MİSAFİR KALEM

Tarih: 18.07.2025 15:40

FETÖ’YÜ KİM(ler) KURDU?

Facebook Twitter Linked-in

FETÖ’YÜ KİM(ler) KURDU?

“Fethullahçı Terör Örgütü” (FETÖ), Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından resmen terör örgütü olarak tanımlanmış ve bu isimle anılmıştır. Yapılanmanın görünen lideri Fethullah Gülen olsa da, perde arkasında CIA, MOSSAD ve Vatikan’ın bir uzantısı olarak bilinen Opus Dei gibi yapılar yer almaktadır.

Başlangıçta “din” ve “eğitim” temelli bir söylemle ortaya çıkan bu yapı, zamanla medya, iş dünyası ve bürokrasiye sızarak örgütlenmiştir. Güya “hoşgörü”, “diyalog” ve “hizmet” adı altında Türkiye’de ve birçok ülkede okul, yurt ve sivil toplum kuruluşu kurarak yayılmıştır. Ancak zaman, bu faaliyetlerin maske olduğunu ve asıl amacın, devleti içeriden ele geçirmek olduğunu net biçimde ortaya koymuştur.

FETÖ’nün gerçek yüzü 17-25 Aralık 2013 tarihlerinde gerçekleştirilen emniyet ve yargı operasyonlarıyla kendini belli etti. Bu tarihler, Türkiye açısından bir kırılma noktasıdır. Sonrasında ise 15 Temmuz 2016’da organize edilen hain darbe girişimiyle FETÖ’nün karanlık niyeti artık inkâr edilemez hâle geldi. O gece; Türkiye Büyük Millet Meclisi bombalandı, sokaklarda masum siviller şehit edildi, asker kılığına bürünmüş militanlar kendi halkına silah çekti.

FETÖ’nün örgütlenme modeli oldukça gizlidir. Hücre tipi yapılanmalar, kod isimler, gizli haberleşme yöntemleri (örneğin ByLock) ve sınavlardaki usulsüzlüklerle devletin en stratejik kurumlarına sızmışlardır. Örgütün her biriminde “imam” adı verilen sivil sorumlular bulunmaktadır. Örneğin; “asker imamı”, “polis imamı” gibi... Görünürde dinî bir yapı gibi dursa da; bu imamlar örgütün hiyerarşik düzenine yön vermiştir.

Bugün, FETÖ dünyanın 160’tan fazla ülkesinde okul ve vakıf benzeri yapılarla hâlâ faaliyettedir. Türkiye Cumhuriyeti devleti, bu ülkelerle iş birliği yaparak bu yapıların kapatılması ve örgüt mensuplarının iadesi konusunda yoğun mesai harcamaktadır.

Örgüt lideri Fethullah Gülen’in ilerleyen yaşı ve sağlık durumu nedeniyle içeride ve dışarıda yeniden bir yapılanma sürecine girdikleri yönünde ciddi işaretler vardır. Örgüt üyeleri, onun ölümünü adeta bir “yeni başlangıç” olarak görmektedir.

Devletimiz, bu tehdit karşısında elbette gereken önlemleri alıyor. Ancak bizler de ferdi olarak uyanık olmalı, FETÖ’nün eski taktiklerine yeni kılıflar giydirerek tekrar sahneye çıkmasına izin vermemeliyiz.

Unutulmamalıdır ki, bu yapı yalnızca bir casusluk şebekesi değil; aynı zamanda inançları istismar eden, toplumu içeriden çökertmeye çalışan küresel bir projedir. Bu projeye karşı durmak, sadece devletin değil; her bir vatandaşın da görevidir.

Mehmet Nuri Bingöl


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —