SİYONİZM VE SALOŞİZM İLE YAŞAMAK!
Siyonizmi ve Saloşizmi çok iyi tanımadan ve anlamadan hayattasınız ama hayat sizde değil! Hep tehdit altında ve tehlikedesiniz demektir!
Siyonist Yahudiler, tarih boyunca birçok Peygambere karşı gelmiş, bazılarını yalanlamış ve bazılarını da öldürmüşlerdir.
Peygamberleri bile öldüren bir toplumla karşı karşıyadır insanlık bugün!
Kur’an'da ve Tevrat’ta bu durum sıkça zikredilir.
Kur’an'da, Yahudilerin Peygamberleri öldürmeleri büyük günahlarından biri olarak anlatılır.
"Onlar (kitap ehli) nerede bulunurlarsa bulunsunlar, Allah’ın ipine (sözüne) ve insanların (mü'minlerin) ipine (sözleşmesine) sığınmanın dışında kendilerine alçaklık (damgası) vurulmuştur.
(Onlar) Allah’tan (gelen) bir gazaba uğramış ve çaresizliğe mahkum edilmiştir.
Zira onlar Allah’ın Ayetlerini inkar ediyor ve Peygamberleri haksız yere öldürüyordu. Çünkü isyan etmiş ve haddi aşmışlardı."
Al-i İmran, 3/122
Özellikle Hz. Zekeriyya (a.s) ve oğlu Hz. Yahya (a.s)’ı öldürdükleri rivayet edilir.
Kur’an’da, Yahudilerin genel olarak "Peygamberleri öldürdükleri" belirtilir.
Ancak hangi Peygamberlerin öldürüldüğü isim zikredilmez.
Yaşadığımız dünyayı bugün yöneten
kalbi mühürlenmiş Siyonizm'dir. Siyonizmin ise en büyük destekçisi emperyalist ABD'dır!
Bunlar;
Ahlakını kaybeden para sahipleridir!
Adalet anlayışını kaybeden güç sahipleridir!
Merhametini kaybeden makam sahipleridir!
İnsanlık erdemini kaybeden kişilik sahipleridir!
Bunlardan huzur dolu bir dünya beklemek mümkün değildir. Anlaşılan dünya; kan, Kin, nefret, gözyaşı, acı ve ıstırap yaşayacak...
Erdem sahibi insanların yaşadığı bir dünyada haksızlık ve zulüm olmaz!
Ne yazık ki;
Bugün dünyayi Trump denilen zalim ve dengesiz yönetiyor! Siyonizm ise hortladı ve kudurmuş!
İnsanlık sessiz mi sessiz?
Müslümanlar ise nefessiz!
Mahşer çok şeye gebe!
İlahi adalet zerre şüphe duyulmadan tecelli edecek!
Kafirler hem rezil ve hem de zelil olacak!
Müslümanlar da çok iyi sınav vermediler!
Üzgünüm, keşke böyle bir dünyada yaşamasaydım!?
... Ve
İsrail'in Haaretz Gazetesi'nde dikkat çeken bir analiz yayımlandı...
Siyonizm, Türkiye hakkında ne diyor!?
"Türkiye'ye saldırının sonucu felaket olur."
"Türkiye ile İsrail arasında savaş çıkarsa bu sıradan bir çatışma değil, küresel dengeleri sarsacak stratejik bir deprem olur."
"Türkiye'nin kara gücü ve bölgedeki etkinliğinin Tel Aviv'i ciddi şekilde zorlayacaktır."
"Açık çatışma çıkarsa sonuçları felaket olur, tüm Orta Doğu ve Batı güvenlik düzeni için."
Çünkü Türkiye, modern tarihinin hiçbir döneminde bu kadar bağımsız olmamıştı. Türkiye bugün, dış politikasında tam bağımsız bir ülke oldu.
İçerde birilerinin yarattığı kaos ve kargaşaya rağmen...
... Ve
İbranice'de Musa: "Suyun üzerinden gelen kurtarıcı" demektir.
Siyonizm'in zulmüne karşı bu gidiş, Hz. Musa (a.s)'ın zalim Firavun'a karşı Nil üzerindeki yolculuğu gibi olsun inşaallah! Nasıl ki, o gidiş Firavun'un ve zalim düzeninin sonu olduysa, Hamaslı kardeşlerimizin yolculuğu da haydut İsrail’in, zalim Netanyahu’nun ve dengesiz Trump'un sonu olsun inşaallah!
Dönüşleri de Hz. Musa (a.s)'ın denizleri yararak zaferle dönüşü gibi olsun inşaallah!
Şer sandığımız şeylerde hayır vardır!
Müslümanlar dayak yiye yiye bir gün topyekun ayaklanacaklardır inşaallah!
... Ve
Şimdi bana diyeceksiniz ki, Siyonizmi anladık da Saloşizm nedir!?
Bu ifade bana ait...
"Sosyalistçe düşünüp kapitalistçe yaşayanlara saloş!" diyorum!
Son 100 yıldır aynı tas ve aynı hamam!
Kellim kellim la yenfa!
"Konuş, konuş faydası yok, boşuna!"
Benim canım ülkemde birileri;
İçiyorlar, ama sarhoş sayılmıyorlar!
