Prof.Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER

Tarih: 04.12.2025 18:48

Görünmez Yaralar: Dijital Şiddetin Yeni Yüzyıldaki Sessiz Krizi

Facebook Twitter Linked-in

Görünmez Yaralar: Dijital Şiddetin Yeni Yüzyıldaki Sessiz Krizi

Modern çağın en tehlikeli şiddet biçimlerinden biri artık yumruklarla değil, parmak uçlarıyla gerçekleşiyor. Ekranların arkasındaki görünmez saldırılar, sadece çocukları değil yetişkinleri, hatta toplumsal bağların kendisini dahi tehdit eden çok katmanlı bir şiddet döngüsü yaratıyor.

Bu döngünün adı: dijital şiddet.

Bugün dijital şiddet, yalnızca akran zorbalığının bir uzantısı değildir; manipülasyon, hakaret, itibar suikasti, siber takip, dijital gaslighting, özel hayatın ihlali, deepfake ile kimlik bozulması gibi çok daha sofistike biçimlerde karşımıza çıkan yapısal bir sorundur.

Sosyolog Zygmunt Bauman’ın modern toplum eleştirisi bu durumu çarpıcı bir şekilde özetler:
“İnsan ilişkileri artık pamuk ipliğine bağlı; bağlar değil, bağlantılar var.”

Bauman’ın bu tespiti, dijital şiddetin neden bu kadar hızlı yayıldığını açıklayan en önemli anahtardır. Bağların yerini yüzeysel bağlantıların alması, sorumluluk duygusunu zayıflatmakta; anonimlik ise saldırgan davranışı normalleştirmektedir.

Siber Yalnızlık ve Şiddetin Görünmezliği

Toplumların dönüşümünü inceleyen ünlü düşünür Byung-Chul Han, dijital çağda bireyin içine çekildiği görünmez baskıyı şöyle anlatır:

“Şeffaflık, özgürlük gibi görünür ama aslında bir kontrol tekniğidir.”

Bugün sosyal medya platformlarında herkes birbirini gözlemlerken, aynı zamanda herkes birbiri üzerinde baskı kurmakta, görünmez yargı mekanizmaları işlemektedir. Beğeniler, yorumlar, linç kültürü ve algoritmalar; bireyin ruhsal yapısını sessizce kuşatarak dijital şiddeti sistematik hale getirmektedir.

Bu nedenle dijital şiddet yalnızca bireysel bir saldırı değil; algoritmik, kültürel ve toplumsal bir meseledir.

Psikiyatrik Açıdan Dijital Yaralar

Travma psikiyatrisinin kurucularından Dr. Judith Herman, şiddetin en tehlikeli biçiminin görünmeyen ve tekrar eden şiddet olduğunu söyler. Dijital şiddet tam da budur:

“Tekrarlayan travma, kişinin benlik algısını ve dünya ile güven ilişkisini bozar.”

Dijital taciz, dijital gaslighting ve siber takip; kişinin sürekli olarak tehdit algısı içinde yaşamasına neden olur. Bu tehdit fiziksel değildir ama beynin tehdit sistemini aynı ölçüde aktive eder. Çünkü insan zihni için “tehlikenin ekrandan gelmesi”, tehlike olmadığı anlamına gelmez.

Çocuk ve ergen psikiyatristi Dr. Daniel Siegel ise dijital çağın ruhsal etkisini şu sözlerle özetler:

“Dijital dünyada maruz kaldığımız deneyimler beynimizin yapısını değiştirir.”


Bu değişim, özellikle gelişim dönemindeki gençlerde özdeğer algısını sarsmakta, kaygı bozukluklarını artırmakta ve sosyal izolasyonu derinleştirmektedir.

İtibar Suikastinin Yeni Yüzü: Dijital Linç

Eskiden bir insanın itibarı bir topluluk tarafından korunurdu; bugün bir tuşla yok edilebiliyor. Sosyolog Pierre Bourdieu’nün “sembolik şiddet” kavramı dijital ortamda yeni bir forma bürünmüş durumdadır.

Sembolik şiddet artık hakaretle değil, manipüle edilmiş görüntülerle, ifşalarla, anonim kitlelerin saldırılarıyla uygulanmaktadır.

Bir insanın dijital kimliği, gerçek kimliğinden daha kırılgan hale gelmiş; psikolojik hasarın boyutları genişlemiştir.

Dijital Şiddet Neden Bu Kadar Sessizce Yayılıyor?
• Anonimlik cesaret verir, sorumluluk duygusunu siler.
• Algoritmalar öfkeyi ve provokasyonu ödüllendirir.
• Sosyal medya, sürekli karşılaştırma yoluyla psikolojik kırılganlığı artırır.
• Toplumda artan yalnızlık ve değersizlik duygusu, saldırgan davranışı tetikler.

Dijital şiddet, fiziksel iz bırakmaz ama ruhun en derin yerlerinde kapanmayan yaralar açar.

Sonuç olarak;
Dijital Dünyada İnsan Onurunu Yeniden Düşünmek

Dijital şiddet, artık bireysel bir ahlak sorunu değil; toplumların önüne çıkan en büyük psikososyal meydan okumalardan biri olmuştur. Bu nedenle çözüm yalnızca hukukla değil; eğitimle, dijital okuryazarlıkla, platformların sorumluluğuyla ve en önemlisi bireyin ruhsal sınırlarını korumayı öğrenmesiyle mümkündür.

Bauman’ın şu sözünü hatırlamak bugün her zamankinden daha önemlidir:
“Modernite insanlara özgürlük verdi ama güvencesizliği büyüttü.”

Dijital şiddetle mücadele, işte bu güvencesizliği yeniden güvene dönüştürme çabasıdır. Çünkü insanın onuru, ekranın parlaklığından daha değerlidir.

Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —