekili, % 2
Gerçek anlamda eşit, gizli oy ve açık sayım sistemiyle yapılan ilk genel seçim, 14 Mayıs 1950 tarihinde yapıldı. Yapılan genel seçimde Demokrat Parti, Türkiye tarihinin ilk serbest seçiminde büyük bir zafer kazanarak iktidar oldu.
1950 tarihinde yapılan genel seçim sonuçları:
Demokrat Parti: 408 Milletvekili, %53,3
Cumhuriyet Halk Partisi: 69 Milletvekili, %39,8
Millet Partisi (MP): 1 Milletvekili, %3,1
Bağımsızlar: 9 Milletvekili, %3,8
Toplam: 487 Milletvekili
Demokrat Parti büyük bir farkla iktidara geldi. Celal Bayar Cumhurbaşkanı ve Adnan Menderes ise Başbakan...
Bu seçim, Türkiye’de tek parti döneminin sona erdiği ve demokratik dönemin başladığı tarih olarak kabul edilir.
1954 tarihinde Demokrat Parti ikinci defa büyük farkla seçimi kazandı.
1957 tarihinde Demokrat Parti üçüncü defa seçimi kazandı. Bunun üzerine Anamuhalefet Partisi CHP ve orduda gerginlik arttı.
27 Mayıs 1960 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koydu, Adnan Menderes, Celal Bayar ve bir çok DP yöneticisi tutuklandı.
17 Eylül 1961 tarihinde Yassıada uyduruk yargılamaları sonunda Adnan Menderes ve arkadaşları idam edildi. Ve Adnan Menderes dönemi 1950 tarihinde başladı, 27 Mayıs 1960 tarihinde sona erdi. Sadece 10 yıl sürdü...
Cumhuriyetimizin değerleri buydu ve böyle devam etti...
Erdemli bir yönetim şekli olan Cumhuriyet erdemsiz ellerde gözyaşı, acı ve ıstırap oldu...
Sonra darbeler, muhtıralar zinciri devam etti...
100 yılda;
12 darbe, muhtıra ve kalkışma!
Yüzlerce idam ve kanlı baskın!
Sağ-Sol kavgalarıyla binlerce gencin ölümü!
Banker, Banka soygunları ve devaluasyonlar!
Terör, şiddet ve faili meçhullerle zelil olan aileler!
İnançlarından dolayı eğitim hakkı elinden alınanlar!
... yüzlerce acı, ızdırap ve gözyaşı!
Ve Cumhuriyet gerçekten güzel bir rejimdir!
Devletimizin 100. yılı ve milletimizim 5 bin yıllık tarihi daim olsun inşaallah!
Ama,
Bizim Cumhuriyetimiz;
Demokratik mi!?
Teokratik mi?
Bürokratik mi?
Faşist mi?
Monarşik mi?
Federal mi?
Doğrusu ne olduğunu bilmiyorum ve anlamadım!?
Aslında kimse anlamadı!?
"Gücünüz varsa haklısınız!" gibi bir sistem uygulanıyor!?
Türkiye'de üzeri örtülen bazı pislikleri ortaya koymak için çalışan ve ne yazık ki, bundan dolayı da öldürülen gazeteci Uğur Mumcu, Türk vatandaşını şöyle tanımlıyor:
"İsviçre medeni kanununa göre evlenen,
İtalyan ceza yasasına göre cezalandırılan,
Alman ceza muhakemelerine göre yargılanan,
Fransız idare hukukuna göre idare edilen,
İslam hukukuna göre gömülen kişidir."
Üzgünüm, Cumhuriyet tarihimizde ne kadar darbe ve kalkışma varsa, Emperyalist ABD ve Batı'nın planladığı ve desteklediği 15 Temmuz lanetli isgal hareketi teşebbüsü de dahil, hepsini ülkemizde bir kesim alkışladı ve destekledi...
Şimdi millet olarak bütün bunlardan sonra yorulmamak mümkün mu? Milletin sırtında yük oldunuz! Artık yeter! Her gün ülkem ve milletim sizinle uyanır ve hergün ülkenin gündeminde siz!?
Atatürk maskesi ile laiklik zırhına bürünmüş sizler, millete parmak sallıyorsunuz!
Artık kabul edilemez noktasına gelindi!
... Ve
Laiklik bu ülkeye, Müslüman olmayanların inançlarını Müslümanlardan daha rahat yaşaması için getirilmiştir.
Laiklik, Müslüman olmayanları korumuş, Müslümanlara zulüm aracı olarak kullanılmıştır. Adeta "Allah" diyen herkesin kafasında mel'un bir şeytan olarak dikilmiş, binlerce Müslüman zarar görmüş ve cezalandırılmıştır.
Ey zalimler! Ülkeye ve millete ihanet edenler! Ne olacak haliniz? Mahşerde, ebediyyen kalmak üzere cehenneme sürüleceksiniz?
Ne diyelim ki!? "Tükürmek lazım zalimlerin hayasız yüzlerine!
"Yaşasın zalimler için Cehennem!" diyoruz!
Mehmet Bozkurt, Eğitimci İlahiyatçı Araştırmacı Yazar