Çalıyorlar, ama hırsız olmuyorlar!
Taciz ediyorlar, ama sapık olmuyorlar!
Öldürüyorlar, ama katil olmuyorlar!
Suçları hafifse İzmir Marşı okuyorlar!
Suçları ağırsa Atatürk maskesi takıyorlar!
Durum çok vahimse direk Anıtkabir'e yürüyorlar!
İşte bu rezillik, yıllardır ülkenin sırtına kambur olmuş çapsızların zavallı oyunudur!
Gerçek bir vizyonu olmayan, halka umut yerine sadece slogan haykıran, hatasını örtmek için milletin değerlerini istismar eden bir anlayıştır!
Canım ülkemin önünü tıkayan, enerjisini tüketen, gelişmesini engelleyen, gençliğe ufuk vermeyen tam da bu zihniyettir.
Türkiye, bu çapsızların kirli oyunlarını çok gördü, çok yaşadı.
Ama unuttukları bir şey var:
Millet artık kandırılmıyor!
Canım ülkem, artık bu çapsızların yükünü taşımak zorunda değildir!
Vatanın ve milletin geleceği, millete inanmayan ve vatan sevgisi olmayan bu kifayetsizlerin eline asla bırakılamaz!
...Ve
Tarihimizde bir sayfa açtım, şöyle yazıyordu.
1908 tarihinde İstanbul Sirkeci Garı’nda utanç dolu bir tören var!
İngiliz Büyükelçisi geliyor, sözde Türk aydınları büyük bir heyecanla karşılıyor.
İngiltere, dünyanın en sömürgeci devleti…
Ancak Türk aydını için, "özgürlük timsali" ve aydınların tek derdi "Ulu Hakan Abdülhamid Han'a" karşı olmak!
Ve Meşrutiyet ilan edilince…
İngiliz Sefiri Tren ile İstanbul’a geliyor.
Sirkeci istasyonu dolup taşıyor!
"Yaşasın İngiltere! "Varol Sefir Hazretleri!" nidaları yükseliyor!
Ve o gün tarihin en büyük utancı yaşanıyor!
Sözde aydın gençler, İngiliz Büyükelçi'nin arabasının atlarını çözüyorlar ve kendilerini At olarak koşuyorlar!
İngiliz Sefiri oturuyor, bu sürüntüler At olmuş arabayı çekiyor...
Olayın şahidi olan Ahmed İhsan anlatıyor:
"İngiltere’ye o kadar hayrandık ki, Sefirin arabasını At gibi biz çektik!"
Bundan sonra bir grup sürüntü daha da ileri giderek, ertesi gün heyet halinde İngiliz Büyukelçiliği'ne giderler!
"Saygılar, başarılar, teşekkürler!..."
Büyükelçi sadece "Thanks!" diyor ve bizim saloşlar mest oluyor, gurur duyuyorlar!
O günlerde yeter ki, Ulu Hakan Abdülhamid Han ile aynı fikirde olmayalım,
gerekirse İngiliz At'ı bile oluruz!"
Bugün artık kimse Sefir arabasını At gibi çekmiyor! Ama İngiliz dergilerine Türkiye’yi şikayet edenler var…
"İngiltere bizi neden savunmuyor?” diyenler var!
1908 tarihinde At olan köleler,
2025 tarihinde el etek öpmek için hazır bekleyenler var...
Zihiniyet hala tutsak, tek fark koşum takımı yok! Ama bazen aynı zihniyet, İngiliz anahtarı olmak için sadece daha modern çoraplar giyer...
Tarih tekerrür etmez derler!
Eksik olan ne!?
Kişilik yok, kalite hiç yok! Sürüntü saloşlarla işimiz var!
Onlara göre aydın olmak için; "küfredeceksin!" "Tüküreceksin!" "Kıracaksın, dökeceksin!" "Cami duvarına..."
Ve utanç üzerine utanç yaşatacaksınız!
Farkında değiller yaşadıkları utancın!?...
Aslında "tükürmek lazım zalimlerin hayasız yüzüne!"
Utanç veren cesaret...
Atı indirip kendini bağlamak… Normalde insana "aşağılanma" gibi gelen bu davranış, o günün sözde Jöntürkleri için bu bir gurur vesilesi olmuştu.
Bugün de farklı isimler ve farklı yüzler, farklı unvanlarla aynı zihniyet devam eder. Dün arabaya kendini koşan eşekler vardı, bugün ise ekranlara, mikrofonlara ve küresel güçlerin çıkarlarına gönüllü bağlanan kalemler, diller ve sürüntü saloşlar var.
Kendisini "aydın", “ilerici” ve “demokrat” diye tanıtan bu zürriyetin ortak noktası, kendi halkına yabancı, efendisine sadık bir köle çizgi izlemesidir.
Sonuç: Aramızda dolaşan bu insancıklar, efendilerinin arabasını çeken eşekten başka bir şey değildir.
Bunlar satılık beyinlerdir...
Bunlarda insan ve vatan sevgisi yok...
Din denilince cin çarpmış gibi titrerler...
Sonunda yatay olarak Cami'nin önüne getirilip müslümanlara teslim edilirler!
Mehmet Bozkurt, Eğitimci İlahiyatçı Araştırmacı Yazar