HADİ GELİN HZ PİR MEVLANA CELALEDDİN RUMİ TÜRBESİNİ ZİYARET EDELİM
Selamun aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühuu Erenlere gönül verenler..
Birçok medeniyeti bağrında barındıran ve Anadolu Selçuklularının payitahtı olan Konya, tarihte dünyanın en büyük ilim ve kültür merkezlerin biri olmuştur. Medreseleri, zaviyeleri, Alimleri ve Velileri ile gönüllerde taht kurmuştur.
Konya mersiyesinin bir bölümünde:
Hor gezer ademleri amma veli irfan olur
Hafızı gayet çeri, alimleri umman olur
Hasılı bir katre a’b’ın nuş eden arslan olur
Galiba toprağının bu iktizası, Konya’nın.
diyen Aşık Şem’i hiç de haksız değildir. Konya’mız da 500 e yakın evliya ve 18 Peygamberin metfun bulunduğu kaynaklarda zikredilmektedir.
Konya denilince ilk akla gelen; Aşk Eri Hz Pir Muhammed Celaleddin Rumi türbesini sizlerle ziyaret etmek istedik.
Maneviyat ve huzur şehrinde ilk olarak, Alaaddin tepesinden Hz Pirin türbesine doğru ilerlerken cadde üstünde yıllara meydan okuyan İplikçi camideyiz. XII. Yy sonlarında yapılan bu tarihi caminin kıymeti; Hz Pir Mevlana Celaleddin Rumi ve babası Sultanul Ulema hz’nin camide vaazlar ve dersler vermesinden kaynaklanıyor. Zira bu caminin bitişiğindeki Altun Apa medresesi, Hz Pir’in ailesinin Konya’ya geldiklerinde ikamet ettikleri yerdir. Şuan bu medrese olmasa da İplikçi camii bütün heybetiyle içinde yaşanmış olan manevi güzellikleri, feyzi yansıtıyor. Sadeliğin, mütevaziliğin, vefanın, aşkın kıymetini anlatıyor..
Camiden çıkıp türbeye doğru ilerlerken 1396 da yapılmış olan Kubbe-i Hadra bütün ihtişamıyla süslüyor manzarayı. Sanki Medine de Ravzaya doğru ilerliyor gibi bir his, tatlı bir tebessüm ve sürur hali..
Türbenin bulunduğu Mevlana Dergahı, Osmanlı coğrafyasının hemen her bölgesinde yapılmış 12 ülkede 174 kadar Mevlevihane’nin Merkez Asitanesi olarak 1925 yılına kadar hizmet vermiştir. Ancak bu dergah Hz Pir Mevlana’nın olduğu dönemde yoktu.
Burası Sultan Alaaddin Keykubat’ın gül bahçesi idi. Ve davetini kabul edip Konya ya gelen Hz Mevlana’nın babası büyük alim Sultanul Ulema hz’ne bu bahçeyi hediye etmişti.
Sultanul Ulema hz bu bahçeyi işaret ederek: “Benim ve torunlarımın mezarları burada olacaktır. Bundan sonra burası can ve gönül bahçesi erenler makamıdır.” demiştir.
1231 senesinde alemi ahirete göçen Sultanul Ulema hz, vasiyeti üzere bu bahçeye defnedilmiştir.
17 Aralık 1273 Şebi Arus (Vuslat, düğün gecesi) Hz Pir’in vuslata kavuşmasından sonra da bu ihtişamlı türbe yapılmıştır.
Türbe içerisinde Kıbabül Aktab (kutupların kubbeleri) bölümünde Hz Pir’in ailesi ve sevdiklerine ait olan 65 sanduka bulunur.
Hz Pir’in hemen yanındaki büyük sanduka, Mevleviliğin kurucusu, Hz Pir’in oğlu Sultan Veled hz’ne aittir.
Herkesin dikkatini çeken, diğer sandukalara göre daha yüksekte olan ahşap sanduka; Sultanul Ulema hz’nin kabri üzerindedir.
Kündekari tekniği ile yapılmış, Selçuklunun eşsiz sanat eserlerinden olan bu sanduka Hz Mevlana için yapılmıştır. Sanduka üzerinde ayeti kerimeler, ölüm ve ahiret hakkında yazılmış divanı kebirden gazeller, mesneviden beyitler yer alır.
1565 de Kanuni Sultan Süleyman, Hz Mevlana için mermer sanduka yaptırınca, ahşap sanduka da Sultanul ulema hz’nin kabri üzerine alınır.
Hem Selçuklu hem Osmanlı Sultanları için Hz Pir’in gönüllerdeki yeri eşsizdir.
Hz Pir’in sandukası üzerindeki puşideler: Kanuni Sultan Süleyman, III. Selim, II. Abdülhamit tarafından yaptırılmıştır.
Türbe: III. Selim, II. Mahmut, I. Abdülmecit, II. Abdülhamit tarafından onarımlar görmüştür.
Asitanenin şadırvanını Yavuz Sultan Selim yaptırmıştır. Şuan müze olarak kullanılan derviş hücrelerini ve Matbahı Şerifi yaptıran da III. Murattır.
Semahane ve mesciti yaptıran Kanuni Sultan Süleymandır.
Konya da şuan ziyaret edilen dergahın büyük bölümü Osmanlı dönemi eseridir..
Mevleviliğin inceliklerini yansıtan dergahı anlatmaya devam edeceğiz.. Selametle
Emine Aydemir